English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hand it to me

Hand it to me translate Turkish

534 parallel translation
- Hand it to me.
- Ver şunu bana.
That's it, hand it to me, come on.
İşte, at bana, haydi.
Hand it to me.
Onu bana ver.
Hand it to me.
Onu bana uzatsana.
I want you to put it in writin that Sheriff Lamar Miller is gonna take Norma Rae Webster straight home, and I want you to sign it, and I want you to hand it to me.
Bunun için zabıt tutmanızı istiyorum. "Şerif Lamar Miller, Norma Rae Webster'ı buradan alıp evine teslim edecek" diye yazın. Ve sizden imza istiyorum ve sizden bana elinizi uzatmanızı istiyorum.
No, hand it to me.
Hayır, onları bana verin.
- Why don't you hand it to me?
- Neden onu bana vermiyorsun?
Hand it to me.
Uzat.
It's not easy for me to sleep with you while only holding your hand either.
Elini tutup uyumak benim için çok zor.
Me, that's just whipped the Cheyenne and could do it again with one hand... ... going to the Old Soldiers'Home.
Şayenleri mağlup eden ve yeniden tek elle yapabilecek olan ben Yaşlı Askerler Evi'ne gidiyorum.
I had put it in my pocket and this morning in bed I wanted to smoke, so I said to my wife : hand me my cigarettes.
Cebime koymuştum, bu sabah yatakta sigara içmek istedim, karımdan sigaramı vermesini istedim.
On this solemn occasion, when the Machine has proven that if it can replace the hand of man, it cannot replace his brain, allow me first to pay homage to the brilliant creator behind the destiny of this magnificent factory.
Bu önemli günde makinenin, insan gücünün yerini alacağı buna karşın insan beyninin yerini hiçbir şekilde dolduramayacağı gerçeği bu olağanüstü fabrikanın ruhunun arkasındaki harika yaratıcısına saygılarımı sunmama olanak sağlıyor.
Yes, he did. 1 got to hand it to you hes never done that to anybody else but me.
Aynen. Doğruya doğru. Bunu asla birbaşkasına yaptırmazdı bana bile.
Would it be too much to ask you to give me a helping hand?
Yardım etmenizi istesem çok mu fazla gelir?
It killed me to take a hand-out.
Dilenmek beni bitirdi.
Why, it was only yesterday Mr. Scrooge came to me... shook my hand and, "Cratchit," he says, "Cratchit, my lad"... he calls me "my lad"...
Hayır. Daha dün bay Scrooge yanıma geldi elimi sıktı ve "Cratchit," dedi, "Cratchit, adamım" bana'adamım'dedi.
It would make me most happy to think of you sitting before your own fire with your own children playing near at hand.
Beni en çok, sizi evinizin şöminesi önünde otururken ve kendi yakınınızda çocuklarınız oynarken düşünmek daha mutlu ederdi.
He put his hand on me head... and it yanked me back to life as sudden as a rope around me body.
Elini başıma koydu... sonra derin bir kuyudan çıkarır gibi beni hayata geri getirdi.
And a very neat trick it was to divert suspicion from yourself but it struck me as odd that the man who murdered both Musgraves with such a sure hand should have missed so badly in your case unless of course, um,
Ama şüpheyi kendinden uzaklaştırman çok zarif bir hünerdi. Ama iki Musgrave'i de böyle temkinlice öldüren adam, sizin davanızda çok kötü atlanmış olmalı ki bu bana çok garip geldi.
But it wasn't easy to let you take my gun away from me without seeming to hand it to you.
Ama silahımı benden alıp götürmene izin vermem, onu belli etmeden sana vermem kolay değildi.
It seems to me, Sergeant, there are two kinds of men - one who learns to play Bach and Handel... only to play "I Kiss Your Little Hand, Madame"... and the man who learns to walk step by step... so that one day he might climb Mount Everest.
Bana kalırsa iki tip insan var çavuş bir tanesi Bach ve Handel çalmasını öğrenip "Ellerinizden Öpüyorum Hanımefendi" çalan bir diğeri de her şeyi adım adım öğrenip en sonunda Everest Tepesi'ne tırmanmayı başaran.
- Hand it over. Give it to me.
- Ver şu mektubu bana.
And when you asked to marry me it was like God sent somebody to take me by the hand.
Bana evlenme teklif ettiğinde Tanrı elimden tutacak birini göndermişti sanki.
I think it's a dirty trick he wasn't on hand to meet me when I came.
Geldiğimde beni karşılamadığına göre, bana bir sürpriz hazırlıyor.
If he thinks I've talked to you, he'll know he can't lay a hand on me without proving it's true.
Eğer senle konuştuğumu düşünürse, ispatlamadan üzerime hiçbir suç atamayacaktır.
Then she'd hand it over to me
O zaman bana vermesi gerekirdi.
I told him I didn't want to swim in it but he just grabbed my hand and dragged me into the water all the way in and I came out looking naked.
O mayoyla yüzmek istemediğimi söyledim ama elimden tutup suya sürükledi tamamen suya girdim sudan çıktığımda çıplak görünüyordum.
Offers me his hand, expects me to kiss it!
Bana elini uzatıyor, çünkü onu öpmemi bekliyor.
Well, you lay one hand on me and I'll report you to the child labor board. It is? I'm leaving and that's final.
Bana dokunursanız şikayet ederim.
Wouldn't it be better to bet on my hand with me, Satoe?
Benim üzerimden, benimle birlikte yapmak, senin de işine gelmez mi?
In it he declares his passion for your daughter, and he charges me to ask you... officially for Miss Angelica's hand.
Mektubunda, kızınıza olan tutkusunu anlatıyor ve benden size sormamı rica etti Bayan Angelica ile resmen evlenmek istiyor.
You're a fine sea dog, captain, but it seems to me that the Battledore could well do with a woman's hand at the helm.
Siz iyi bir denizcisiniz Kaptan ama dümende bir kadın elinin olması Battledore'a yarayabilir.
But when he was standing there with a gun in his hand your burning passion for me vamoosed, and you can't wait to vamoose after it.
Ama elinde bir silahla şimdi karşında dikilmişken bana olan o ateşli tutkun uçtu gitti, sen de toz olmak için can atıyorsun.
It's nice of you to give me a hand.
Bana yardım etmen büyük incelik.
Yes, it flew out of his hand just as he was about to give it to me, a gold pen.
Evet bana vermek için uzatırken birden elinden uçup gitti, altın bir kalem.
You know, Mr. Jones it isn't every day that somebody as important as Admiral Garvey flies from London to Holy Loch to personally hand me a copy of somebody's orders.
Farkındasınızdır, Bay Jones Amiral Garvey gibi önemli birisinin başkasının emir kağıtlarını bizzat kendisinin bana vermek için Londra'dan Holy Loch'a, uçakla gelmesi her gün görülen bir şey değildir.
When it started to jump, I could move me hand.
O sıçrayınca ben elimi hareket ettirebiliyordum.
On this path I choose to roam free and high, it leads me home touched by the sun's eternal hand
Güneşin ölümsüz elinin dokunduğu, özgür ve yüce, beni eve götüren bu patikada gezinmeyi seçtim.
Give me your hand, give it to me.
Elini bana ver, onu bana ver.
I presume, if Gerry saw someone standing in his house with a gun in his hand, he might have made some small mention of it to me while I was speaking with him.
Bay Jennings, burada sizin çok büyük bir yardımınız olabileceğini görebiliyorum ve bizim kayıp olabilecek her şeyi bilmemiz gerekiyor. Şimdi, üst katta bir oda bulunduğunu fark ettim, içinde bir miktar erkek giysisi bulunuyor.
" To me, they're like... a buzzing fly, buzzing around your head while you sit and watch it for a while without raising your hand, against it...
" Benim için onlar, sinek vızıltısından başka bir şey değiller, kafanızın etrafında vızıldarlar. Siz bir süreliğine oturup onları izlersiniz elinizi kaldırma ihtiyacı duymazsınız... aynen böyle.
I made the pipe the side, it extended to me the hand and I left the room.
Selam verdim. Elini uzattı ve odadan çıktım.
I protect it, and that's the way it's going to stay, because no Zulu 20 years out of a tree will shove 50 cents in my hand and tell me there's a freighter waiting to ship me out of the land I built, alrighty?
Bunu koruyorum ve böyle de kalacak, çünkü 20 yaşındaki hiçbir Zulu elime 50 sent verip, Cape Town limanında beni bekleyen bir gemi olduğunu söyleyemez, anladın mı?
It made me very emotional to hear that two good families were asking for my daughter's hand.
Böyle iki dost ailenin kızımı istemesi beni çok duygulandırdı.
"My Uncle, if they offered the sun in my right hand to me, the moon in the left, I would not give up my mission, until Allah me asks it, or which I die."
"Amca,... sağ elime Güneş'i, sol elime Ay'ı koysalar,... Allah istemeden, yahut ben ölmeden, yolumdan dönmem."
Hand it over to me!
Ver onu bana!
I don't, but if there is one there and he doesn't find it, he wouldn't know what to do, anyway. Give me a hand.
Bilmiyorum, ama bir tane varsa... ve bizimki onu bulamazsa, zaten ne yapılacağını bilmiyor demektir.
hold on to this and let me try to give bill a hand for god's sake, hurry it's past midnight
- Bunu tut. Ben de Bill'e yardım edeyim. - Tanrı aşkına acele et.
Then suddenly it's : "Give me a hand! We're going to bury it."
Sonra birden, "Yardım et de gömelim." diye bir ses işittim.
On the other hand, if someone did do it, it wasn't someone you'd want to tangle with, believe me.
Ama öte yandan, bunu yapan başkasıysa onunla karşılaşmayı istemezsin, inan bana.
She'd give her left arm. I came to inquire whether you would allow me to ask your father for your hand. Yes, I would allow it.
Bu sabah buraya, babanla senin için konuşmama izin verip vermeyeceğini öğrenmeye geldim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]