Hand man translate Turkish
1,639 parallel translation
For a start, we don't arrest his right-hand man, okay?
Başlangıç olarak, sağ kolu olan adamları tutuklamayız, tamam mı?
Charlie was clearly James's right-hand man.
Charlie açıkça James'in sağ koluydu.
I'm talking about his right-hand man in charge of distribution.
Onun dağıtımdan sorumlu sağ kolu hakkında konuşuyorum.
Jangchul's right-hand man.
Jangchul'un sağ kolu.
I thought you were Marcus'right hand man.
Seni Marcus'un sağ kolu sanıyordum.
Well, actually, I should bless people though, but you could be my right-hand man.
Aslında insanları ben kutsamalıyım ama sen de benim sağ kolum olabilirsin.
- This is his right-hand man.
- Onun sağ kolu.
His star pupil, right-hand man.
Parlak öğrencisi ve sağ koluydum.
His right hand man Gi Seong-hyeon's blow knocking out three at once!
Sağ kolu Gi Seong-hyeon 3 kişiyi birden deviriyormuş!
Affair Aside, You Were His Right-Hand Man.
Sen onun sağ koluydun.
You just shit right on my hand again, man.
Yine tam elimin üstüne ettin.
I tell you, it's God's hand on that man.
Adamın üstünde Tanrı'nın eli var.
When only hours before hand you had pressed £ 100 into the hand of the man that you knew that Poirot would produce.
Sadece birkaç saat önce adamın eline 100 pound sıkıştırmıştınız. Ve Poirot'nun onu bulacağını biliyordunuz.
I don't know if we should give that young man a hand or a cane!
O genç adamı alkışlayalım mı yoksa şeker mi bilemedim.
A man, not your equal, wishes for your hand.
Dengin olmayan bi adam var elini tutmak ister.
( man # 3 ) Can you hand her the paper?
Kâğıdı verir misin?
MAN 1 : Give me a hand.
- Bana yardım et.
On the other hand, here is a man who might be about to.
Diğer yandan bunu yapmak üzere olabilecek bir adam var burada.
Anyways, Mose says the man was a Norwegger from Wisconsin, built the building around the tree so as to have sap on hand for syrup, which must taste like hell for being burr oak, but... probably smells nice in a lamp.
Her neyse. Mose adamın Wisconsinli bir Norwigger olduğunu söyledi. Ağacın etrafına bina yapmış, şuruba ihtiyacı olursa ağacın gövdesi, elinin altında olsun istemiş, meşe olduğu için tadı iğrençtir herhalde, ama lamba içinde güzel kokuyordur.
Not as much fun as putting your hand on another man's wife.
Evli bir kadına el sürmek kadar zevkli olmasa gerek.
Ronon, shake the man's hand.
Ronon, sık adamın elini.
Man, I thought these people hated me, but I gotta hand it to you- - stealing'a baby, tryin'to drown it?
Adamim, ben de bu insanlar benden nefret ediyor saniyordum, ama galiba o unvan artik senin. Bebek kacirmak, onu bogmaya calismak?
Out of the hand of the unrighteous and the cruel man.
Haksızın, gaddarın pençesinden.
The dead man's hand.
Bak sen şu işe,..
I have an evacuated OR, a bomb in a body cavity, a missing paramedic, an intern with her hand on the explosive, two world-class surgeons in harm's way, a man on a table who may bleed out any moment unless we remove the bomb from his chest and my favorite resident in labor who you are now telling me refuses to push.
Boşaltılmış bir ameliyathane, karın boşluğunda bir bomba kayıp bir sağlık görevlisi, eliyle bombaya dokunan bir stajyer hayatları tehlikede dünyanın en iyi iki cerrahı içindeki bombayı çıkarmazsak her an kanaması başlayacak bir adam ve asistanım doğum sancısı çekiyor ve sen ıkınmamasını söylüyorsun.
The old man strode to the front, shook his hand and said, " My dear fellow,
İhtiyar öne geldi, adamın elini sıktı ve dedi ki :
Uh, you needa hand with those?
Şunları taşımanıza yardım edeyim mi?
- Get your fucking hand off me, man.
- Çek o lanet ellerini üzerimden.
I haven't slept in 72 hours. I've seen a man's hand get chopped off I've been shot at, dug up a grave, stolen a car, jumped on a freaking train.
72 saattir hiç uyumadım, bir adamın elinin doğranışını gördüm, arkamdan silahla ateş edildi, mezar kazdım, araba çaldım ve gitmekte olan lanet bir trene atladım.
Get me over here, Liz, where I can shake this man's hand.
Beni oraya götür de Lizzy, bu adamın elini sıkabileyim!
Hey, man, what happened to your hand?
Ahbap, eline ne oldu?
Tony just put his hand in another man's pocket and it made him very happy.
Tony, elini başka bir adamın cebine soktu ve çok mutlu oldu.
Dwayne, he just... he jumped in, man, ripped me out of there and... the dumb bastard, he got third-degree burns on his hand.
Dwayne, o... içeri atladı, beni oradan çekti ve... salak piç, elinde üçüncü derece yanık oluştu.
All my man has to do is remove his hand, son.
Adamlarım onun elini çekmesi için bunu yapmak zorundaydı, evlat.
He's the one with his hand on the trigger, but I'm the man with the plan.
Eli tetikte olan o olabilir ama planlayan adam benim.
He just gave me a hand and you've made him my man.
Altı üstü bir yardım etti diye adamı erkeğim yaptın.
you basically have to last yourself like that for 5 minutes so that's why, if you have your hand incooperate at the same time you are maintaining the sensations so that is how you give your man the best oral sex he has ever had
5 dakika yapmanız yeterli olacaktır. Yani, elinizi de ağzınızla ortaklaşa kullanırsanız... uyarımın dozunu koruyabilirsiniz. Erkeğinize o ana kadar yaşadığı en iyi orgazmı yaşatmanın yolundan bahsettik
All you did was shake a man's hand.
Sadece bir adamın elini sıktın.
Middle-aged man in the right-hand seat.
Sağ tarafta oturan ora yaşta bir adam.
I'm his right-hand man.
Onun sağ koluyum.
[Man] Lola, hold my hand.
Lola. Oh, Lola. Elimi tut.
A grown man who sticks his hand up the back of a doll and speaks like a girl.
Elini bir bebeğin arkasına sokup, kız gibi konuşan yetişkin bir adam.
Put your hand over your ass, man.
Elinle kıçını tut.
You're Looking At A Man Who's About To Hand North Korea A Nuclear Bomb.
Kuzey Kore'ye nükleer bomba yapması için yardım eden bir adamla karşı karşıyasın
dean, the right hand of a hanged man is a serious occult object.
Dean asılmış bir adamın sağ eli gizemli bir nesnedir.
You lay a hand on that man, and I will have you arrested.
O adama elini sürerse, seni tutuklattırırım.
- Man, you're putting your hand...
- Dostum elini sürdün...
A man who recently discovered that the only place for his hand is in your pocket.
Elinin uyduğu tek yerin cebiniz olduğunu yakınlarda keşfetmiştir.
Always a pleasureto shake the hand of a man with such vision.
Böylesine imgelemi olan bir adamın elini sıkmak da her zaman bir zevk.
We can't get a spray bottle into every man's hand. Not before they breathe in enough spores to be affected like you.
Organitleri yeterince solumadan ve senin gibi etkilenmeden önce, bütün erkeklerin eline bir şişe sprey veremeyiz.
Done, done when being done, and end as it has just begun, bones of hand, hand of man, man of bones, over and over and over...
Bittiğinde, bitti, bitti ve başladığı gibi bitti. El kemikleri, adamın kemikleri, kemik adam... Tekrar ve tekrar ve tekrar...