English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hand on heart

Hand on heart translate Turkish

98 parallel translation
Lay hand on heart, advise.
Elini vicdanına koy, düşün bakalım.
- Hand on heart.
- Elim yüreğimde.
He put the hand on heart - Heart attack.
eini kalbine götürdü kesin kalp krizi geçiriyor kalp krizi
I mean, honestly, hand on heart, can you even remember what she looks like?
Yani cidden kalbine bak nasıl bi tipi var hatırlıyor musun?
Hand on heart, maniac, would you issue Ruskin with an ultimatum if he'd just become your patron?
Elini vicdanına koy, Manyak. Eğer bir anda patronun oluverseydi, sen Ruskin'e bir ültimatom çeker miydin?
Hand on your heart.
Elini kalbinin üzerine koy.
Hand on your heart.
El, kalbin üzerinde.
Bear but the touch of my hand on your heart, and you shall be safe.
Elimi kalbinin üzerine koyduğumda güvende olacaksın.
Why, shes putting her hand on her heart!
Elini kalbinin üstüne koyuyor!
With my hand on my heart, I, Curro... declare all nations of the Earth should come and admire toreros like Garabato.
Bendeniz Curro sunu samimiyetle söylemeliyim ki... Dünyada ki herkese buraya gelmelerini ve Garabato gibi boga güresçilerine hayran kalabileceklerini bildirelim.
- Hand on my heart.
- Tüm kalbimle.
- Hand on my heart.
- Kalbimin üzerine.
I said hand on my heart.
Kalbimin üzerine söylüyorum.
Hand on my heart.
Kalbim üzerinde.
From this moment on, this hand, this steel, this heart, will exist for naught but the love of the lady...
Bu andan itibaren, bu el, bu çelik ve bu kalp, boşa var oldular ama leydimin aşkı için...
He just walks in and he lays his hand on your heart.
İçeri girip elini kalbinizin üstüne koyar,
You put one hand over your heart, the other hand on the bartender's guide and swore you'd fly us to San Francisco.
Bir elini kalbinin üzerine diğer elini barmenlerin kılavuzuna koydun ve bizi San Francisco'ya götüreceğine söz verdin.
I have a chance here a chance that few men have ever had to put my hand on the bare heart of heroism to hear answers to one of the great questions man has ever asked about himself.
Elimde pek az insana nasip olmuş bir şans var. Kahramanlığın özüne dokunma ve insanın kendine hep sorduğu sorulara cevap bulma şansı :
ON THE OTHER HAND, IF I STAY AWAKE ANY LONGER, THE STRAIN WILL BE TOO MUCH FOR MY HEART.
Diğer yandan, daha fazla uykusuz kalırsam bu stres kalbime fazla gelir.
Put your hand on your heart, and take the oath of allegiance.
Elini kalbinin üstüne koy Bağlılık yemini edeceksin.
Winning as the Spaniard has always won, with a sword in his hand, heroism in the heart and a prayer on his lips. "
"Kazanacağız, çünkü İspanyollar hep kazanır. " Yeter ki, elimizde kılıç, kalbimizde cesaret ve dudaklarımızda dua olsun. "
I do have a heart that might conk out on me at any moment, and you can't walk hand in hand with death without, well, feeling something.
Kalbim her an tekleyebilir ve hiçbir şey hissetmeden ölümle kol kola yürüyebilirsin.
My hand on your heart, Rose.
Elim yüreğinin üstünde Rose.
Put your hand on your heart and cross your eyes.
Elini kalbinin üzerine koy ve gözlerini şaşı yap.
But I just couldn't find the right words, so finally I took my hand... I put it on a piece of paper, I outlined it with a pen... and I wrote in the center something like, "Your heart is in my hand."
Ama bir türlü doğru sözcükleri bulamıyordum, ben de elimi kâğıdın... üzerine koydum, ve çevresini kalemle kâğıda çizdim...
Mr. Cobb, this morning when I placed your hand on my heart, did you feel anything special?
Bay Cobb, bu sabah elinizi kalbimin üstüne koyduğunuzda, özel birşey hissettiniz mi?
With my hand on my heart, I declare that Germany needs peace and desires only peace.
Elim kalbime koyuyor ve ilan ediyorum ki Almanya'nın barışa ihtiyacı var ve tek dileği de barış.
- We started to talk, I told him I jog and he put his hand on my heart.
- Konuşmaya başladık, ona koştuğumu söyledim... -... ve o da elini kalbime koydu.
One hand on your heart, the other in the air.
Bir el kalbin üstünde, diğeri havada.
On the other hand you do have a heart of gold don't you?
Bunun yanında altın bir kalbin var değil mi?
On my knees, hand on my heart?
Dizlerim üzerinde, ellerim kalbimde mi?
You put my hand on your belly... and asked me if I could feel the baby's heart.
Hani ellerini karnına komuştun... ve bebeğin kalbini hissedip hissetmediğimi sormuştun
On the other hand what's the good of losing heart now, that's what I say.
Öte yandan cesareti kaybetmenin sırası da değil şimdi.
Anyway, in a nutshell... and I say this with my hand on my heart...
Her neyse. Şunu kalbimle söylüyorum ki...
Hand on my heart, Victor did not send me.
Yemin ederim, beni Victor göndermedi.
Hand on my heart, Mr Bucket, I can't be sure.
Ne desem yalan olur, Bay Bucket.
Put your hand on your heart and tell me that again.
Elini vicdanına koy, ondan sonra tekrar söyle.
Every cane shot on her hand hurt my heart.
Her vuruşu kalbime işlerdi.
I want you to put your hand on your heart... and respond from that loving place within you.
Elini kalbine koymanı ve ve içindeki aşk merkezinden cevap vermeni istiyorum.
Now, I'd like to sit on the right-hand side of Marian, so I can see what a bleeding heart looks like.
Marian'ın sağına oturacağım ve ızdırabını yakından göreceğim.
And I didn't work my ass off all these years... hand on my heart, doing the right thing... just to let anyone make me a traitor to my men.
Ben de bu kadar yıl boyunca kıçımı yırtarcasına elim kalbimde, doğru şeyi yapacağım diye adamlarıma ihanet etmek için çalışmadım.
On the record, there's Marlon Brando reading The Hollow Men, the struggle between man's conscience and his heart until things go too far, get out of hand, and can never be repaired.
Filmde, Marlon Brando "Boş İnsanlar" ı okuyordu. İnsanın vicdan ve kalbi arasındaki kavgayı anlatır : İşler çığrından çıkmadan, kontrolü kaybetmeden ve geri dönülemez nokta geçilmeden önceki kısmı.
Then put your hand on my heart and tell me of your joy with your new mistress.
O zaman elini kalbimin üstüne koy. Bana yeni metresinle yaşadığın zevkleri anlat.
I can tell you with my hand on my heart, that when I did look over there and he wasn't there, I wanted to die.
Elimi yüreğime koyup size diyebilirim ki, oraya bakıp da onu göremeyince ölmek istedim.
His left hand on the heart of the new vessel.
Sol eli geçeceği kişinin kalp damarının üstünde olmalı.
Although he did put his hand on my shoulder and called me "son", which felt like someone rubbed their feet across a shag rug, reached into my chest and gave my heart a static-electric pop.
Elini omzuma koyup "oğlum" demesine rağmen, ki bu ayağını tüylü bir kilimde ovmak gibi bir histi, yine de göğsüme ulaştı ve kalbime statik elektrik patlaması verdi.
Should the electricity have entered your left hand, it would have exited via your left foot, passing through and quite possibly stopping your heart on its journey.
Elektrik akımı seyahatinde sol elinizden girip sol ayağınızdan çıkar. Büyük olasılıkla geçişi sırasında kalbinizi durdurur.
And so the people went up one at a time... and touched their hand to her chest... wanting'to grab on to the solace in her heart.
Ve insanlar bir kez daha ayağa kalktı ve ellerini O'nun göğsüne koydu. Kalbindeki teselliyi yakalamak istercesine...
If grandpa scares you... put your hand on your heart and say,'All is well
Deden korkutursa, Elini kalbine koy ve de ki,'Ol iz vel.'
Heart's on his sleeve, hat in hand.
İçi dışı bir olan, mütevazi bir şey.
Then he puts his hand over his heart and swears he's coming back to her, and he'll be on that plane there with the flight number and time.
sonra elini kalbine koyacak ve ona döndüğü için lanet okuyacaktır, ve o zamanı ve saatinde o uçakta olacaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]