English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Having trouble

Having trouble translate Turkish

3,015 parallel translation
I'm having trouble processing it all, okay?
Hazmetmek zor geliyor biraz.
Oh, I'm just having trouble... wrapping my head around the reality of this situation.
Bu durumun gerçekliğini sindirmesi zor geliyor biraz.
Dr. Ryan, Frank here was involved in a shooting last year, and he's been having trouble sleeping ever since, right?
Dr. Ryan, Frank geçen yıl silahlı bir çatışmaya girdi. - O zamandan beri de uyku problemi yaşıyor, değil mi? - Ben iyiyim.
Mrs. Shelton is still having trouble getting over the death of her husband which is not surprising given the nature of their marriage.
Bayan Shelton, kocasının ölümünü atlatmada hâlâ sorun yaşıyor. Evliliklerinin doğasına bakılırsa sürpriz değil.
He's having trouble adjusting.
Duruma alışmakta biraz zorlanıyor.
Well, Dr. Lee said a couple of things that I'm having trouble letting go of.
Dr. Lee, vazgeçmekte zorlandığım birkaç şeyden söz etti.
Miss Cece's having trouble breathing.
Bayan Cece nefes almakta zorlanıyor.
Having trouble finding a decorator?
Dekoratör bulmakta zorlanıyor musun?
Do you think he was having trouble at work?
Sence işi ile ilgili sorunları var mıydı?
- I'm sorry, I'm having trouble believing this.
- Kusura bakma, buna inanmakta biraz güçlük çekiyorum.
And he bought one of those prepaid cellphones, so that's why you're having trouble with that.
Ayrıca kredili cep telefonu almış, bu yüzden onu bulmakta sıkıntı yaşıyorsunuz.
I'm having trouble to breathe... and hurt his hand trying to get out.
Nefes alırken zorlanıyorum. Buradan çıkmaya çalışırken elimi incittim.
But you're obviously having trouble accessing your power or you wouldn't have come to me.
Ama belli ki sen gücüne erişmekte sorun yaşıyorsun... Ama belli ki sen gücüne erişmekte sorun yaşıyorsun...
I'm seriously having trouble breathing right now.
Nefes almakta zorluk çekiyorum şu anda.
The thing is, I'm using... so many identities, I'm having trouble keeping track of them.
Mesele şu, bir sürü farklı isim kullandığım için artık takip edemiyorum.
I hope you're not having trouble getting boners these days, Eddie.
Umarım bugünlerde çadır kurmada sıkıntı çekmiyorsundur, Eddie.
But maybe I've been having trouble With what's real and what's not.
Ama neyin gerçek neyin olmadığı konusunda biraz sorun yaşıyor olabilirim.
You having trouble with your floorboards, ma'am?
Zeminle sıkıntı mı yaşıyorsunuz, han'fendi?
So... I'm having trouble finding the I.T. guy.
Bilişimciyi bulmakta zorlanıyorum.
I'm having trouble changing into my street clothes.
Günlük kıyafetlerimi giymekte zorlanıyorum.
In fact, medical science is having trouble deciding if the appendix is any use to the body at all.
Zaten tıp bilimi de apandisitin insan vücudu için yararı olup olmadığına karar vermekte zorlanıyor.
We're having trouble making an I.D.
Kimliğini belirlemekte zorlanıyoruz.
Having trouble, girls?
Sorun mu yaşıyorsunuz kızlar?
Having trouble?
Bir sorun mu var?
I dated this guy at true north, and he's having trouble accepting that it's over.
Kamptayken bir adamla çıktım da, ayrıldığımızı kabullenmekte biraz zorlanıyor.
Having trouble understanding me tonight?
Bu geceki problemi algılayabildin mi?
Have you been having trouble breathing? A little.
- Nefes almakta güçlük çekiyor musun?
Sorry I'm having trouble remembering anything.
Affedersin, bir şeyler hatırlamakta zorlanıyorum.
People are having trouble sleeping.
Millet uyuyamıyor.
Having trouble hearing you.
Sizi duymakta zorlanıyorum.
She was having trouble breathing.
- Frank dün gece Sheila'ya götürdü. Nefes almakta zorlanıyormuş.
He's been having all this trouble working. Whoever is trying to turn his company upside down is succeeding.
Tüm bu sorunları başımıza açan o
- Y-yeah, just having some car trouble at the moment.
Arabam arızalandı da.
- Here on holiday but seems to be having a bit of car trouble?
Kendisi tatilde ama görünüşe göre arabasıyla biraz sorun yaşıyor.
- He's having some trouble.
- Bir derdi varmış.
No, she- - she's having car trouble.
Hayır, o... onun arabası arızalanmış.
Your father suggested that you and Mitch might be having some trouble.
Baban sen ve Mitch'in bazı sorunları olduğunu düşünüyor.
Okay, I did hear that Martin was having some trouble.
Pekala, Martin'in başının belada olduğuna dair birkaç şey duymuştum.
Um... I know how brave you are, and I know that it's all gonna be okay, but just right now, we're having a little trouble finding your dad.
Ne kadar cesur olduğunu ve her şeyin yola gireceğini biliyorum, ama şu an, babana ulaşmakta ufak bir sıkıntı çekiyoruz.
Been having a little bit of trouble with the taps.
ficilarla kucuk bir sorun yasadim.
I was principal when Dave was having his trouble with Porcelain, and...
Dave'in Porselen'le olan olayları sırasında ben müdürdüm ve- -
Listen, if you guys are having car trouble, I could take a look.
Dinleyin, arabınızda sıkıntı yaşıyorsanız. Bakabilirim.
I've been having some trouble getting close to Lil Sis.
Lil Sis'e yaklaşmakta bazı sorunlar yaşıyorum.
And I'm having enough trouble trying to make things work without you driving a wedge between us.
Hem sizler aramızı bozmadan önce de işleri yoluna koymakta yeterince sorun yaşıyordum.
I went to the trouble of having plans drawn up, and now you're telling me that my material is sub-standard?
Planlar için o kadar zahmete girdim.. .. şimdi de bana malzememin standardın altında olduğunu mu söylüyorsun?
Besides, you seem to be having no trouble touching me from where you are.
Ayrıca olduğun yerden beni ellemen sorun değilmiş gibi görünüyor.
Then he started having trouble at work.
Sonra işte sorun yaşamaya başladı.
You're having car trouble.
Arabanda bir sorun var.
I'm just having a little trouble hearing myself.
Sadece kendi sesimi duyamamak gibi bir problemim var da.
I've been having a little trouble.
- Bazı sorunlarım var da.
I've been having some trouble at work.
İş yerinde bazı sorunlar yaşıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]