English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's an engineer

He's an engineer translate Turkish

98 parallel translation
He's an engineer.
Kendisi mühendis.
- he's all kinds of an engineer, I'm sure.
- Eminim O bütün mühendisliklerden anlıyordur.
He says his name's Manfredi, an engineer.
Adının Manfredi olduğunu söylüyor, bir mühendis.
- H-He's an engineer.
- Mü... Mühendismiş.
But if an engineer, a demolitions expert... boards that ship and disarms all the scuttling charges... when the captain goes to scuttle... he's going to be a very surprised captain.
Ancak, bir mühendis, bir patlayıcı uzmanı gemiye çıkıp bütün batırma düzeneklerini etkisiz hale getirirse kaptan batırmaya gittiğinde oldukça şaşırmış bir kaptan olacaktır.
He's an engineer.
Kendisi mühendistir.
An engineer. He works for road company.
Karayollarında çalışıyor.
I know that she has her eyes on an engineer, but he ignores her.
Onun gözü... o yakışıklı mühendiste! Ama oda onu sevmiyor!
He's an aeroplane engineer now
Şimdi uçak mühendisi.
He's an engineer.
Bir mühendis.
He's not much of an engineer either.
Mühendis bile değil.
He was an engineer at a radio station in Manhattan...
Manhattan'da bir radyo istasyonunda mühendis olarak çalışıyor.
He's an aeronautical engineer.
Bir uçak mühendisi.
He's an engineer.
Mühendis.
He's... an impressive individual- - a physician, an engineer... a warrior- - and very attractive to the females.
O etkileyici birisi - -... bir doktor, mühendis...
He was an engineer stationed outside of Moscow at the end of'41
Moskova dışında çalışan bir mühendisti. 1941 sonlarında.
Is his sperm gonna be different'cause he's an electrical engineer... than the guy that works at a hardware store even, you know?
Sırf elektrik mühendisi olduğu için nalburda çalışan adama göre spermi daha mı farklı olacak sanki?
He's an engineer, here to construct a dam.
Su bendi inşa etmeye gelmiş bir mühendis.
He's an engineer.
O bir mühendis.
Well, he's sort of a guy and he's reportedly a surrogate mother for an alien-hillbilly, robot-engineer-cow baby.
Erkek ve sanırım uzaylı-çiftçi, robot-mühendis-inek bir çocuğun taşıyıcı annesi.
He's an engineer.
O da bir mühendis.
Anyways, a friend of mine who's an engineer, he's checking it out.
Her neyse, mühendis olan bir arkadaşım kontrol ediyor.
- Born and raised in New Harmony, spent two years as an agricultural engineer before he joined the Navy.
- Hakkında ne biliyoruz? New Harmony'de doğmuş ve büyümüş. Donanmaya katılmadan önce iki yıl ziraat mühendisliği yapmış.
- He's an engineer.
- O bir mühendis.
- He's an engineer.
- Mühendis.
But he's an engineer, not a command officer.
- Adam mühendis, komuta subayı değil.
You know, the guy's been an engineer for 15 minutes, but it's like he's galileo the way they hang on his every word.
Adam mühendis olalı on beş dakika olmuş millet Galileo'yi dinlermiş gibi ağzının içine düşüyor.
Not only is he a philosopher and theorist, but an engineer, industrial designer and social planner.
Filozof ve kuramcı biri olmanın yanı sıra mühendis, endüstri tasarımcısı ve sosyal planlamacıdır.
He's an aerospace engineer.
O bir roket mühendisi.
He's an engineer.
Makinist.
Everything fits : he's a Gemini and an aspiring engineer.
Tae-hoon mu?
And he's a Gemini and an engineer.
Sana karşı duyguları değişmeyecek.
he's a builder, an engineer, no?
Mühendisti, değil mi?
And with his knowledge of circuitry and wiring, we think that he's either an electrician or electrical engineer.
Elektrik devreleri ve tesisatı konusundaki bilgisi, elektrik tesisatçısı veya mühendisi olduğunu gösteriyor.
He's an engineer in the truest sense of the word.
Hayır, bu doğru kelime değil. O, kelimenin tam anlamıyla bir mühendis.
Even though he's an engineer, this guy is definitely trying to pick a fight.
Bir mühendis olsa bile bu eleman kesinlikle kavga çıkartmak istiyor.
He's an engineer at Winthrop-Keller Aeronautics, has clearance to extremely sensitive plans for future weapons technology.
Winthrop-Keller Havacılık şirketinde mühendis. Oldukça gizli, geleceğin silah teknoloji bilgilerine erişebilir durumda.
They-they brought it to the fire station, to the chief Hank Benedict,'cause I hear he's an engineer and knows lots of stuff.
Onu itfaiye istasyonuna getirdiler. Şef Hank Benedict'e.
No, he's an electronic engineer, whatever that means.
Hayır, elektronik mühendisiymiş. Ne demekse artık...
He's an engineer.
- Mühendis. - "Amerikan Kanun Tüzüğü"
This is Tom Baker, he's an engineer, he's consultant to the TSA.
TSA için danışmanlık yapıyor.
He's an industrial engineer.
Adam sanayi mühendisiymiş.
He's an engineer.
Mühendismiş.
He's studying to be an engineer.
Mühendislik okuyor.
He's studying to be an electrical engineer.
Elektrik mühendisliği okuyor.
He's an American... a military engineer.
O Amerikalı askeri mühendis.
He's an engineer and I'm an experimental physicist.
Kendisi bir mühendistir, ben de deneysel fizikçiyim.
He's an algorithmic engineer down at S.X.G.
SXG'de algoritma mühendisiymiş.
He was using the brain to store data, but he was approaching it from an engineer's perspective, and human memory works differently than a computer.
Bilgi depolamak için beyni kullanmış. Ama mühendis bakışıyla yaklaşmış. Hâlbuki insan hafızası bilgisayarlardan farklıdır.
In the first century A.D., nearly 2,000 years before the industrial revolution, a Greek mathematician and engineer named Hero created a steam-powered engine he called an aeolipile.
İ.S. birinci yüzyılda, endüstri devriminden yaklaşık 2000 yıl önce, yunanlı bir matematikçi ve mühendis, olan Hero, buhar gücüyle çalışan bir motor yaptı ve adını da Aeolipile koydu. Antik çağın en önemli mucitlerinden biri de
He's only an engineer.
Mühendis o sadece.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]