English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's an expert

He's an expert translate Turkish

204 parallel translation
- He's an expert.
- Uzman oldu.
- He's kind of an expert, knows his stuff.
- Bir çeşit uzmandır. İşini biliyor.
He's an expert at bandaging.
Bandaj konusunda o bir uzman.
He's an expert on landing craft.
Çıkarma gemileri konusunda uzman.
He's an expert in ltto School fencing
Sensei, Itto Ekolü eskrimde ustadır.
But if an engineer, a demolitions expert... boards that ship and disarms all the scuttling charges... when the captain goes to scuttle... he's going to be a very surprised captain.
Ancak, bir mühendis, bir patlayıcı uzmanı gemiye çıkıp bütün batırma düzeneklerini etkisiz hale getirirse kaptan batırmaya gittiğinde oldukça şaşırmış bir kaptan olacaktır.
He's an expert on dachsies.
Dachsiler konusunda uzman.
If he repaired the car himself it means he's an expert and has the necessary tools.
Eğer arabayı kendi tamir ettiyse bu onun bir uzman olduğunu ve gerekli aletlere sahip olduğunu gösterir.
Take Mitchell. He's an expert on rights.
Mitchell'i alın, hukuk uzmanı olan o.
He's an expert Chinese boxer.
Usta bir kung fucudur.
We will have quite a task, he's an expert.
Kolay olmayacak. O bir uzman.
He's a good boy and an expert carpenter.
iyi çocuktur! eli işe yatkın!
If he is an expert, there's no problem at all.
Eğer elinden iş geliyorsa, neden olmasın?
He's not an expert hunter yet.
Henüz usta bir avcı değil.
He's somewhat of an expert on business.
Ben Komiser Kolumbo, polis.
- He's an expert with explosives, sir.
- Patlayıcı uzmanıdır efendim.
He's an expert?
Bir uzman mı?
He got a license. He's an expert shot.
Keskin nişancıdır.
He's good at kung fu and an expert in flying dagger
Kung Fu'su çok iyi ve Uçan hançer tekniğinde usta
He's a tennis player and an antique connoisseur and a wine expert, and he's probably gorgeous, right, with greying temples and the aquiline profile.
Bir tenis oyuncusu, antika eksperi ve şarap uzmanı, eminim çok da yakışıklıdır, değil mi? Şakakları kırlaşmıştır, profilden kartala benziyordur. - Çok yakışıklıdır.
He's had so much work with her that he's an expert.
Kizinizla o kadar ugrasmis olmali ki uzmanlasmis olsa gerek.
Now, this officer has 11 years of detective experience and he's an expert on surveillance techniques.
Bu polis memuru, 11 yıllık bir dedektiflik tecrübesine sahiptir. Ve izleme teknikleri konusunda bir uzmandır.
Arkady, whoever cut off their faces knew what he was doing. He was an expert.
Arkady, yüzlerini kim çıkarttıysa işinde uzmanmış.
The guy's in town for three days - Already he's an expert.
Arkadaş üç gündür şehirde... ve uzman olmuş bile.
- He's an expert.
- Ortağım uzmandır.
He's an expert.
İşinde bir numaradır.
I'm satisfied that Dr Brown, an acknowledged expert on bite marks of humans, used his best endeavours to learn what he could of what had been, until this case, an unknown field.
İnsan vücudu üzerindeki ısırıklar konusunda tanınmış bir uzman olan Dr. Brown'ın bu davada neler olup bittiğini bulmak için..... elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum.
After a few cocktails, he's an expert on everything.
Birkaç kokteyleden sonra her konuda uzmanı kesilir.
- Yes, he's an expert.
- Evet, kendisi bir uzman.
- He's an expert on street gangs.
- Sokak çeteleri konusunda uzmanmış.
And since when did you become an expert on my love life? He's using you.
Katilin Carl olma olasılığı seni memnun etmiş gibi görünüyor.
- And he's an expert in these matters?
- Kendisi bu konuda bir uzman mı?
He's an expert in heart and lungs.
Kalp ve akciğer konusunda uzmandır.
He's an expert.
Uzmandır.
He's an expert farmer.
Babam deneyimli bir çiftçi.
He's an expert in family systems therapy... a refugee from Brno, Czechoslovakia, but he's... but he's lived in the West since he... since he defected in 1968.
Aile sistem terapisi uzmanı. Brno, Çekoslavakya'dan bir mülteci, ama 1968'de ülkesini terkettiğinden beri batıda yaşıyor.
I heard he couldn't get an art expert till Tuesday.
Salı'ya kadar heykel uzmanı ayarlayamamış, duyduğuma göre.
If he's such an expert, what the fuck is he following me for?
Böyle bir uzman isem, ne s.kime beni takip ediyor?
- He's notorious but he is an expert.
Adı çıkmış olabilir ama türler arası çiftleşme konusunda gerçekten uzmandır.
He's an expert on genetics.
Genetik konusunda bir uzman.
It's not the robbery he's an expert on. It's the rage.
Bilirkişi olduğu soygunculuk değil.
- Well, he's around a writer... and an art expert, right? - Yeah, he's so verbal.
- Evet, dediği dedik ayrıca...
"If he's hot..." Three weeks of college ball and he's an expert.
"Gününde olursa..." Kolej liginde üç hafta ve o bir uzman.
He's an expert in playing mind games.
Akıl oyunları oynamakta üstüne yoktur.
He's an expert in explosives and tactics.
Uzmanlık alanı patlayıcılar ve manevralar.
- The doctor thinks he's an expert.
Doktor kendini uzman sanıyor.
He's an art dealer, an expert in Egyptian antiquities, and he's got offices on three continents. Yeah?
O bir sanat simsarı ve Mısır antikaları uzmanı ve üç kıtada ofisi var.
So he's an apple expert now, is he?
Yani şu an o bir elma uzmanı, öyle mi?
He's an expert, sir.
O bir uzman.
- He's an expert in...
- Uzmanlık alanı neydi- -
As if he's an expert.
Sanırsın bu işte uzman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]