He said translate Turkish
66,082 parallel translation
Like he said.
Dediği gibi.
Look, he said, if we loved them enough that we could save them, wherever they are.
Dedi ki, eğer onları yeterince seviyorsak her nerede olurlarsa olsunlar kurtarabilirmişiz.
Before you showed up, he said he was from the future.
Sen gelmeden önce, gelecekten geldiğini söyledi.
He said it was like looking in a mirror, and he was right.
Aynaya bakmak gibi dedi ve haklıydı da.
When Kai put her to sleep, he said no loopholes, no witchy-woo.
Kai onu uyuttuğunda, kaçamak olmayacak, sihir olmayacak demişti.
He said yes.
O evet dedi.
But the way he said it...
Ama onun dediği...
If he said he'll be here, he'll be here.
- Geleceğini söylediyse gelir.
He said everything was fine.
Her şeyin yolunda olduğunu söylemişti.
Well, he said it's very important.
Önemli olduğunu söyledi.
He said it was some of the best sex he'd ever had.
Hayatındaki en iyi seks olduğunu söyledi.
He said it was the best sex he'd ever had.
Yaşayabileceği en iyi seks olduğunu söyledi.
She said she didn't want live music but he'd booked us anyway.
Kadın canlı müzik istemediğini söyledi ama adam bizi çoktan tutmuştu.
He said he saw Lucas'car, empty, locked up, lights out in the car park at midnight.
Gece yarısı Lucas'ın taksisini boş, kilitli, farları kapalı şekilde park yerinde görmüş.
But Clive, he said, "If that bloke won't do the honorable thing, I will." Wow.
Ama Clive dedi ki "O herif yapması gerekeni yapmayacaksa ben yaparım."
Yeah, he said he'd stay upstairs, out of the way.
Evet yukarıda bekleyip yolumuza çıkmayacağını söyledi.
I checked with him at the start and he said he didn't know anything.
İlk onunla görüştüm, bana bir şey bilmediğini söyledi.
- It's what he said.
- Dediği şey bu.
He said he picked up a passenger on the road and drove to Lyme.
Yoldan yolcu aldığını ve Lyme'a götürdüğünü söylemişti.
He said Dunholm is yours, brother. Sihtric?
Dunholm'un senin olduğunu söyledi kardeşim.
He said the man who made that promise would never break it.
Öyle söz veren bir adamın, sözünü asla çiğnemeyeceğini söyledi.
And he said that the only thing that was holding Fortitude together was Dan Anderssen the Sheriff.
Ve Fortitude'u birarada tutan tek şeyin Şerif Dan Anderssen olduğunu söyledi.
He said he didn't want to put our men at risk.
Adamlarımızı tehlikeye atmak istememiş.
- I know. After his wife died, he said he was retiring from public life.
Eşi vefat ettikten sonra hizmete dönmeyeceğini söylemişti.
He said they're gonna impanel a grand jury and, uh, reopen it as a homicide.
Tahkikat jürisi olacakmış. Cinayet davası açmak istiyorlarmış.
Me and another cop... a guy named Dan... we did whatever Manny said, and he said, "Do terrible things."
Dan adında bir polis var. Onunla birlikte Manny'nin her dediğini yaptık. Çok kötü şeyler yapmamızı istiyordu.
He said this picture meant more to me than he did and he left. He was drunk.
Filme ondan daha çok değer verdiğimi söyleyip gitti.
He said, " I like
Dedi ki, " Ben...
He said that when you were pricing it out, you thought that all the people who gave you quotes were crooks, so you decided to do it yourself.
O zaman dışarıdan fiyat alırken sana bütçe veren herkesin dolandırıcı olduğunu düşünmüşsün ve kendin yapmaya karar vermişsin.
He said he wouldn't put up a nickel - for us "two old broads."
Bizim gibi "iki ihtiyar karı" ya tek kuruş vermezmiş.
Cisco said that he could use this to track you... and bring you home.
Cisco, bunu kullanarak yerinizi bulabileceğini ve sizi eve döndürebileceğini söyledi.
It's just Savitar said he had plans for me in the future.
Ama Savitar gelecekte benim için planları olduğunu söyledi.
All right, uh, well, whoever he is said that this guy whammied you, and then he escaped to my Earth, he showed up at S.T.A.R. Labs,
Her kimse işte bir adamın seni bayılttığını ve benim dünyama kaçtığını söyledi.
Ric said you'd be in charge while he was on his sabbatical.
Evet. Ric tatildeyken senin görevli olacağını olacağını söylemişti.
Said he wanted to give me fair warning about who I'd be fighting against if I stayed.
Eğer kalırsam kimle savaşacağım hakkında küçük bir uyarıda bulundu.
The man said he would kill that kid if I didn't cut my face.
- Yüzümü kesmezsem çocuğu öldüreceğini söyledi.
Cass, you said when you heard Benjamin, he... he was screaming.
Cass, Benjamin'i ilk duyduğunda bağırdığını söylemiştin.
Right after god said, "let there be light," he... he made a whole bunch of things...
Tanrı "Işık oluşsun" dedikten sonra birçok şey daha yaptı.
You said that he was with friends the night jarrod went missing.
Jarrod kaybolduğunda yanında arkadaşları vardı demiştin.
Cass said that he had faith in Lucifer Jr.?
Cass Küçük Lucifer'a inancı olduğunu söyledi.
Said he'd seen us a few times, and would we do a special set-list for his wife.
Bizi birkaç kez dinlediğini söyledi, eşi için özel etkinliğe gelir miyiz sordu.
Said he'd get back to it one day.
Bir gün devam edeceğini söyledi.
Just after six. Jim said he'd been there most of the afternoon.
Jim tüm öğleden sonrayı orada geçirdiğini söyledi.
Cos we went to his house and his dad said he was here with you.
Ama evine gittiğimizde babası burada seninle olduğunu söylemişti.
I don't think he ever said.
Hiç söylemedi.
Ralfi Sigurdsson said he saw him driving off inland.
Ralfi Sigurdsson, onun arabayla şehirden uzaklaştığını söyledi.
You the liar that said he was gonna make me a singer. And then his wife.
Önce beni şarkıcı, sonra da karısı yapacağını söyleyen utanmaz arlanmaz yalancısın.
Well, like I said, he's not here, uh, and I don't really know when he'll be back. I can...
Dediğim gibi, kendisi burada değil ve ne zaman geleceğini de bilmiyorum.
The guy at the station said he's never seen so many star wipes in a row.
Kanaldaki adam daha önce hiçbir reklamda bu kadar yıldız efekti görmediğini söyledi.
You said he was from Broadway. He's not.
Broadway'den geldi demiştin.
From what I'm hearing at city hall, the mayor basically said he'd facilitate transfers out of there.
Mecliste duyduklarıma göre, belediye başkanı resmen transferleri kolaylaştıracakmış.