He said nothing translate Turkish
583 parallel translation
It's not true He said nothing... but she's no good for him... as he's nearly better
Bu doğru değil, çocuk bir şey söylememişti ama kız ona uygun değil oğlum daha iyilerine lâyık.
- And he said nothing at all?
- Hiç bir şey söylemedi mi?
I admit he said nothing about her legs!
Ayaklarıyla ilgili bir şey söylemediğini kabul ediyorum.
And you're quite sure he said nothing at all to you?
Size hiçbir şey söylemediğine iyice emin misiniz?
I looked at him, but he said nothing.
Ona baktım, ama hiçbir şey söylemedi.
But he said nothing of this to the bird, who could not understand him anyway and who'd learn about the hawks soon enough.
Ama bundan kuşa hiç bahsetmedi, söylese de anlamazdı zaten. Çok yakında atmacanın ne olduğunun öğrenecekti.
He said nothing.
Hiçbir şey söylemedi.
He said nothing about a daughter.
Bir kızı olduğundan bana hiç bahsetmedi.
But he said nothing of killing.
Ama öldürmekten bahsetmedi ki.
But he said nothing.
Ama hiçbir şey söylemedi.
He said nothing during our ride.
Yolculuğumuz boyunca tek kelime etmedi.
He said nothing has changed.
Değişen bir şeyin olmadığını söyledi.
-'cause what he said, he said nothing. - You know what I resented?
Çünkü söyledikleri aslında hiçbir şey.
I would tell you. but he said nothing to me.
Bilseydim söylerdim ama bana hiçbir şey anlatmadı.
He said even though he was really disappointed... there was nothing he could do about it. But then he became sick, and he was bedridden for several months. On top of that, he's always had a history of high blood pressure.
Üzücü olsa da yapacak bir şey olmadığını söyledim ama hastalanıp yatağa düştü, tansiyonu da vardı.
He said you can have it for nothing.
Karşılıksız sizindir ".
But he just turned around and said he knew nothing about it.
Lakin, arkasını dönüp bu konuda bir şey bilmediğini söyledi.
He said you were a sham, nothing but a bluff.
Senin bir sahtekar olduğunu. Büyük bir hata yaptığımı söyledi.
He said there was nothing I could do about it because as long as he lived... he would insist he had lent them to you.
Bu konuda elimden bir şey gelmeyeceğini çünkü yaşadığı sürece borç olarak verdiği konusunda ısrarlı olacağını söyledi.
He's a nice man. He telephoned and said I had nothing to worry about.
Beni aradı ve endişelenecek bir şey olmadığını söyledi.
I'll have you know he said there's nothing wrong with me.
Bir şeyim yokmuş. Sağlığım yerinde.
He said when you went after something, you stopped at nothing.
Aklına bir şey koyunca seni hiçbir şeyin durduramayacağını söyledi.
He said there was nothing to it.
Bir ilgisi olmadığını söyledi.
I told him I wanted to go someplace romantic but he said there was nothing as romantic as a fishing shack in Nova Scotia.
Ona romantik bir yerlere gitmek istediğimi söyledim fakat o bana : Nova Scotia'daki balıkçı kulübesine gitmekten daha romantik bir şey olmayacağını söyledi.
All Poldi said was he didn't bring nothing in.
Poldi'nin tek söylediği şey onun hiç bir şey getirmediği.
So far, Aleta, I have said nothing to your nursing the Viking but now that he's recovering, I demand that you leave the nursing to the servants.
Bugüne kadar bu vikingle ilgilendiğin için bişey demedim. Ama iyileşmeye başladığına göre bu görevi hizmetkarlara devretmeni istiyorum.
He said, " You'll get nothing from me.
Sonra biri daha geldi... bir asker.
- But I've said nothing. Nor has he.
- Ama hiçbir şey söylemedim, o da öyle.
He said it's too late, nothing can be done.
Geç kalındığını, yapacak bir şey olmadığını söyledi.
Whatever he may have said... means nothing.
Ne söylemiş olursa olsun... bir manası yok.
She saw Sorrington being taken away from the flats, asked if it was in connection with the murder, then said that he had nothing to do with it, that she killed him.
O Sorrington'un dairelerden alınıp götürüldüğünü gördü, cinayetle ilgili olup olmadığını sordu, sonra onunla ilgisinin olmadığını Kontu öldürdüğünü söyledi.
Oh, he never said nothing.
Hiçbir şey konuşmadı.
I kept asking, but he never said nothing.
Sürekli sordum ama bir şey söylemedi.
Here and in Terre Haute and Indianapolis but he never said nothing.
Burada, Terre Haute'da ve Indianapolis'te.
- No. - She said he did nothing to her, Doc.
Ona bir şey yapmadığını söyledi, Doktor.
I saw nothing of significance in anything he said.
Söylediği hiçbir şeyde işe yarar bir ipucu görmedim.
And Vincenzo said nothing because he wanted to surprise us.
Vincenzo bize bir şey dememiş olabilir ama bu çok güzel bir sürpriz oldu! Öyle değil mi?
I said that he intends to say things that I know nothing about.
Benim malumatım olmayan bazı şeyleri söylemek istediğini söyledim.
He said that it was the law and that there was just nothing he could do about it.
Sonra, ikizleri almama izin vermediler.
He said... nothing at all.
Dedi ki hiçbir şey söylemedi.
He had earache, but the doctor said it was nothing
Kulağında bir ağrı vardı ama doktor hiçbir şeyi olmadığını söyledi.
He said that in most cases, heredity had nothing to do with it.
Çoğu hâllerde irsiyetin herhangi bir rolü yoktur dedi.
He said, "Nothing is more terrible than active ignorance"... and, mister, you proved him 100 % right.
"Hiçbir şey hareket haline geçen cehalet kadar korkunç değildir" demiş ve, bayım, siz de onu % 100 haklı çıkarıyorsunuz.
I said, "Alex, any man who takes your money and tells you he's got 138 pages in front of him and doesn't is nothing but a liar and a thief!"
"Alex," dedim, "bir insan paranı alır sonra da elimde 138 sayfa var derse, ve sayfalar yoksa, o adam yalancı ve hırsızdır!"
The cafe owner said nothing, he was afraid of a scandal
Kafe sahibi birşey dememiş, bir rezalet çıkmasından korkmuş.
He said it contains nothing new but is proof of his good faith.
Yeni bir şey değilmiş ama iyi niyetini ispatlamak için eklemek istiyormuş.
To prove to his wife that nothing had happened, he said, "Just so you'll believe me, I'll report her."
Karısına, hiçbir şeyin yaşanmadığını ispatlamak için " O kızı ihbar edeceğim, tamam.
Yogoro has said nothing, but he wouldn't be happy marrying a lord's mistress who has borne a child.
Yogoro hiçbir şey söylemedi, ama efendimizin çocuğunu doğurmuş bir metresle evlenmekten mutluluk duyacağını zannetmiyorum.
Said he had nothing to do.
Yapılacak hiç bir şey olmadığını söyledi.
Then, I said to him that, in this case, he had nothing to do with this factory.
O zaman, bu fabrikayla hiç işi olmadığını ona söyledim.
He got up, stood to attention, and said nothing.
Ayağa kalktı, dikkat kesildi ve hiçbir şey söylemedi.
he said 3206
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said he would 25
he said no 115
he said it 77
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said he would 25
he said no 115
he said it 77
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said so 39
he said he was 19
he said he'd be here 25
he said what 31
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
he said he was 19
he said he'd be here 25
he said what 31
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing so far 85
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing so far 85
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing serious 268