He said he would translate Turkish
3,004 parallel translation
He said he would call when the money is there, and he ain't called. Has he called?
Parayı getirince arayacağını söyledi ve daha aramadı.
He said he would keep coming back until I changed my mind, and...
Fikrimi değiştirene dek geri döneceğini söyledi ve
He said he would only talk to 7-1-1, but I got to him eventually.
Sadece 711 ile konuşacağını söyledi ama sonunda onu ikna ettim.
He said he would bring us together.
- Bizi bir araya getireceğini söyledi.
He said he would... he would try to wait.
Beklemeye çalışacağını söyledi.
He said he would look into it.
Dedi ki, ilgilenecekmiş.
Yeah, I hear you, but he's exactly where he said he would be, so...
Evet. Ne düşündüğünü biliyorum. Ama burada olacağını söyledi...
He said he would be unreachable until he got back.
Dönene kadar ona ulaşamayacağımı söylemişti.
He just said it would be safer for me and my mom if people thought he was dead.
Sadece annem ile benim için insanların onun öldüğünü bilmesinin daha güvenli olacağını söyledi.
The blackmailer said that he would post the video online if she didn't pony up $ 5,000.
Şantajcı 5,000 dolar vermezse videoyu internete yükleyeceğini söylemiş.
That's why I would use my card to swipe him out, so that if his wife ever wanted proof he was where he said he was, it would be there on the entry logs. He was a bit paranoid.
Bu yüzden onu çıkarmak için kartımı kullandım böylece karısı herhangi bir şeyden işkillenirse salon kayıtlarını açıp kanıtlamış olacaktı, Ted biraz paranoyaktı.
I told him we needed to talk, but he said he was going jogging in Inwood Hill and would have to call me back.
Konuşmamız gerektiğini söyledim. Ama o bana Inwood Hill'e koşuya gittiğini ve beni sonra arayacağını söyledi.
I mean, why would he kiss you out of nowhere, if it was over like you said.
Yani neden durduk yere seni öpsün ki. Eğer dediğin gibi bitmişse aranızdakiler.
What he said, which I find mildly amazing, was he thought I would have a hard time debating Barack Obama.
Söylediği şey, ki biraz şaşırtıcı buldum Barack Obama'yı konuşurken zorlanacağım düşüncesiydi. 2.
He said everything he was searching for would be there- - The Source.
Aradığı şeyin orada olduğunu söylemişti, kaynağın.
He said that if he could have control, he would be our man on the inside. Expand U.S. interests throughout his hemisphere.
Her şeyi kontrol edebileceğini ve bizim adamımız olacağını söyledi o yarımkürede ABD'nin çıkarlarını gözetecekti.
He said... that taking my life would have no meaning.
- Dedi ki hayatımı almanın bir anlamı olmayacakmış.
- He said she would be here?
Burada olacağını mı söylemişti?
Dooku said he would meet us here.
Dooku, bizimle burada buluşacağını söylemişti.
You know, she said she would make sure that he didn't call here, so that implies some kind of communication.
Yani, onun burayı aramayacağından emin olduğunu söyledi, bu şekilde bir iletişim kurmayacağını.
Said he would kill you.
Seni öldüreceğinden bahsediyordu.
What would you do if you was old, like a tortoise, and someone said, "Don't bother with him, he's 100."
Sen kaplumbağa gibi yaşlı olsan, biri "Uğraşmayın ya, 100 yaşında zaten" deseydi ne yapacaktın?
He never said he would sell them.
O bunları satabileceğini hiç söylememişti.
And when he introduced himself, he said, "I can't dance, but for you, I would try."
Kendimi ona tanıttığımda dedi ki "Ben dans edemem ama senin için deneyeceğim."
He said it would've been all right, though.
Yine de her şeyin yolunda olduğunu söyledi.
Wayne sent it to me 15 years ago, just before he got caught. He said it was some sentimental items and would I hold it for him... till he got settled someplace away from the law.
Wayne 15 sene evvel, yakalanmadan hemen önce bunları bana verip manevi değeri olan eşyalar olduğunu söyledi.
But when I told him that I-I thought he was taking this innovative billing a little too far, he said that I could either quit or he would have to fire me.
Ama ona "bu yenilikçi faturalardan biraz fazla aldığını düşünüyorum" dediğimde ya istifa et ya da seni ben kovarım dedi.
He said he found a weakness in our economy - an unexpected linchpin - that, if someone went after it, would start the dominos falling.
Ekonomide çok zayıf bir nokta keşfettiğini söyledi. Hiç beklenmeyen bir temel taşı. Birinin üstüne gittiği anda...
Exactly. He once said that you only had to knock over one domino, but if it was the right domino, the rest would fall.
Bir seferinde, tek yapmanız gereken bir dominoyu devirmektir ve doğru olanı devirebilirseniz gerisi de devrilecektir demişti.
Elio, my brother, said the nightmares would stop if he taught me to swim.
Elio, erkek kardeşim, eğer bana yüzmeyi öğretirse kâbuslarımın kesileceğini söyledi.
So, finally, I said that I would, if he would do me a favor.
Ben de sonunda bana bir iyilik yaparsa olacağını söyledim.
Special agent in charge Barkley has determined that the source of his tip regarding you and Boyd Crowder is something he'd rather not divulge, and AUSA Vasquez said that in order for him to pursue an indictment, he would need to do so.
Yetkili özel ajan Barkley, sen ve Boyd Crowder ile ilgili tüyonun kaynağını ifşa etmek istemediğine karar verdi. Federal savcı Vasquez de bir iddianame hazırlanması için ifşa etmek zorunda olduğunu söyledi.
He said it would just make me look guilty, especially'cause of the prenup.
Özellikle evlilik anlaşması yüzünden beni suçlu gösterebileceğini söyledi.
Mr. Sanchez was found exactly where the tipster said he would be.
Bay Sanchez ipucunu gönderenin... tam olarak dediği yerde bulundu.
You said there were lines my father would never cross, but he did.
Babamın asla aşmayacağı sınırlar olduğunu söyledin, ama aştı.
Oh, right, right, all you said was, you would personally see to it he was casualty number one. Yes.
Doğru, tek söylediğin bir numaralı kayıp olduğunu şahsen izleyeceğindi.
And he said that he would go back and tell even / one that I was dead. He gave me time to run.
Merkeze dönüp herkese benim öldüğümü söyleyeceğini söyledi.
You said that if he faced a life-threatening condition that the judge would reconsider bail.
Eğer hayatı tehlikeye düşecek bir durumla karşı karşıya kalırsa yargıcın kefaleti gözden geçireceğini söylemiştin.
I asked him out and he said he could never date me, because of my father and "what would people think?"
Ona sordum ve benimle asla çıkmazmış çünkü babamın yaptıklarından sonra insanlar onun hakkında ne düşünürmüş.
He said since my dad wasn't going to teach me the difference between right and Wrong... he Would.
Eğer doğru ve yanlış arasındaki farkı babam öğretmezse bunu kendisinin yapacağını söyledi. Sende ona vurdun.
Said he would have to know.
Onun haberi vardır demişti.
He said there would be consequences for questioning more.
- Evet. Daha fazla sorgularsam sonuçlarına katlanırmışım.
According to ancient Maya mythology, Kukulkan left the people and said he would return one day, and many scholars believe that the ending of the
Maya mitolojisine göre Kukulkan insanları terk etti ve onlara birgün döneceğini söyledi. bir çok bilim adamı 21 Aralık 2012'nin
Once I paid him, he said the number would be dead and I couldn't contact him, not even to stop the job.
Ona sorundan bahsettim. Onun parasını ödeyince, gösterdiğim kişiyi öldüreceğini söyledi. Bu yüzden de onu arayamam, yaptığı işi durdurması için bile.
I mean, he said it would be easy.
Kolay bir şey olduğunu söylemişti. Ben bile yapabilirmişim.
You're the one who said that he would never get anywhere with women unless they knew what he had.
Kadınlar ondaki "cevheri" bilmediği sürece Stuart'ın hiçbir hatunla birlikte olamayacağını söyledin.
The gentleman would not reveal himself, but he said you would be relieved to hear his voice.
İsmini vermeyen bir beyefendi ama dedi ki sesini duymaktan memnun olacakmışsınız.
After the cameraman rousted him, that bridesmaid said he relocated... By the coffee truck, which would put him right in Haynes'path.
Kameraman ona kızdıktan sonra, gelinlik bakanların da söylediklerine göre, yer değiştirdi... o zaman buraya kahve kamyonunun sağına koyarsak Haynes'in yolunun üzerinde.
Okay, just John said that he would try to find him an immigration lawyer, and I know that Bay and Daphne are waiting...
Pekâlâ, john onun için göçmen davalarına bakan bir avukat bulmaya çalışacağını söyledi Bay ve Daphne'nin beklentisi ise...
At the time, if he said to me "Dong Soo, you're so good at studying." I would have been a judge or a prosecutor now.
O zaman, bana'Dong Soo incelemede çok iyisin'deseydi şimdi bir hakim yada savcı olabilirdim.
He said that he would do lots of things for his younger sibling.
Kardeşiyle yapacak çok şeyi olduğunu söylemişti.
he said 3206
he said nothing 22
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said no 115
he said it 77
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said nothing 22
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said no 115
he said it 77
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said so 39
he said he was 19
he said he'd be here 25
he said what 31
he wouldn't do that 83
he wouldn't dare 22
he wouldn't hurt a fly 20
he wouldn't 192
he wouldn't have 16
he wouldn't listen to me 16
he said he was 19
he said he'd be here 25
he said what 31
he wouldn't do that 83
he wouldn't dare 22
he wouldn't hurt a fly 20
he wouldn't 192
he wouldn't have 16
he wouldn't listen to me 16