He was a friend translate Turkish

He said he was a friend of mom's.

Annemin arkadaşıymış. Tanıyor musun?

He was a friend when I needed a friend.

Bir dosta ihtiyacım varken, dostum oldu.

I'm sorry, if he was a friend.

- Kaybın için üzgünüm.

He was a friend of David's, so we agreed.

David'in bir arkadaşıydı, biz de kabul ettik.

And... he was a friend... who... wasn't afraid to let me know when I am wrong.

Ve... hatalı olduğumu... korkmada bana... söyleyebilecek kadar arkadaşımdı.

He said he was a friend of Lauren's.

Lauren'in bir arkadaşı olduğunu söyledi.

He was a friend of the SS commander.

Bir SS Komutanı dostuydu.

- He was a friend to women.

Kadınların dostuydu.

He was afraid of a certain young boy who was, in a queer way, his friend.

Yaşlı adam, biraz tuhaf da olsa aslında arkadaşı olan bir gençten çok korkuyordu.

Was he a friend?

Arkadaşın mıydı?

In his statement, he said he was coming to Detroit to see a friend... about job opportunities, if you can believe that.

Ama sonradan ifadesini değiştirdi. Detroit'e iş imkanları üzerine bir arkadaşla buluşmaya geldiğini söylemiş. Tabii, yersen.

I want him to know he was the best of all of us, and most of all, a very good friend.

Ama ama bilmenizi isterimki aramızda en iyi oydu ayrıca örnek bir dosttu.

When Christian was little, not everybody knows this... he had a loyal friend, Mug... who didn't exist.

Christian küçükken, pek az kişi Mug isimli gerçekte var olmayan bir dostu olduğunu bilirdi.

Our friend and partner go killed because... y our police departmen Ie loose a nabbed criminal! Why? Was he reIaed o you?

komser dostumuz ve ortagğımız öldürüldü çünkü... senin polislerin işlerini iyi yapadılar hala mannu yakalayamadılar yaptığın hatanın sonuçlarını görüyormusun biz gereken sorguyu yerine getirdik annesi geldi ve onun mannu değil bablu olduğunu kanıtladı

I was a friend of Jamis. He taught me that when you kill you pay for it.

Ben Jamis'in dostuydum.Bana birini öldürünce... bunun bedelini ödemen gerektiğini... o öğretmişti.

If he was here now... if he could hear what I say... I'd congratulate him on being a great man... and thank him for being a friend.

Eğer şu anda burada olsa, söylediklerimi duyabilse büyük bir insan olduğu için onu tebrik ederdim.

I knew a man who was secretly in love with a woman who was his best friend. But he never dared tell her, for fear she wouldn't return his feelings.

Ama, duygularına karşılık vermemesinden korktuğu için asla ona söylemeye cesaret edememişti.

And Sippel gets out tomorrow morning without a job, without a place to live, and no support. So I called a friend at the diocese to see if a bed was available anywhere and he laughed.

Ve Sippel yarın sabah işsiz olarak çıkacak, yaşayacak bir yeri olmadan ve desteksiz, ben de ona kalacak bir yer bulabilmek için piskoposluktan bir arkadaşımı aradım, bana güldü.

He was a good friend, and I'll miss him.

O iyi bir arkadaştı, onu özleyeceğim.

But I told Dad that he was just a "friend" friend, not a boyfriend.

Ama babama onun sadece arkadaş olduğunu, erkek arkadaş olmadığını söyledim.

Your furry friend thought he'd make a buck telling the papers where I was.

Uçuk arkadaşın gazetelere nerede olduğumu söylemiş.

He was just a friend.

Sadece benim bir arkadaşımdı.

I was dating my boss... and he turned out to be involved with a co worker who was also my friend.

Patronumla çıkıyordum ve o aynı zamanda arkadaşım olan bir asistanla beraber olmaya başladı.

That, Francis, is Pope Leo XIII, and he was a great friend of the working man.

- Papa 13.Leo. Emekçinin gerçek dostu olarak bilinirdi. Bunu nerede buldum biliyor musun?

He was a good man, a good friend of our system.

Kalbinde, düzenimizin dostuydu.

Yesterday he came over to say hello, it was a Sunday, he's a family friend, I was at my parents'house.

Dün merhaba demek için uğramıştı. Kutsal Pazar'dı. O aile dostumuzdur.

Mr Finch was not only my longtime aide and associate, he was a close personal friend,

Bay Finch yalnızca yıllardır yardımcım ve sağ kolum değil, aynı zamanda yakın bir dostumdu.

I told the guy out there I was a friend of yours and he just let me come on back here. So.

Dışarıdaki adama arkadaşın oluğumu söyledim, o da buraya gelmeme izin verdi.

He was going to look up a special lady friend.

Özel bir hanım arkadaşıyla buluşacaktı.

He was also a good friend.

Ayrıca çok iyi bir arkadaştı.

He was a good man... a friend of mine...

İyi bir insandı. Yakın dostumdu.

- Was he a friend of yours?

- Arkadaşın mı yoksa? - Hayır.

My very own father, who says that he was a good friend of yours... until you lost your mind in the war.

Sen savaşa gidip aklını kaçırmadan önce... iyi arkadaşın olduğunu söyleyen öz babam.

He was a good friend of mine.

İyi arkadaşımdı.

"He was not only a great ranger, but a great friend."

"O koruyucu bile değildi, ne de senin kardeşin."

Actually, the dog's not supposed to be here, but, um, my friend who was supposed to watch him... he can't be left alone... she has a doctor's appointment.

Aslında köpeğin burada olmaması gerekiyordu. Yalnız kalamıyor da! Ve başka bir arkadaşımın köpeğe bakması gerekiyordu.

Then I realized he wasn't much of a friend, and I was going to fuck him over.

Sonra onun arkadaş olmadığını ve onu becereceğimi öğrendim.

On reflex, or thinking it was a friend joking, he did.

Bir arkadaşının kendisine şaka yaptığını düşünmüştü.

Was he a friend of yours?

Arkadaşlarından biri miydi?

He was a true friend who never forgot me even though I'd been buried alive in that asylum, and no one else cared where I was.

O gerçek bir dosttu ve diri diri gömülsem bile... beni bu tımarhanede unutmayan tek insanı... asla unutmam.

He was a good friend, but I caught him in bed with my wife.

İyi arkadaşımdı, ama onu karımla yatakta yakaladım.

Dr. Rose, who was our friend, and lived a few doors down he came in and he was furious.

Dostumuz olan ve birkaç ev ötede oturan Dr. Rose eve geldi ve çok kızdı.

He was a close friend.

Yakın bir arkadaştı.

He was just a good friend.

O sadece iyi bir arkadaştı.

He's taking her out, arranged for a friend to sing her favorite song planned to order an expensive wine, be holding her hand and while she was preoccupied slip a sapphire ring on her finger.

Onu dışarı çıkardı, bir arkadaşını en sevdiği şarkıyı söylemesi için ayarladı pahalı bir şarap ısmarladı, elini tuttu ve kadın farkına varmadan safir yüzüğü parmağına geçiriverdi.

It's just, this morning, we ran into a friend of his, and he referred to some... incident, that somebody was injured?

Bu sabah bir arkadaşına rastladık ve bir olaydan bahsediyordu. Hiç. - Biri yaralanmış.

He was a bad friend.

Hayır kötü bir arkadaştı.

- He was a good friend.

- Sevilir miydi?

When we asked, he said he was on his way home from visiting a friend.

Sorduğumuzda, bir arkadaştan çıkmış, eve gidiyordum, dedi.

He was proud to have a rocket scientist as his friend.

Bir füze mühendisinin, arkadaşı olmasından gurur duyardı.

He was a great friend to my father.

- Babamın çok yakın arkadaşıydı.