He was just here translate Turkish

He said she was just here but why isn't anyone here?

Burada olduğunu söylemişti, neden kimse yok?

Oh, he was just here.

- Şimdi buradaydı.

He was just here.

Daha yeni çıktı evden.

He was just here. He was furious.

Az önce buradaydı, öfkeliydi.

- Well, he was just here -

- Şey, o tam da burada...

- Uh, he was just here yesterday when he phoned.

- Dün telefon ettiğimde tam buradaydı.

He was just here.

Demin buradaydı.

He was just here.

Az önce buradaydı.

He was just here, Michael Knight character.

O az önce buradaydı, Michael Knight adlı kişi.

He was just here.

Buradaydı.

One day he was just here, that's all.

Birgün çıkageldi işte, hepsi bu.

He was just here...

O buradaydı...

I don't know, he was just here.

Bilemiyorum, birkaç dakika önce buradaydı.

- I was just telling her, miss... right here, in front of me very eyes, his friend... his best pal, as you might rightly call him, takes out a pair of handcuffs, and snap, snap, and he's a prisoner.

Ben de tam ona anlatıyordum hanımefendi -... hemen burada, gözlerimin önünde arkadaşı, en iyi arkadaşı, tabii bunu siz diyebilirsiniz cebinden kelepçe çıkarttı ve şak, şak ; o bir hükümlü oluverdi.

This gentleman here was just saying you're the prettiest girl he'd ever seen.

Bu beyefendi sizin, gördüğü en güzel kız olduğunuzu düşünüyor.

I was figuring that... Just about the best fiddler in these here parts, he is.

Bu bölgedeki en iyi kemancı odur.

Well, looks like he's done a heap already, just a-having you. But... Well, I was expecting to take over from here myself.

Seni yaratmakla bile, zaten çok şey yapmış ama burayı kendi üzerime devralacağımı umuyordum.

The one at the Cavendish Court, he was here just a while ago.

Cavendish Court'ta ki adam. Biraz önce buradaydı.

I just thought you'd want to know he was here.

Sadece burada olduğunu bilmek istersin diye düşündüm.

Tell him. Never mind, lady. We'll just assume that they knew he was coming up here.

Önemli değil, bayan, bu durumda buraya çıktıklarından onların haberdar olduklarını varsayacağız, eğer bir başkası onu sorarsa, ona şerif ve arkadaşının buraya uğradıklarını, fakat bir başka yere gitmeleri gerektiğini söyleyebilirsin.

Just plain snow is all he's got on his mind... and here I was hoping it was the cat.

Aklımdaki tek şey sadece kar... ve ben onun kediyi düşündüğünü umuyordum.

Whoever he was, and for whatever reasons he came here, hearing the real love of these people, they put their faith in him just as I did and he didn't fail them.

Kim olursa olsun, ve buraya ne için gelmiş olursa olsun, bu insanların sevgisini kazandı. Ona güvendiler... tıpkı benim de güvendiğim gibi. Ve o da güvenlerini boşa çıkarmadı.

He was here just a minute ago.

Şimdi buradaydı.

Thing is, Charlie, I was just telling Axel... here he can work in my gang if he wants.

İşin aslı Charlie, ben de tam şimdi Axel'e isterse benim ekibimde çalışabileceğini söylüyordum.

"He was in such a hurry, he just couldn't wait to get here."

"O kadar acelesi vardı ki, buraya girmek için bile sabredemedi."

He was just pouring his champagne when somebody shot him from right here.

Tam da şampanyasını dolduruyordu ki biri tam buradan onu vurdu.

Tell the Judge here about the fight you picked with Roy just before he was shot.

Yargıça vurulmadan önce Roy ile yaptığın kavgadan bahset.

We told him how one pinto sykes is wanted by the law in three states, but treats this town like it was his personal property just because he was born and raised here.

Pinto Sykes'ın üç eyalette kanun kaçağı olduğunu ama burada doğup büyüdüğü için kasabaya kendi malıymış gibi davrandığını söyledik.

Just make R realize he was sent here to be executed.

R'nin buraya idam edilmek üzere gönderildiğini fark etmesini sağla.

I just left my husband outside here while I went in to do some shopping, and I came back and he was gone.

İçeride alışveriş yaparken kocamı buraya bırakmıştım. Döndüğümde kaybolmuştu.

We'd just returned from Yanovitz, near Prague, where we'd been taking advanced anti-tank lessons, and we had a very precise question we wanted to ask Marshal Pétain, as we knew he was here, about whether or not the final point we had reached

Almanya teslim olana kadar Mareşal Pétain ve Başbakan Pierre Laval'in kaldığı yer burası. İki arkadaşla geldim.

I was just standing here looking into space and wondering whether or not he would return.

Uzaya bakıp acaba dönecek mi diye merak ediyordum.

One day he was here, just like all the others.

Aynı diğerleri gibi, bir gün geliverdi.

When I was here just now, you were talking with your friend. How come he hid himself as soon as he knew that I was here?

Temin buraya geldiğimde... arkadaşınla konuşuyordun... ama beni görünce..... neden kaçtı?

I mean, just because he was here, he may not have come by.

Yani, sırf burada olduğu için, rastgelmemiş olabilir.

He just was here.

O da buradaymış.

Yes, as I was saying, it came to my attention that just before Dr. Ashley's untimely death he was planning to make some very big changes here at the Institute.

Evet, dediğim gibi, dikkatimi çekti de Dr. Ashley, zamansız ölümünden önce bu klinikte bazı büyük değişiklikler yapmayı planlıyormuş.

Just now, I came home and he was here.

Eve geldiğimde içerideydi.

He was here just a minute ago.

Birkaç dakika önce buradaydı.

He was here just a minute ago.

Bir kaç dakika önce buradaydı.

He was sniffing around here just now.

Az önce etrafı koklayıp duruyordu.

... and he had just gotten here from Guam in his canoe, and he was trying to get her to buy...

... buraya kanosuyla Guam'dan yeni gelmişti ve bir Alman denizaltısı için...

He was here all afternoon and carried on like a madman and then just disappeared.

Tüm öğleden sonra buradaydı, deli gibi konuşup durdu, sonra da ortadan kayboldu.

He was just sitting here, waiting for the owner to come back.

Herhalde burada oturup sahibinin geri dönmesini bekliyordu.

They sent Superman here from there when he was just a baby.

Süpermeni daha bebekken oradan gönderdiler.

Oh, well, I just wanted to holler at him if he was here.

Onunla konuşmak istiyordum.

Jimmy Walker did want to be here... and sing "Leonard the Lizard," but he was just too busy.

Jimmy Walker buraya kadar gelip... "Kertenkele Leonard" ı söyleyemedi. Kendisi çok meşgulmüş.

Albie's mother brought him over here, cuz I haven't seen him since he was born either. We were just reminiscing, going over old times.

Albie'nin annesi onu buraya bıraktı çünkü onu doğduğundan beri görmemiştim ve kaçırdığımız eski günleri gözden geçirdik.

I just kept telling myself that once he was here, he'd be close enough to kill.

Kendime sadece şunu söyleyip durdum : Bir kez buraya geldiğinde kendisine onu öldürecek kadar yakın olacağım.

Elliot was just here and he told me the truth about what happened.

Elliot biraz önce buradaydı ve bana gerçeği söyledi.

He was here just a moment ago.

Biraz önce buradaydı.