English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He wouldn't dare

He wouldn't dare translate Turkish

86 parallel translation
If that blighter was my man, he wouldn't dare to lay a hand on me... not if he knowed what was good for him.
Eğer o adi benim erkeğim olsaydı, kendi iyiliğini düşünüyorsa... bana el kaldırmaya cesaret edemezdi.
- He wouldn't dare.
- Buna cesaret edemez.
He wouldn't dare.
Cüret edemez.
Oh, yes, he jumps out of ambush at small parties, but he wouldn't dare to attack us.
Küçük gruplara pusu kurup kaçıyor, ama bize saldırmaya cesaret edemez.
He wouldn't dare execute the king's ward.
Kralın evlatlığını idama cüret edemez.
He wouldn't dare show it to anyone.
Birisine göstermeye cesaret edemez.
- He'll send it along. - I bet you £ 10 to a shilling... you wouldn't dare let your wife pick up the telephone and ask Melbeck... if he ever saw this American.
- Sana bir şilinge 10 sterlin bahse girerim ki... karının telefonu alıp Melbeck'e O Amerikalıyı görüp görmediğini... sormasına izin veremezsin.
He wouldn't dare stand in the path of true love, with an election coming up in November?
Kasımda da seçimler varken gerçek aşkın önünde durmaya cesaret edemez.
He wouldn't dare.
Bunu yapmaya cesaret edemez.
- He wouldn't dare!
- Buna cesaret edemez!
He wouldn't dare show his face around here.
Buralarda gözükmeye cesaret edemez.
He wouldn't dare.
- Buna cesaret edemez.
He wouldn't dare. Robbing his mother of her sleep.
Annesinin uykusunu çalmaya cüret edemez.
He wouldn't dare.
O buna cesaret edemez. Hele bir deneesin.
He wouldn't dare refuse. His job depends on it.
Hayır demeye cesaret edemez, yoksa işinden olur.
He wouldn't dare louse me up.
Beni kazıklamaya cesaret edemez.
Well, he treats me nice enough. He wouldn't dare admit that we've shaken him up.
Onu rahatsız ettiğimizi kabul etmeye cesaret edemez.
You know he wouldn't dare keep those chickens.
O tavukları elinde tutamaz bu.
He wouldn't dare, would he.
- Cesaret edemez ki, değil mi?
He wouldn't dare pull anything like that on Johnny.
Johnny'ye böyle bir numara yapmaya cüret edemezi.
I have the feeling he wouldn't dare come here
Sanırım buraya gelmek istemeyecektir.
Everyone thinks... he's afraid that Ye wouldn't dare fight
Ama herkes... Onun Ye'den korktuğunu düşünüyor
He wouldn't dare.
Başka bir kadına bakamaz bile.
He wouldn't dare forget his dear ones, I guess.
Tahminimce bunu hatırlayacaktır.
If I don't take him one, he may even leave... - He wants to beat you? - He wouldn't dare!
Eğer bir tane bulamazsam, gidebilir... — Sana vurmak mı istiyor?
Anyone but me, assuming he'd seen as clearly, wouldn't dare speak to you as I do.
Bunu berrak şekilde görmemiş olan biri seninle böyle konuşmazdı.
He wouldn't dare flirt with other women, wearing his wife's hand-knit, right?
Evet!
He wouldn't dare, would he?
- Cüret etmez değil mi?
He shouldn't say things he wouldn't dare offer if he had to back it up.
- Ne kaçırıyorum? Bunu yapmayacak olması yalan makinesine girmesi halinde geri çekeceği sözleri söylemekten alıkoymuyor
He wouldn't dare!
Buna cesaret edemez!
This guy ties up Japs in sacks! What wouldn't he dare do?
O herif Japonları çuvala koyup bağlamış.
He wouldn't dare do this if my father were here.
Babam burada olsa böyle çıkmaya'bir yerleri'yemezdi.
But he wouldn't unlock the door. He didn't dare let her in, cos father had said that it would kill her to come home.
Wilbur onu içeri almadı, babam eve gelmesinin onu öldürebileceğini söylemişti.
Of course not, he wouldn't dare.
Elbette duymazsın. Böyle bir şey yapmaz.
He wouldn't dare.
Buna cesaret edemez.
Oh, no, he wouldn't dare!
Hayır. Bunu yapamaz!
I didn't dare think what was on his mind, but he just wouldn't let it go.
Aklında ne vardı bilmiyorum ama bir türlü vazgeçmiyordu.
What could it be about? I mean, he wouldn't dare be in cahoots with Emily and Richard on something, would he?
Emily ve Richard'la işbirliği yapmış olamaz, değil mi?
He wouldn't dare.
Cesaret edemez.
He said I wouldn't dare and he jumped on me.
Buna cesaret edemeyeceğimi söyledi ve üstüme atladı.
He wouldn't dare anyway.
Cesaret bile edemedi.
He wouldn't dare!
Cesaret edemez.
- Oh, he wouldn't dare attack him.
- Ah, ona saldırmaya cesaret edemez.
No! He wouldn't dare!
Hayır, elbette vurmadı.
He wouldn't dare ask for a dime. But I'm different, sir. Still...
Size yaptıklarından sonra sizden tek kuruş istemeye cesaret edemez ama ben farklıyım, efendim.
He wouldn't dare.
- Ama o kim?
He wouldn't fucking dare.
Buna cesaret edemez.
He wouldn't dare.
Buna cüret edemezdi.
Surely he wouldn't dare.
- Buna cesaret edemez.
He wouldn't dare.
Yapamazdı.
He wouldn't dare.
Sıkıysa yapsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]