His brain translate Turkish
2,460 parallel translation
We gotta reset his brain.
- Beynini resetlemeliyiz.
Doctors say he will be fine... provided they can get the swelling in his brain under control.
Doktorlar düzeleceğini söylüyor. Beynindeki şişi kontrol altına aldıkları taktirde tabi.
To cope, his brain pumps adrenaline and cortisol into his system.
Bununla baş edebilmek için beyni adrenalin ve kortizol salgılıyor.
What's the difference? We'll know more after we dissect his brain, but I have a theory...
- Bunu beynini inceledikten sonra söyleyebiliriz fakat benim bir teorim var.
He used his brain and his imagination to turn the world into what he wanted it to be.
Aklını ve hayal gücünü kullanarak dünyayı kendi istediği hale getirmiş.
Let me pick his brain before you blow his head off.
Sen, şunun beynini dağıtmadan önce kafasının içine girmem için bana zaman tanı.
At his age, depriving his brain of oxygen for that period of time, he's in there, but I doubt he'll ever find his way back out.
Onun yaşında birinin beyninin bu kadar süre oksijensiz kalması olacak iş değil. Şu an öte tarafta ve geriye nasıl döneceğini bildiğini hiç sanmıyorum.
The thing is small and really deep in his brain.
Mermi küçük ve beyninde derine gitmiş.
I saw a man threaten to shoot a pregnant woman through the belly, just before a bullet went through his brain.
Kafasından vurulmadan önce hamile bir kadını karnından vurmakla tehdit eden bir adamla karşılaştım.
I don't know... his mind, you know, his brain because of oxygen?
bilemiyorum, beynine oksijen yüzünden beynine bir şey olmuşsa?
The bullet that I took from his brain is a good candidate.
Beyninden çıkardığım kurşun iyi bir aday.
It's just his brain playing tricks.
Sadece ona beyninin oynadığı bir oyun.
He is fast, in driving cars and using his brain as well.
O hem arabayı kullanıyor, hem de kafasını çalıştırıyor.
Elliot has a chemical imbalance in his brain.
Elliot'ın beyninde kimyasal dengesizlik var. Bu bir gerçek.
One bullet is still lodged in his brain.
Beyninde hala bir kurşun duruyor.
He's not bright enough to be a hater right now, his brain is like this big.
Henüz birinden nefret edecek kadar akıllı değil. Beyni daha şu kadarcık falan.
His brain is still active but all its cellular activity is suspended.
Beyni hala aktif ama bütün hücresel faaliyetler durmuş.
And then there's other moments where he seems to leave his brain somewhere else, and he'll just plant it into the side of someone
Bazı anlarda ise aklını başka yerde unutmuş gibi motorunu başka birine toslar.
And gave him a micro-bleed in his brain, right?
Beyninde bir mikro kanamaya da sebep olmuş, değil mi?
I think he might have a very small bleed in his brain.
Beyninde küçük bir kanama olabileceğini düşünüyorum.
But whatever it is, it obviously moved into his brain.
Ama sorun her neyse belli ki beynine ulaşmış.
Or a viral infection that's reached his brain.
Ya da beynine ulaşmış viral bir enfeksiyon.
We should do an angiogram of his brain, see if we can find it.
Beyin anjiyosu yapıp pıhtıyı bulabilecek miyiz bakmalıyız.
That thing in his brain goes away, the kid slips into a coma.
Beynindeki problem geçti ama çocuk komaya girdi.
One lodged in his brain and dissolved when Foreman touched it.
Foreman dokununca da bu parça dağıldı.
Jack's problem is his heart, not his brain.
Jack'in problemi kalbinde, beyninde değil.
We can't stick a needle in his brain because you don't believe in heroism.
Kahramanlığa inanmıyorsun diye adamın kafasına iğneler batıramayız.
And if it's putting pressure on the breathing centers in his brain, it explains the lungs.
O da beyindeki solunum merkezlerine bası yapıyorsa ciğerleri de açıklar.
If there was nothing wrong with his brain before, there sure is now.
Önceden beyninde bir şey yoksa da şimdi olduğu kesin.
You must have hurt his brain in that fight.
Döverken beynine zarar vermişsin sanırım.
If you want really weird, I've got a clip of a man playing the banjo while his brain's being operated on.
Eğer acayipliği gerçekten istiyorsan, ameliyattayken banço dinletebilirim.
His brain couldn't get enough oxygen,
Beyni yeteri kadar oksijen alamadı.
As his brain tumor grows, he's becoming disoriented and unpredictable.
Beynindeki tümör büyürken... Yolunu şaşırıyor ve anlaşılmaz davranıyor.
Instead of trying to shut down the neurotransmitters, I need to trigger his brain's natural functions to wake him up.
nerotransmitter'leri kapatmaya çalışmak yerine onu uyandırmak için beyninin normal fonsiyonlarını tetikleyecek birşeye ihtiyacım var.
The man holds the key to our future, we just fried a bunch of neurons in his brain, and you want to go out for pizza?
Biraz önce geleceğimizi elinde tutan adamın,... beynindeki bir demet nöronu kızarttık, ve sen hala pizza yemekten mi bahsediyorsun?
It's in the front part of his brain just behind where we worked on the bullet wound.
Beyninin ön kısmında çalıştığımız kurşun yarasının hemen arkasında.
God knows what's going on in the rest of his brain.
Beyninin geri kalanında neler oluyor Tanrı bilir.
Sure, who wouldn't like to have a little fucking worm sucking his brain?
Tabii, solucanın onun beynini emmesinden kim hoşlanmaz ki?
A mesh of electrodes will keep track of all activity in his brain.
Bir elektrot örgüsü beynin tüm faaliyetlerini takip edecektir.
Now that Brady is asleep, we are going to ring the bell again and see how his brain responds when - - after falling asleep.
Şimdi bu delikanlı uyuyor, çanı yeniden çalacağız ve beyninin daldıktan sonra nasıl tepki verdiğini göreceğiz.
She is kind of feeding off his brain, but, she's in love! None the-less!
Onun beyninden besleniyor ama yine de aşık.
His notes suggest that he designed a retroviral serum based on your DNA that will regrow your brain tissue.
Notlarında beyin dokularını canlandırmak için senin DNA'na dayalı bir retroviral serum tasarladığı yazıyor.
I had his bimbo there, flashing in my brain.
O fahişe burada, beynimin içinde yanıp sönüyor.
It's his mastermind brain that's trying to trick us again.
Onun beyni beyin it'sa Bu bizi tekrar kandırmaya çalışıyor.
I mean, boy, if he had applied that big brain of his to something good who knows, he could've helped humanity or something.
Öyle bir beyin iyilik uğruna kullanılsaydı insanlığa bile faydası dokunabilirdi belki.
He had gain some notoriety because of his work in experimental brain surgery.
Kendisi beynin çalışması hakkında yaptığı deneyler ile bilinirdi.
And now making his way out to the ring, hailing from Pittsburgh, Pennsylvania, a blood-drunk, belligerent, brain-eating bastard.
Ve şimdi de ringe doğru ilerleyen Pittsburgh, Pensilvanya'dan selam getiren kan sarhoşu, kavgacı, beyin yiyen piç.
Could mimic fixed and dilated without the brain death. Except he'll just get better on his own, so why would you take this case?
Beyin ölümü olmadan göz bebeklerini dilate ve sabit yapabilir ancak kendi kendine iyileşir öyleyse neden bu vakayı aldık?
But he did have 12 metallic spikes bored into his spine and brain function at the level of a moderately sophisticated tomato.
Ama boynunda oniki tane sivri uç vardı ve beyni de akıllı bir domatesle eşitti.
And his little brain started clocking away and going "Oh, fuck."
Ve o küçük beyni ileri sarmaya başladı diyordu ki " Ha siktir.
His entire temple area was shattered, with shards of bone entering the brain.
Bütün şakak bölgesi kırılmış ve kırık parçaları beynine girmiş.
brain 227
brains 203
brainiac 28
brain freeze 19
brainstorm 21
brainy 41
brainer 146
brain tumor 25
brain damage 30
brained 21
brains 203
brainiac 28
brain freeze 19
brainstorm 21
brainy 41
brainer 146
brain tumor 25
brain damage 30
brained 21