English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / His e

His e translate Turkish

5,318 parallel translation
Built up his expertise, the young chocolatier Koyurugi Souta.
- Paris'e geleli 6 yıl olmuş. Çikolata yapımında ustalaşmış genç çikolatacı Koyurugi Souta.
He told me that she used to check his emails and that she would check his phone messages, and he had to get whole new accounts.
Jason'un bana dediklerine göre eskiden onun e-maillerine bakarmış, telefonundaki mesajlarını kontrol ediyormuş ve bu yüzden de hep yeni hesaplar açmak zorunda kalıyormuş.
I had I.T. access his e-mails.
Bilgi işlem bölümü maillerine girdi.
You said to me that I was incredible and you were so lucky, and now here we are, we're trying to hook up Nick with his ex-girlfriend.
Benim harika biri olduğumu ve çok şanslı olduğunu söyledin. Şimdi de Nick'e eski kız arkadaşını yapmaya çalışıyoruz.
Seems he's deleted all his email correspondence.
- E-mail yazışmalarının hepsini silmiş.
You know, that would explain his e-mails expressing his hatred for the police.
Bu olay, polislerden nefret ettiğini yazdığı maillerdeki durumla uyuşuyor.
Okay, well, go back to your office and review his e-mails, texts, phone logs.
Tamam, ofisine git ve onun e-postalarını, mesajlarını, telefon kayıtlarını incele.
So far, I've run travel records, bank accounts airport facial recognition records, but I couldn't find anything that links to Ibrahim or any of his known aliases.
Seyahat kayıtlarına, banka hesaplarına,.. ... havaalanı yüz tanıma sistemlerine baktım ama İbrahim'e ya da bilinen takma adlarına rastlamadım.
If he killed her, Aziz would prove his loyalty to Ibrahim.
... İbrahim'e olan sadakatini göstermiş olur.
On Thursday we go to town together, buy your dress, you go to confession, and we'll ask Father Weber if he wouldn't like a choir of his own.
Perşembe günü, şehre birlikte gider, elbiseni alırız, sen günah çıkarmaya gidersin, ve Peder Weber'e kendi korosunu isteyip istemediğini sorarız.
But rachel's husband already knew And had told his mistress, carly, all about it.
Ama Rachel'in kocası bu ilişkiyi zaten biliyordu ve metresi Carly'e her şeyi anlatmıştı.
You're going to ambush Brick at his daughter's welcome home party?
Kızının eve hoş geldin partisinde Brick'e pusu mu kuracaksın?
We carry slaves to Genoa for his father - King Ferrante.
Babası, Kral Ferrante için Ceneviz'e köleleri taşıyoruz.
Jake Picardo is the paparazzo who took Iris to court for pushing him and breaking his camera.
Jake Picardo kendisini itip kamerasını krmaktan Iris'e dava açan kişi.
That he's off our radar, so that he'll continue with whatever his plan is, and maybe lead us to Barnes.
Bizi şüpheli listesinden kaldıracak ve plânı her neyse ona devam edecek. Belki bu bizi Barnes'e ulaştırır.
Check his M.E.P.S. How are they?
Onun M.E.P.S. edin Nasıl mı?
We put in an e-shunt that delivers them to his bloodstream.
İlaçları direkt kan akışına aktaran elektronik şönt koyduk.
I have to go through my dad's e-mails, get his contacts, let everybody know what happened.
Babama gelen e-postalara bakmam ve tanıdıklarını durumdan haberdar etmem lazım.
If it denies his legitimization, how could Bash blame you for returning to Francis?
Meşru olmadığı yazıyorsa, Bash seni Francis'e dönmekle nasıl suçlayabilir ki?
The day I graduated from his alma mater, he brought me into his company, IBM.
Onunla aynı okuldan mezun olduğum gün beni kendi şirketine, IBM'e getirdi.
The night that Cooper came into the E.R. for his "fall down the stairs," there was a homeless man who was brought in, who had been in a car accident.
Cooper'ın "merdivenden düşüp" acile geldiği gece araba kazasından dolayı getirilmiş bir evsiz adam varmış.
He had his phones tapped, he monitored every e-mail he ever sent- - and with good reason.
Telefonları dinletmiş, onu izletmiş,... o güne kadar gönderilen her e-posta kaydedilmiş.
I found his claims to have inadvertently passed the information on to Aurelius quite interesting.
İddilarını dinledim. Yanlışlıkla bilgileri Aurelius'e vermesi oldukça ilginçti.
Well, you were the one who said he could stay with us until he figured out his next move.
E ne yapacağını bulana kadar bizimle kalmasını söyleyen sendin
He reads scientific and medical journals ; he spots errors and fraud from the comfort of his undisclosed sofa, and then e-mails his criticisms via an anonymous server.
Bilimsel ve tıbbi makaleleri okuyup hataları ve sahtekarlıkları buluyor ve anonim olmanın rahatlığıyla bilinmeyen bir server üzerindeneleştirilerini mail atıyor.
According to his own e-mails, he only told a handful of higher-ups who rejected his warnings.
Maillerine göre sadece faydalı olabilecek üstlerine söylemiş ve reddedilmiş.
We've notified the journal his study appeared in the e-mail accusing fraud was, in fact, fraud itself.
Dergiye de çalışmayı sahtekarlıkla suçlayan mailin, aslında kendisinin sahte olduğu bilgisini verdik.
Hey, Kuzner, you hear what I said to Lip about sitting on his face while I bob for knob?
Baksana Kuzner, Lip'e sakso çekerken onun suratına oturacağımı söylediğimi duydun mu?
When we looked into the phone records, there were texts supposedly from E.H.I. to Justin, offering him $ 5,000 to reprise his role in that video.
- Telefon kayıtlarına baktığımızda sözümona S.U.E'den Justin'e gelen ve rolü tekrar etmesi için 5000 dolar teklif eden mesajlar bulduk.
His sons will be on the next flight to Paris.
Oğulları bir sonraki uçakla Paris'e geliyor.
You mean, have Vincent track his beast.
Yani Vincent'e canavarını takip ettirmek.
Did you inform Mr. Wells about your role in his past?
Geçmişindeki rolünüzden Bay Wells'e bahsettiniz mi?
Well, I heard about what happened to Rupert, his sons, Hyatt and Josef.
Rupert'a ve oğulları Hyatt ile Josef'e olanları duydum.
A dozen state-of-the-art E.G.O. devices will suck the information right out of his mind.
Bir düzine gelişmiş EGO implantı ile aklından geçen bilgileri toplayacağız.
He's violent, he's a killer, and he didn't want Jess to have his son.
Şiddete meyilli, katil olan o ve Jess'e oğlunu bırakmak istemeyen de.
Invite everyone who served lossif and has stayed loyal to his bastard.
Lossif'e hizmet eden ve piçine sadık kalan herkesi davet edin.
He has planted us here in this New Israel and we must obey His laws.
O, bizi bu Yeni İsrail'e yerleştirdi ve O'nun yasalarına uymak zorundayız.
And that's his fiancA © e.
Ve şu da nişanlısı.
Off to my father and his fiancA © e.
Babama ve nişanlısına.
But S.H.I.E.L.D. crossed him off the index after his accident because of his supposed catatonic state.
Ama kazadan sonra katatonik olduğundan S.H.I.E.L.D. onu Dizin'den çıkarmış.
It was all a lie... just to throw S.H.I.E.L.D. off his scent.
Hepsi yalandı. S.H.I.E.L.D.'ı peşinden çekmek içindi.
That Conner was about to be arrested for helping to assassinate five diplomats... his boss, Nathan Mitchell, being one of them.
Conner'in patronu Nathan Mitchell'e 5 diplomatın öldürülmesinde yardımcı olduğu için tutuklanmak üzere olduğu bunlardan birisi.
And this is the confirming e-mail from his bank to the bank in Shanghai.
Ve bu da Shangai bankasından yapılan transferi kabul ettiği mail.
But I've managed to track his laptop to Ordos, China.
Ama laptopu Ordos, Çin'e kadar takip ettim.
If you tell Francis I am carrying his child, I essentially become his.
Francis'e çocuğunu taşıdığımı söylersen, O'na ait olacağım.
I can't give Derek the satisfaction of lightening my workload because his guilt is my only ray of sunshine.
Derek'e işlerimi hafifletme zevkini vermem çünkü bu konuda hoşuma giden tek şey ondaki suçluluk duygusu.
He's bastardizing biblical principle to manipulate his new followers to kill for him.
Yeni takipçilerinin, onun için öldürmesi için, İncil'e ait kuralları çarpıtıyor.
Your honor... under California Penal Code 1270.5, a defendant charged with a capital offense may not be admitted to bail when proof of his or her guilt is evident.
Sayın Yargıç... Kaliforniya Ceza Kanunu 1270.5'e göre, İdam cezası istenen bir sanık suçuna dair kanıtlar açıkça ortadayken kefaletle serbest bırakılamaz.
You still haven't told Boden that you've ruined his wedding?
Düğününü mahvettiğini Boden'e hala söylemedin mi? Kim anlattı sana?
He escaped to his crystal for refuge, and from there, he frantically began his schemes against the Swan Princess.
Yasak Sanatlar kaçıp kristaline sığındı ve telaş içinde Kuğu Prenses'e karşı planlar kurmaya başladı.
- helped Widener take his money.
-... Widener'e yardım edip etmediğimi sordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]