I'm standing translate Turkish
4,125 parallel translation
I'm standing by at the Crime Lab.
Suç laboratuvarını bekliyorum.
That's why I'm standing here.
O yüzden buradayım.
I'm standing right outside, watching you bond with Teen Pussy Dream over there.
Dışarıda dikiliyordum, burada rüyalarını süsleyen ergenle yakınlaşmanızı seyrettim.
It has its ups and downs, but I wouldn't be standing here in front of you if I hadn't done it.
Kârı da var zararı da ama böyle yapmış olmasaydım karşında olmazdım.
We're in the ring, I'm still standing, and this isn't done.
Hâlâ ringdeyiz, hâlâ ayaktayım ve bu iş daha bitmedi.
We're in the ring, I'm still standing, and this isn't done.
Ringdeyiz, hâlâ ayaktayım ve bu iş daha bitmedi.
- Almost doesn't hurt anymore. If I'm standing.
- Ayakta durduğumda neredeyse hiç acımıyor.
I'm here, standing bear.
Buradayım, ayakta-duran ayı.
I'm already standing up.
Bak, ben ayaktayım.
I'm standing by.
Beklemedeyim.
I can't even believe I'm standing here right now. I just...
Burada olduğuma inanamıyorum.
She's comfort food, something to distract you from what you really want, which after all these years is impossible to deny because I'm standing right in front of you.
O sadece el altında tuttuğun, gerçek istediğin şeyden kafanı uzaklaştırması için kullandığın birisi. Aradan geçen bunca yıldan sonra reddetmesi oldukça zor. Zira şu anda tam önündeyim.
I never tell anybody, but I told you, and you said something about Sean standing alone against his demons.
Normalde kimseye anlatmam, ama sana anlattım. Sen de Sean'un şeytanlarına karşı tek başına savaştığını söylemiştin.
I have no problem standing by it.
- Arkasında durmakla bir sıkıntım yok.
- Thank you. - And let's get Ben standing by.
- Ve Ben'i beklemeye alalım.
We'd like three v-tols on the roof standing by, clear airspace from here to the border, and finally, I'd like one fission igniter delivered to me, please.
Çatıya üç tane V-aracı yollayın, buradan sınıra kadar tüm uçaklarınızı çekin ve son olarak bir tane füzyon fünyesi alayım lütfen.
I feel like... I'm standing in a graveyard.
Sanki bir mezarlıktaymışım gibi hissediyorum.
I'm standing straight as an arrow.
- Ben sapasağlamım.
I rounded a corner to find him standing in a two-foot tall pile of soft serve ice cream just grinning like a chimp.
Daha sonra onu yarım metrelik dondurma yığınının önünde maymun gibi sırıtırken gördüm.
I and I alone, a mere mortal, will be the only thing standing between you and 1,000 flying daggers!
Ben... Yalnızca ben sizin ve uçuşan binlerce hançerin arasında duran tek ölümsüz ben olacağım.
That means I'm not in good standing with certain angels.
Bu bazı melekler için saygınlığım olmadığı anlamına gelir.
I'm just standing there, waving my hands like an idiot.
Orada durup salak gibi elimi sallıyorum.
I'm standing here with Cyrus and David Rosen and the head of counterintelligence. What I'm about to tell you is classified information, and for your own safety,
Öğrenmek istediğin gizli bilgileri sana açıklamak için Cyrus, David Rosen ve....... karşı İstihbarat Başkanı ile birlikte buradayım....
In my fantasy, I'm standing at my locker and then I hear someone say my name, and when I turn around, it's Josh.
Hayalimde lise dolabımın önünde duruyorum ve biri bana sesleniyor. Dönüp bakıyorum ve karşımda Josh var.
Right where I'm standing.
Tam şu an bulunduğum yerde.
I know, because I was standing where you're standing!
Bunu biliyorum, çünkü senin durduğun yerde bir zamanlar ben vardım!
From where I'm standing, no, you don't.
Benim gördüğüm kadarıyla, hayır edemiyorsun.
you know how i'm still standing here?
Neden hala burada durduğumu biliyor musunuz?
Yeah, I do that sometimes when someone's standing right in front of me.
Evet genelde biri önümde durduğunda bunu yaparım.
But I think we might be standing on the grave of Strawdog Jed.
Ama sanırım Strawdog Jed'in mezarının üstündeyiz.
Okay, I'm standing in a hallway and I see this figure walking towards me, so I turn on a light and it was...
Bir koridorda bekliyorum ve bir şey bana doğru yaklaşıyor ben de ışığı açıyorum ve...
I'm the only one standing between you and a jail cell.
Hapishaneye girmeni engelleyen bir tek benim.
Are you sure I'm not complicating things just by standing here in the lobby?
Lobide durduğum için işlerin karışmadığına emin misin?
Well, uh, I'm naked and-and in bed, and you're fully clothed and standing, so I mean, I hardly think this would be a fair fight.
Ben çıplak hâlde yatıyorum sen giyinik hâlde ayakta duruyorsun.
I'm standing here with Sylvia Hoover, who was at the diner with her 7-year-old daughter at the time of the shooting.
Şu an saldırı sırasında 7 yaşındaki kızıyla yemek yiyen Sylvia Hoover'layım.
I'm standing on my frozen lake.
Donmuş bir gölümün üzerinde duruyorum.
I mean, look at me, I'm standing on a frozen lake.
Yani, bana bak, donmuş bir gölün üstünde duruyorum.
Well, not from where I'm standing, it's not.
Aslında, bu taraftan bakınca, yok.
- Tom, I'm standing in front of the jelly school Where officials claim they do have room For this little hater girl.
Bu kucuk kinci kiza oda ayrilmasi icin resmi talebin geldigi kiskanclik okulunun tam onundeyim.
To be honest, I'm surprised he's still standing.
Dürüst olmak gerekirse, hâlâ ayakta olmasına şaşırıyorum.
I'm afraid it and the cockroaches will still be standing.
onlardan korkuyorum ve hamamböceklerinin.. hayatta kalacaktır.
I'm standing up for myself.
Kendimi savunuyorum.
If I were you, sir, I'd want to be standing there with a shiny new timepiece, every little tick as reliable as you are.
Sizin yerinizde olsam yepyeni bir parça almıştım elime. Her tik tak sizin kadar önemlidir.
I'm standing at my counter, I'm cursing in my head.
Tezgahımda durup içimden ona lanet okudum.
I'm standing in a graveyard made by people I thought I loved.
Sevdiğimi düşündüğüm insanlar tarafından yapılmış mezarda oturuyorum. Böyleyim işte.
You wait until I'm standing at the finish line.
Her şey iyi olacak. Bitiş çizgisinde durduğum ana kadar bekledin.
You wait until I'm standing on the doorstep of history, and you betray me!
Tarihin eşiğinde durduğum ana kadar bekledin. Ve bana ihanet ettin.
I'm standing here, afraid... And in my underwear and without my soul, asking you what... What happens now?
Ben burada duruyorum, korkuyorum... ve iç çamaşırlarımla ve ruhum olmadan sana ne soruyorum?
One more ain't going to make a whole lot of difference when I'm standing in front of St. Peter.
Aziz Peter'ın önünde bir kişi için daha dua etmem çok büyük bir farklılık yaratmaz bende.
And what if I told you the love of my life is this man standing right here?
Peki sana hayatımın aşkının burada duran adam olduğunu söylesem?
I can see him... standing over her, hitting her over... and over... and... and I'm powerless.
Onu görebiliyorum..., Onun üzerinde duruyor onu yere vuruyor... Ve üzerinde... Ve...
i'm standing here 26
i'm standing right here 79
standing 87
standing room only 19
standing here 19
standing by 214
standing there 32
standing bear 19
standing up 26
i'm sure 2891
i'm standing right here 79
standing 87
standing room only 19
standing here 19
standing by 214
standing there 32
standing bear 19
standing up 26
i'm sure 2891
i'm sorry 82539
i'm so sorry 10867
i'm sorry to bother you 274
i'm sorry for your loss 289
i'm sorry i'm late 336
i'm sorry to hear that 634
i'm sorry to disturb you 87
i'm sorry you feel that way 75
i'm so proud of you 522
i'm sorry for you 57
i'm so sorry 10867
i'm sorry to bother you 274
i'm sorry for your loss 289
i'm sorry i'm late 336
i'm sorry to hear that 634
i'm sorry to disturb you 87
i'm sorry you feel that way 75
i'm so proud of you 522
i'm sorry for you 57