Standing up translate Turkish
2,003 parallel translation
Which is kind of cool,'cause you can shit standing up.
gayet güzeldi,'çünkü ayaktayken bile sıçabiliyorsunuz.
Shopping : it's the most fun you could have standing up.
Alışveriş : Ayakta yapabileceğin en eğlenceli şey.
Always standing up when standing's not easy.
Çok zor şartlarda da olsa hep ayakta kalıyorsun.
I suppose by now you've learned an important lesson about not standing up my daughter?
Sanırım öylee Benim kızımı kakalamanın ne olduğunu anladın mı?
# To some it's more than this... [man] I have not been one for grabbing life by the throat, for standing up and demanding my say.
# Kimisine göreyse, daha fazlası... Ben, ayağa kalkıp söz talep etmek için,... hayatın gırtlağına sarılanlardan değilim.
But my mom says if you eat standing up, it gives you gas.
Ama annem, ayakta yemek yemenin gaz yapacağını söylüyor
Gravity is in your lap keereldes The center of the place and standing up have to rely on the well you know your body and put your feet on the floor, finding themselves inside the balance.
Dönersin ve dengen bozulur, sonra kalkarsın, güvenmen gereken tek şey vücudunu ne kadar iyi tanıdığın ve iki ayağını nereye koyacağındır. Kendine uygun bir denge sağlamak...
It felt so great just standing up in front of that class today.
Bugün, bu sınıfın karşısında durmak harika bir duyguydu.
I once ate pussy standing up.
Bir keresinde ayaküstü kuku yemiştim.
And me standing up like this is, in fact, just that red-headed fieriness leaping to the fore.
Bence böylesi bir karşı koyma aslında sadece kızıl saçlı ateşliliğimin öne çıkmasından.
You're a coward, standing up there hiding behind that mask.
Karşımda dikilip, maskenin arkasına saklanan bir ödleksin.
And I am proud of you, Son, for standing up for justice.
Hakkını aradığın için seninle gurur duyuyorum, evlat.
We did it standing up and doggy style.
Ayakta ve köpekleme yaptık.
You got hit by a car, and you're still standing up.
Sana bir araba çarptı, ama hala ayaktasın.
It's a miracle I'm standing up.
Şu an ayakta durabilmem bile bir mucize.
Hey, Jones, you guys standing up right there, you're wrong.
Hey, Jones, orada öyle dikilerek, hata yapıyorsunuz.
It was about 10 minutes later, there was people yelling and standing up.
On dakika geçmeden, insanlar bağırıyor ve yerlerinden fırlıyorlardı.
I'm proud of you for standing up there and sharing your story.
Oraya çıkıp hikayeni paylaştığın için seninle gurur duyuyorum.
Why am I the one standing up for "innocent until proven guilty" here?
Neden bir tek ben "suç kanıtlanana kadar sanık suçsuzdur" savunması yapıyorum.
Unless you can go standing up?
Ayakta yapabiliyor musun?
I never pictured myself standing up here, In a dress, in a church, Making these promises.
Kendimi hiç burada bir gelinliğin içinde bir kilisede evlenirken hayal etmemiştim.
Righteous, standing up for my man Irving.
Haklı olarak, adamım Irving'i savundun.
So this is me standing up.
Karşınızda duran benim.
When it comes to standing up to our Lord, there's no one with more clout than Sir Obiya.
Bu efendimizi harekete geçirince, Bay, Obiya'dan saygın kimse kalmadı.
Finally standing up for herself.
Nihayet kendi ayakları üzerinde durabilecek.
Standing up for your values.
Prensiplerinizi savunmanız.
- It means standing up to fart, not hidin'it in a pillow, or holding'it in till your stomach goes...
Yastığın altına değil de rahatça salmak, ya da içinde bekletip sonra böyle sesler çıkarmak mı?
And then there's always the aftermath where they interview some family standing in the wreckage of their beach house and they're always going like, hurricane came and tore everything up.
ve bütün bu olanlardan sonra orada mutlaka röportaj yapacak bir aile vardır darmadağın olmuş evlerinin önünde dururlar ve hepte şu konuşmalar olur, " kasırga bir anda geldi ve herşeyi harap etti.
Quit standing about and clear this shit up!
Bu durumu düzeltene kadar mola vermek yok!
Sometimes, you have to stand up... when standing isn't easy.
Bazen, çok zor şartlarda da olsa ayakta kalmayı başarmalısın.
I was standing outside of LAX once, getting ready to get on a plane, and this young black guy comes up to me and says,
5 kuruş alamadı.
It was a wonderful time to grow up and be a kid, but mostly I remember standing at the front, drooling at Stacia.
Çocuk olup büyümek için harika bir zamandı. Ben mesela Stacia'yı ağzımın suları akar vaziyette izlediğimi hatırlıyorum.
The next day, they went up. There was nothing left standing.
Ertesi gün tepeye çıkmışlar, her şey yerle bir olmuş.
By 7.00 AM tomorrow, I'm gonna be on stage standing next to God... and looking right up your sleeve.
Yarin 7 de, sahnede olacagim.. tanrinin yaninda... ve senin gibi caresizi izleyecegim.
But dinner wraps up, and we're standing outside...
Sonra yemek faslı bitti, dışarda dikiliyoruz...
So, dinner wraps up, and we're standing outside,
Sonra yemek faslı bitti, dışarda dikiliyoruz...
- l woke up. She was standing here.
- Uyandığımda burada duruyordu.
I woke up and he was standing over me with a knife.
Gözlerimi açtım ve elinde bir bıçakla baş ucumdaydı.
I swear to God, They picked him up Gently out of the wheelchair By the shoulders, And he's standing between These two guys like this,
Yemin ederim, adamı nazikçe omuzlarından kaldırdılar ve adam, onu tutanların arasında şöyleydi.
If no one died, and people kept being born, the world would fill up more and more, until everyone would end up standing on everybody else's heads.
Kimse ölmese ve bebekler doğmaya devam ederse dünya sürekli dolardı ta ki herkes birbirinin tepesinde oturana kadar.
I'm standing here, staring at him... My father, strongest man I know... Hoping he's gonna wake up and tell me just why it is he's been blabbering about some woman named Chloe.
Burada durup babama, tanıdığım en güçlü adama bakıyorum, kendine gelip, neden Chloe adındaki bir kadından bahsettiğini söylemesini umuyorum.
I don't really need to see a single hair... standing straight up on Laurel Graham's head.
Laurel Graham'ın kafasının tepesinde duran bir saçı görmeme gerek yok.
You know, a guy who blows up the building he's standing in, you don't think him a long-term investor.
Biliyorsun ki biri, içinde bulunduğu binayı havaya uçurmaya kalkarsa onun uzun vadeli bir yatırımcı olduğunu düşünmeyiz.
But somehow you think that a car is gonna come by and pick us up even though we're standing next to a 450-pound, 7-foot-tall man.
Ama yine de, bir arabanın gelip bizi alacağını sanıyorsun yanımızda 2 metre 10 santim ve 200 kilo bir adam olmasına rağmen.
I'd have him standing by with stones to block up that doorway in case of trouble.
Ona malzeme verip geçidi, herhangi bir soruna karşı sağlamlaştırmasını isterdim.
I guess he... felt guilty about standing me up.
Herhalde beni ektiğine üzüldü.
Wait, remember that time in ninth grade when what's-her-face's mom waited up till like 4 : 00 in the morning all pissed, standing in the doorway in her ratty old robe with a cup of coffee?
Hani dokuzuncu sınıftayken, bir kızın annesi rüküş ve eski elbisesinin içinde elinde kahvesi, sabahın 4'üne kadar kapı önünde beklemişti, hatırlıyor musun?
It's a lot easier to sneak up on someone when you're not eight months pregnant and they're not standing in front of a full-length mirror.
Eğer sekiz aylık hamile değilsen ve karşısında kocaman bir ayna yoksa birinin yanına gizlice gelmek çok daha kolay olur.
So standing you up was a bit out of character? out of character.
Sanki senin karakterin dışında gibi duruyor.
So if you're sitting up there in your silly little spaceship, with all your silly little guns, and you've got any plans on taking the Pandorica tonight, just remember who's standing in your way.
Eğer yukarda ki aptal gemilerinizde, aptal küçük silahlarınızla oturuyorsanız,... ve Pandorica'yı bu gece almak gibi planlarınız varsa, karşınızdakinin kim olduğunu unutmayın.
I can't believe that even you would stoop this low to sexually harass an employee to get back at Paul for standing you up on a date? Brooke... I am the date.
Seni bir randevuda ekmesi yüzünden Paul'den intikam almak için, bir çalışana cinsel tacizde bulunacak kadar alçalabildiğine inanamıyorum! Brooke randevusu benim.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50