English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Standing room only

Standing room only translate Turkish

76 parallel translation
Standing room only!
Sadece ayakta kaldılar!
Standing room only.
Sadece ayakta.
Standing room only.
Ayakta duracak yeri zor bulurdun.
Then you'd go to a concert and it was standing room only.
Ama konserine gittiğiniz zaman boş yer bulamıyordunuz.
Even standing room only.
Ayakta duranlar da.
Standing room only.
Saha da çok dolu.
Standing room only.
Sahada bile yer yok.
Standing room only, guys.
Sadece kontrol odası çocuklar.
We're standing room only.
Hiç boş yerimiz yok.
Standing room only!
Her yer dolu! Yer bulamazsan para yok.
Standing room only.
Ayakta durarak izleyebilirler.
Look at this, standing room only.
Şuna bak, sadece ayakta yer kalmış.
It's standing room only.
Orada oturacak yer bile yok.
Hey, standing room only.
Hey, sadece ayak duruyordum.
- It's standing room only. You know, Niles,
Biliyor musun Niles, galiba fazla koltuk koymuşlar.
Standing room only when me granddad died.
Büyükbabam öldüğünde oturacak yer yoktu.
Yes, it's standing room only every time this pint-size pony slips on a saddle, and if you can't afford the quarter, a comfy tree limb will catch you a glimpse.
Bu ufak at koşacağı zaman sadece ayakta yer bulunuyor. 25 sentiniz yoksa, orada koşuyu izleyeceğiniz bir ağaç yeter.
Miller Park, standing room only.
Miller Park. Tüm yerler dolu.
We can add two more, standing room only.
İki tane daha ekleyebiliriz. Boş yer yok.
It's the hot ticket, standing room only.
Havalı okullar, ama sadece bir basamak.
Standing room only.
- Sadece ayakta duracak kadar yer var.
Standing room only. Jam-packed stadium. And it's rush hour.
Ağzına kadar dolu bir stadyum ve tam da iş çıkış saati.
Schroedinger delivers his lecture on the new wave mechanics to a packed audience. Standing room only.
Schrödinger hinca hinç dolu dinleyicilere yeni dalga mekanigi hakkindaki konusmasini yapar.
From the Roman Coliseum where it was standing room only... to watch the Christians be fed to the lions... to the crowds in Paris who gathered to watch... the guillotine lop the heads of Louie XIV and Marie Antoinette... man has always been fascinated by death, right?
Roma Amfitiyatrosunda Hristiyanların aslanlara yem edilmesini izleyenlerin Louis ve Marie Antoinette'in kafalarının giyotinle uçurulmasını izlemek için biraraya gelmiş kalabalıkların resimleri... insan her zaman ölüm karşısında büyülenmiştir, değil mi?
SOMETHING TELLS ME THAT YOUR STOREROOM WOULD BE STANDING ROOM ONLY.
Sanırım senin duyguların çok gizli
ER is standing room only. Which means Cameron's bound to make a mistake.
Acil sadece bir bekleme odası, bunun anlamı da Cameron mutlaka hata yapacaktır.
Standing room only.
Sadece ayakta duracak kadar yer var.
It'll be standing room only as the world's most eminent particle physicists gather to watch this remarkable machine spring to life.
Yaşama yeşerme veren bu olağanüstü makineyi seyretmek için bir araya gelen sadece dünyanın en seçkin parçacık fizikçileri için bekleme odası olacak.
- Standing room only, good.
- Güzel, hiç boş koltuk yok.
Standing room only.
Tıka basa doluydu.
Within days of the first arrivals, it's standing room only.
Adaya ulaştıkları ilk günlerde, yanlızca ayakta duracak kadar yer vardır.
Standing room only.
Sadece ayakta yer kaldı.
Standing room only.
Ayakta duracak yer kalmadı.
There'd be standing room only in the churches all of a sudden.
Birden bire kiliselerde oturacak yer kalmazdı.
Whether it's police evidence or full access, the picture's out there, and my club's standing room only for the next six months.
İster polis delili olsun, ister "Full Access" kanalı, fotoğraf ortada. Kulübüm de önümüzdeki altı ay açık olacak.
Uh, standing room only.
Sadece ayakta yer var.
It's standing room only.
İçerisi dolu.
Before we knew it, we were playing at Dante's Pizzeria every Thursday night. Standing room only.
Kisa süre sonra, her persembe aksami dantenin pizza dükkaninda çalar olmustuk.
And downstairs there's standing room only for bloody like us, so are you gonna tell me how you did it?
Ve aşağıda bizim gibiler için, oturacak yer yok yani bana nasıl yaptığını anlatacak mısın?
Faculty. Standing room only.
Salon tıklım tıklımmış.
Now, my team has already secured an auditorium - - standing room only, place is packed - - to listen to you tonight give a motivational speech on ordinary heroism.
Ekibim çoktan bir konferans salonu ayarlamış durumda mekan o kadar dolu ki, insanlar ayakta beklemeye razı. Bu gece seni dinlemek isteyecekler sen de onlara sıradan kahramanlık temalı bir konuşma yapacaksın.
I could only get standing room.
Ben ayakta seyrettim.
Standing room only.
Sadece ayakta durulacak yer var.
A standing-room-only crowd.
Salon ağzına kadar dolu.
Five minutes after that... I'll be the only person in this room still standing.
Ondan beş dakika sonra da bu odada ayakta kalan tek kişi ben olacağım.
My early life was surrounded by a room full of unhappy women who were all bossed around by my grandmother, the heart of the house, the only woman I ever saw who peed standing up and talked to God at the same time.
Etrafım, evin kalbi olan ve hayatta gördüğüm, ayakta işeyen ve aynı zamanda Tanrıyla konuşan tek kadın olan büyükannem tarafından yönetilen bir oda dolusu mutsuz kadınla sarılmıştı.
See problem when two men are standing in a room is you can only look at one of them and they were looking at you with their backs turned, their shirt collars smiling at me.
Gördün mü bir odada oturan iki adamın sorunu şu sen sadece birini görebiliyorsun ve onlar arkaları dönükken sana bakıyorlar gömleklerinin yakası bana güler bir halde.
We're usually standing room only.
- Ancak ayakta duracak kadar yerimiz var.
And the only reason why that maniac knew that my father wouldn't bring him in, is because my father was afraid of standing in this room in front of you.
Ve babam, bu odada sizin karşınıza çıkmaktan korktuğu için o manyağı içeri atmıyordu.
But I'm doing five shows a day for a standing-room-only crowd.
Ama günde beş defa kapalı gişe gösteri yapıyorum.
Now, there is only one good mom standing in this room, and her middle name is, unfortunately, Kiki.
Bu odada sadece bir tane "iyi anne" var. Ve göbek adı, maalesef ki "Kiki".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]