English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I doubt

I doubt translate Turkish

10,387 parallel translation
Oh, I doubt that.
İnşallah.
I doubt even this new Lady of the City would shell a place like that.
Bu yeni Şehrin Hanımefendisinin bir yeri böylesine bombalayacağından şüpheleniyorum.
Between this and her Navy job, I doubt she could find the time.
Donanmadaki işiyle buradaki işi arasında zaman bulabildiğini sanmam.
Mm. I doubt she's here with the debate team.
Buraya lise münazara takımıyla geldiğini sanmıyorum.
I doubt he sees it in that light.
Onun böyle düşündüğünü sanmıyorum.
Lady Mary has a sense of her own importance, and I doubt he's enough for her.
Leydi Mary kendini her zaman bir adım önde tutar. Adamın onun için yeteri kadar iyi olduğunu sanmıyorum.
Oh, I doubt it.
- Pek inanmam.
I doubt that's how she sees it.
Onun bunun nasıl gördüğüne dair kuşkulanıyorum.
- I don't know who that is but I doubt very seriously that that is Katarina Rostova.
Kim olduğunu bilmiyorum ama bunun Katarina Rostova olduğundan oldukça şüpheliyim.
I doubt it.
- Pek sanmam.
I doubt she's coming back, boy. Be grateful.
Geleceğini sanmıyorum evlat.
I doubt you have an all-region DVD player.
Tüm bölgelerle uyumlu bir DVD okuyucun yoktur herhalde.
Mr Barrow, in 20 years'time, I doubt there's one footman working at Downton.
Bay Barrow, 20 yıl içinde Downton'da bir uşak çalışacağını düşünüyorum.
Lady Edith already manages without her own maid and if Anna were to leave, I doubt that Lady Mary would replace her.
Leydi Edith zaten kendi hizmetçisi olmadan yaşıyor ve Anna giderse Leydi Mary'nin onun yerine birini alacağını sanmıyorum.
I doubt he'll have any children of his own and he enjoys their company.
Kendi çocuğu olacağını sanmıyorum. Onlarla eğlenmeye çalışıyor.
- I doubt it, but thanks.
- Sanmam ama sağ olun.
I doubt he ever went to Durham.
Durham'a gittiğinden emin değilim.
I doubt we'll meet again so I want to say good luck, and everything else that goes with it.
Bir daha görüşmeyiz herhalde. Sana iyi şanslar dilerim. Ve tüm iyi dileklerim seninle.
I doubt we'll meet again. Be well.
Bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum.
I doubt that.
O konuda şüphelerim var.
I doubt we're invited!
Davet edileceğimizi sanmam!
I doubt that anyone in this room committed the actual crime, but in a pit such as AgriNext, it takes time to determine where one snake ends and the next begins, so I'm going to give your executives as much warning as possible :
Bu odada bulunan hiç kimsenin gerçek suçu işlediğini sanmıyorum ama AgriNext gibi bir cehennemde bir hainliğin nerede biteceğine ve sonrakinin nerede başlayacağına karar vermesi zaman alır bu yüzden yöneticilerinize hemen uyarı yapacağım :
It's prescribed for a deathly peanut allergy and I doubt he would willfully travel without it.
Ölümcül fıstık alerjisi için reçete edilmiş ve isteyerek onsuz seyahat edeceğini hiç sanmıyorum.
Because the watch in this photograph, the same one that you have on display here, could lift 100 of Nasser Al-Fayed's countrymen out of poverty, and he's probably got a drawer full of them, so I doubt that he pawned this one here in the Bronx.
Çünkü fotoğraftaki bu saat vitrine koyduğun saat ile aynı. Nasser Al-Fayed'in 100 vatandaşını açlıktan kurtaracak değerdedir ve muhtemelen çekmecesi bunlarla doludur bu yüzden bu saati burada, Bronx'ta rehine vereceğini hiç sanmıyorum.
I doubt I'll ever love another man the way I loved him.
Başka bir erkeği onu sevdiğim kadar sevebileceğimi sanmıyorum.
I doubt it.
Bundan şüpheliyim.
I doubt it...
Emin değilim.
But I doubt you'll find anything of value in a book like this.
Ama böyle bir kitaptan işinize yarar bir şey bulacağınızdan kuşkuluyum.
If you're thinking of taking your grievances to the top, I doubt you'll find much sympathy.
Eğer şikayetini en üste taşımayı düşünüyorsan pek destekçi bulabileceğinden şüpheliyim.
Even if there is a phone in there, I doubt they've paid the bill.
Beuker! İçinde bir telefon olsa bile, faturayı ödediklerine şüpheliyim.
No doubt I'll find out when the time comes.
Zamanı gelince öğreneceğimden şüphem yok.
Whatever Mary Sibley's insidious intent... And I don't doubt her narrow, little mind has one...
Mary Sibley'in planı neyse o küçük aklından bir şeyler geçirdiğine eminim...
I have no doubt.
Hiç şüphem yok.
- I don't doubt it, it's not that!
- Buna şüphem yok, konu bu değil!
His deadline? I have no doubt Rasheed will make contact soon.
Rasheed'in yakında bağlantı kuracağına hiç şüphem yok.
I rather doubt anyone would be thinking clearly when rapidly bleeding to death, Mr. Palmer.
Kanamadan ölmekte olan birinin düzgün düşünebileceğinden şüpheliyim Bay Palmer.
And very welcome, I have no doubt.
Memnuniyetle. Aynen öyle.
I mean, they made me doubt myself.
Beni kendimden şüphe ettirdiler.
You want to give Keen the benefit of the doubt? Good.
Keen'i hüsnü zan altında bırakmak istiyor musun?
I do not doubt that Pasiphae is behind it, but Medusa must answer for what she's done.
- İşin arkasında Pasiphae'ın olduğuna şüphem yok ama Medusa yaptıklarının hesabını vermeli.
I think this proves beyond doubt it's Jekyll.
Sanırım bu olay şüphe bırakmaksızın Jekyll olduğunu kanıtlıyor.
- I doubt that.
Sanmıyorum.
I rather doubt that.
Ondan şüpheliyim.
Who am I, or you, to doubt them?
İkimiz de bunu sorgulayamayız.
Whatever decision you make, I have no doubt it'll be the right one.
Hangi kararı alırsan al doğrusunu alacağına adım gibi eminim.
I'd no doubt enjoy one of our stimulating philosophical jousts, but my time at the moment is quite short.
Aydınlatıcı felsefi tartışmamızdan... zevk alacağımdan şüphe yok ajpa... I zamanım kısıtlı.
People of Defiance, as you no doubt know I am General Rahm Tak of the Votanis Collective.
Defiance halkı, bildiğiniz üzere ben Votan Birliği generali Rahm Tak.
This man that I know, he will without doubt, be able to solve it wisely.
Benim tanıdığım o adam, şüphesiz bunu adam akıllı çözecektir.
I don't doubt it.
- Ona şüphem yok.
I doubt it.
Pek öyle durmuyor.
I seriously doubt that.
Cidden şüphelerim var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]