I met her once translate Turkish
398 parallel translation
I met her once at a Dick Clark road show.
Onunla bir keresinde Dick Clark şovunun dış çekiminde tanışmıştım.
I met her once at Carly Norris'party.
Bir kez Carly Norris'in partisinde karşılaşmıştık.
Looks like Alice is going to get married, and I think she'll be very happy because we just met the boy you sent her and he looks fine.
Görülüyor ki Alice evlenecek, bence çok da mutlu olacak... çünkü ona gönderdiğin delikanlıyı az önce gördük, iyi birine benziyor.
I met an old gentleman with the Hudson Bay Company once. Nice old fellow.
Mevsim boyunca her gün görüştüler.
I'd never met anyone like her.
Daha önce O'nun gibi biriyle hiç tanışmamıştım.
Well, I- - I've never met anyone quite like her before.
Şey, ben... ben daha önce onun gibi biriyle tanışmamıştım.
Well, I met her in the high street a little while ago in a terrible state.
Az önce, ona High Street'te, berbat bir durumda rastladım.
Maybe if I'd met her before I lived on Tiburtina.
Belki Tiburtina'da yaşamadan önce tanışsaydık olurdu.
Oh, I - I met her at parties once or twice that Jean gave.
Jean'in verdiği partilerde bir iki kez karşılaşmıştım.
You know I met Viveca St. John before she even did her first video.
AsIında... ... Viveca St. John'Ia iIk fiImini yapmadan önce tanıştım.
I never met her until the day you left town, which was June 6, remember?
Senin annene gittiğin 6 Hazirandan önce bu kızı hiç görmemiştim.Hatırladın mı?
At least you'll be free. If I had met you long ago, everything would have been different.
Seninle uzun süre önce tanışmış olsaydım her şey daha farklı olabilirdi.
And with the speed of unwelcome thoughts, my mind went back to the real beginning, and I wished as I had so many times, that I'd never met her.
Aklımdan hızla geçen nahoş düşünceler sayesinde en başa döndüm. Daha önce defalarca yaptığım gibi onunla tanışmamış olmayı diledim.
Before I met her, life was sad, meaningless, hopeless.
Onu tanımadan önce, hayat hazin, anlamsız, umutsuzdu.
I never met her before, not till she picked me up tonight.
Beni arabasına alana kadar daha önce hiç buluşmamıştık.
One year ago, a complaint was lodged ( you and I hadn't met yet ) by a girl, at her police-station.
Bir seneden fazla bir süre önce bir şikayet yapılmıştı. O zaman henüz tanışmamıştık. Bir genç kız mahalle karakoluna başvurmuştu.
Her Majesty and I have met before.
Majesteleriyle daha önce tanışmıştık.
It would be idiotic to generalize from individual cases, but each girl I met posed a new moral challenge that I'd been unaware of or never had to face concretely before.
Bireysel yaşanmışlıkları genellemek ahmakça görülebilir. Ancak karşıma çıkan her kız beni, daha önce hiç karşılaşmadığım şekilde yeni bir ahlaki meydan okumaya itti.
It seems I've met her at the Zi Yang Town before
Onu daha önce görmüştüm gibi!
I never met anybody like hen
Her şeyden ve herkesten zevk alıyor. Daha önce böyle biriyle tanışmamıştım.
Before I met her, nobody could ask me how I was doing with my girl.
Onunla tanışmadan önce kimse bana kız arkadaşımı sormazdı.
Crazy thing is I just met her two nights ago.
İşin ilginci onu daha iki gece önce tanıdım.
I met her a few years ago in a church
Birkaç yıl önce kilisede karşılaşmıştım.
I only met her once.
Onu bir kez gördüm.
I met her just before I went in jail.
Onunla hapse girmeden önce tanıştım.
- You know, Wendy... - Yes, I know, you met her once.
- Biliyorum, onunla tanışıyorsun.
I met her two weeks ago at church.
İki hafta önce kilisede tanıştık.
I met her two years ago but I toyed with her before that.
İki yıl önce tanıştık, onun duygularıyla oynadım.
Many years ago... when your mom had just come to Copenhagen, when I had just met her... at that time she wrote poems.
seneler önce... annen Kopenhag'a daha yeni geldiği günlerde, onu henüz tanıdığımda... o günlarde annen bazı şiirler yazardı.
I've never met her, but she has a beautiful face.
Onunla daha önce tanışmamıştım, ama yüzü çok güzelmiş.
I never heard it before I met her.
Onunla tanışmadan önce hiç duymamıştım.
I'd never met her.
Onunla daha önce tanışmamıştım.
I only met him once when I was just a little girl'cause he lived in England, but anyway, he left me something because I'm his only living relative.
Küçükken bir kez onunla tanışmıştım. Sanırım İngiltere'de yaşıyordu. Her neyse yaşayan tek akrabası olduğum için bana bir şey bırakmış.
I've only met her once and already... she's thinking about me.
Sadece bir kere karşılaştık ama şimdiden beni düşünüyor.
You know, I met her on the beach in La Jolla about four years ago.
Onunla dört yıl önce La Jolla kumsalında karşılaşmıştım.
I haven't met her family before.
Daha önce ailesinden kimseyle tanışmamıştım.
But it's as if I met her before.
Ama sanki daha önce karşılaşmışım gibi.
Once, but I just met her.
Bir kez. Yeni tanıştık, zaten.
Why couldn't I have met her a year ago?
Neden onunla bir yıl önce karşılaşamadım ki?
I just met her outside in the street.
Az önce dışarıda tanıştım.
I talked to him days before I met her.
Onunla Catherine ile tanışmadan günler önce konuştum.
Did I ever tell you once I met her outside of here last week.
Geçen halta onunla dışarıda karşılaştım.
I've never met anyone like her.
Daha önce onun gibi biriyle tanışmamıştım.
I wish you had met her several years ago.
Keşke onunla birkaç yıl önce karşılaşsaydın.
Before I met you a hot date was when my rubber woman got her thigh stuck on the radiator.
Senle tanışmadan önce....... ateşli bir randevu şişme kadınımın kalçasının kalorifere sıkışmasından ibaretti.
Clothing something, I don't know... - I actually met her a few weeks ago but...
- Aslında onla birkaç hafta önce tanıştım ama...
But before I met up with her I stopped to look at the monkeys when all of a sudden I am hit in the face with a banana peel.
- Evet onunla buluşmadan önce maymunlara bakmak içi durdum aniden biri yüzüme muz kabuğu fırlattı.
I have never met Miss Smith before this evening... and am already struck by her charm.
Bayan Smith'le daha önce hiç karşılaşmadık. Ama şimdiden cazibesine kapıldım.
I don't think I've ever met her before.
Onunla daha önce tanıştığımı sanmıyorum.
She's a one-time Boston barmaid who had a nervous breakdown and ended up in a sanitorium, where I met her, fell for her,.. and then was so mercilessly rejected by her that to this day there is a sucking chest wound where once there dwelled a heart!
Sinir krizi geçirip onunla tanıştığım sanatoryuma yatırılan, eskiden Boston'daki bir barda garsonluk yapan bu kadına âşık oldum ve tarafından öyle zalimce reddedildim ki önceden kalp taşıdığım yerde bir göğüs yarası açtı!
Before I met her... my world was... a much smaller place.
Onunla tanışmadan önce, benim dünyam çok daha küçük bir dünyaydı.
i met you 52
i met someone 76
i met a girl 52
i met him 100
i met 16
i met her 50
i met a guy 18
i met this guy 18
i met him once 23
i met this girl 24
i met someone 76
i met a girl 52
i met him 100
i met 16
i met her 50
i met a guy 18
i met this guy 18
i met him once 23
i met this girl 24