English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I really like her

I really like her translate Turkish

835 parallel translation
I really like her.
Gerçekten çok hoşlandım.
- I really like her.
- Ondan hoşlanıyorum.
About Helen... I really Like her a Lot.
Helen diyorduk ondan gerçekten çok hoşlanıyorum.
I really like her.
Onu gerçekten beğendim.
I really like her.
Gerçekten sevdim.
I really like her, too.
Ben de onu seviyorum.
And I really like her.
Ve ondan gerçekten hoşlanıyorum.
I really like her.
Ondan hoşlanıyorum.
I really like her.
Çok hoşlanıyorum ondan.
I really like her.
Hayır, onu gerçekten beğeniyorum.
But... if Tae Gong Shil is saying that she herself is what she's really afraid of... then the only thing President Joo can do... is to take a step back and watch her as he waits for her like I've done.
Ama Tae Gong Shil'in en çok korktuğu şey kendisiyse Başkan Joo'nun da onu uzaktan izleyip beklemekten başka çaresi yok.
I've been horrible to Valencia, like, really horrible, and I really want to reach out to her.
Valencia'ya berbat davrandım. Yani gerçekten berbat... Ve ona temas etmek istiyorum.
But before I could really grab it and throw it down on paper... the drinks would wear off and everything would be gone... like a mirage.
Ama onu tam anlamıyla kavrayana ve kağıda dökene kadar içkilerin etkisi geçer ve her şey bir serapmış gibi ortadan kayboluverirdi.
If a daughter of mine ever really talked like that, I'd cut her tongue out.
Kızlarım gerçekte böyle konuşsa dillerini keserim.
I'm really a happy-go-lucky girl, just like any other girl.
Her hangi bir kız gibi kaygısız ve neşeliyim.
Do I really look like her?
Gerçekten ona benziyor muyum?
She's just a child really, and I don't like her to stay in a hotel alone.
O aslında daha bir çocuk. Ve böyle bir zamanda otelde yalnız kalmasını istemiyorum.
Time comes, I'd- - I'd really like to know what happened in that barn to make her tell a story like that.
Onun böyle bir hikaye anlatması için o ambarda ne olduğunu gerçekten bilmek isterdim.
Maria Gavrilovna realized that Burmin really like her.
Maria Gavrilovna, Burmin'i gerçekten sevdiğini farketti.
This is really touching but if you run away, I will kill her and I don't like this.
Gerçekten çok dokunaklı ama kaçarsan, onu öldürürüm. Ve bu hoşuma gitmez. Ben adam öldürmeyi severim.
You really think I look like her?
Gerçekten ona benziyor muyum?
I really wanted her to like me.
Gerçekten benden hoşlanmasını istedim.
I'd really like to see her, if you don't mind.
Onu gerçekten görmek isterim, bir sakıncası yoksa.
It's probably way too much money, but I'd really like to buy her one.
Muhtemelen çok pahalı ama onun için satın almak istiyorum.
I think flaunting her like this is actually a sign that he really cares about you.
Sanırım o kızla böyle gösteriş yapıyor olması aslında hala seninle ilgileniyor olduğunun işareti.
The worst is that when people attack her, I start defending her when I'd really like to kick her damned arse.
En kötüsü, insanlar ona saldırınca, savunmaya geçiyorum. Oysa ona haddini bildirmeye can atıyorum.
I'd like a chance to really talk to her.
Onunla birkez daha konuşmak hoşuma gider.
Well, it seems, somebody wanted to find his way to Winchester, and George, he really is such an eccentric, you might mistake him for a scarecrow, I mean, his legs are all astray, his arms always thrust out like this, his head shaved like a turnip, and on his head he wore the most extraordinary hat -
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
Well, I'd assume we were having a big lad's joke about back-tickle, as the way we healthy fellows often do, and I'd grab you for a friendly wrestle and then we'd probably slap each other's sides like jolly good chums and laugh at what it would be like if we really did... fancy each other.
Öyleyse, biz sağlam dostların her zaman yaptığı gibi, güldürmek için sıkı bir espri yaptığını varsayar, seninle dostane bir güreş tutar, neşeli dostlar gibi, birbirimizi tokatlar, eğer gerçekten birbirimizi sevseydik, nasıl bir şey olacağına dair gülerdik.
I REALLY WANT YOU TO LIKE HER SO MUCH.
Çok heyecanlıyım. Onu beğenmeni ben de gerçekten çok istiyorum.
If he's really bad, like all cut up with blood and shit all over him I might have nightmares.
Sahiden de kötü durumdaysa, yani her tarafı kanla ve bokla falan kaplıysa... kabuslarıma girebilir.
I like anything that really cooks. - Yeah?
- Sağlam olan her şeyi severim!
someone I had always looked up to as an actor and I was really absolutely petrified come on, let's go it was kinda like being tested on the first day but it's....
Yani ilk günümde Peter Gallagher ile çok önemli sahneler çektik. Kendisi her zaman gıptayla baktığım bir oyuncudur. O yüzden gerçekten çok korktum.
- I got in a water fight with Ben which really started with sort of like sprinkling him and turned into like oh lets get the hose he soaks me with the stupid hose and then he picks me up and dumps me in a trash can
Her gün doğum günüm. 95 yaşına girmişimdir herhalde. - Hepimiz şakalardan payımızı aldık.
I think that's what the end of the season really is this like hope that she's not totally lost him forever y know for the record the boat was named after you at the end of last season Seth just takes off an he leaves her a letter
Sadece şunu bilmeni istiyorum. Bunu neden yapmak zorunda olduğunu anlıyorum. Teşekkürler.
Any way, like I was telling your father here you know... you really got a look.
Her neyse, babana bahsettiğim gibi.. Biliyor musun sende o bakış var. Sende o zerafet dedikleri var.
I thought that was really sweet... her not saying anything about me crying like a big baby.
Koca bir bebek gibi ağlamam konusunda bir şey söylememesi bana çok hoş gelmişti.
I'm not really like that except when I am.
Her zaman öyle değilimdir.
- Sometimes it's like I really do see her.
- Bazen onu gerçekten gördüğümü sanıyorum.
Like, I wanted to call a wedding coordinator to make the whole thing... really, really beautiful, and you want to call Gabe at the Steak Pit.
Düğün organizatörü çağırıp her şey güzel olsun istedim. Ama sen Et Çukuru'ndaki Gabe'i aramak istedin.
When, like Jules, what I really want... is to lick her naked body from head to foot like a postage stamp.
Jules gibi, gerçekte istediğim onun çıplak vücudunu tepeden ayağa kadar, tıpkı bir posta pulu gibi yalamakken.
I'd also like to welcome back into the fold our little, shrimpy friend, George Costanza who, although he really didn't have a very good year...
Ayrıca bodur arkadaşımız Costanza'ya takıma tekrar hoşgeldin demek istiyorum Her ne kadar iyi bir sene geçirmese de.
I see her in class every day and I just really like her a lot.
Onu her gün sınıfta görüyorum ve çok seviyorum.
Do I always sound like such an idiot, or do I just save it for the people I really want to impress?
Her zaman gerzek gibi mi görünüyorum yoksa bunu cidden etkilemek istediğim kişilere mi saklıyorum?
So I would really like to know if she is alive or dead before I call her to the witness stand!
Onu şahit kürsüsüne çağırmadan ölü mü diri mi bilmek istiyorum.
What I really feel like doing is standing here and watching.
bilmiyorum. herhangi biri alabilir. her an biri gelebilir. hadi ama, hiç kimse yok ki.
I was really hot to see my girlfriend, Francie, but Ma didn't like her.
Kız arkadaşım Francie'yi görmeyi çok istiyordum, ama annem onu sevmezdi.
- I really don't feel like seeing her.
- Onu gerçekten görmek istemiyorum.
It's the way I can tolerate my mother - is by drawing really hideous drawings of her... like - like this, for example.
Onu gerçekten çok korkunç çiziyorum. Örneğin bunun gibi.
Anyway, I'd really not like to talk about it.
Her neyse, bundan gerçekten bahsetmek istemiyorum.
It's so old. I mean, it's... I mean, she shows it like it really is.
Demek istediğim, Simone Lo her şeyi olduğu gibi gösteriyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]