I really like it translate Turkish
3,042 parallel translation
It is really good, I really like it.
Gerçekten muazzam 10 verebiliyr muyuz?
I really like it on this side of the stage.
Sahnenin bu yanında olmayı gerçekten seviyorum.
- I really like it.
- Benim de, çok.
I really like it.
Gerçekten bayıldım.
I really can't imagine what that's like and what you've been through, and it's scary.
Bunun nasıl bir şey olduğunu hayal bile edemem, seni nasıl bitirdiğini. Korkunç.
I'm really okay with it, and not like when I said
Benim için sakıncası yok...
Hmm? No, I'm saying, like, it's not really... not really funny.
Aslında pek komik olmadığı söylüyordum.
Alright, since it really seems like you have no clue. I'll tell you everything.
Pekâlâ, hiç ipucu görünmediği için, söyleyeceğim her şeyi.
It is like a flippant gesture for me to start it off with. I really thought it would never come to any sort of fruition.
Benim açımdan başlangıç olarak küstahça bir hareket gibiydi, ve açıkçası böyle bir meyve vereceğini tahmin etmiyordum,
And I know it sounds really... silly, but I feel like I'm... like I'm letting her down, and... the love of a sibling is...
Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama onu hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi hissediyorum. Kardeş sevgisi...
I didn't really like it anyway.
Zaten beğenmiyordum.
I'm really sorry, Alfredo, but it doesn't look like Sherlock is coming and joining us today.
Çok üzgünüm, Alfredo ama Sherlock bugün bize katılamıyacak sanırım.
I'm so sorry that Max had to step away, but I really think it's unfair to subject you to the droning of Alec's voice, so would you like to dance?
Max gitmek zorunda kaldığı için çok üzgünüm. Ama seni burada Alec'in sesine maruz bırakmak hiç hoş değil. Dans etmek ister misin?
Yeah, I feel really horrible for you, and I hate to do this, but I'm trying to catch a 4 : 50 movie, and it's, like, 4 : 40 now, and, so, if I'm going to make it,
Kendimi gerçekten çok berbat hissediyorum ve yapmak istemezdim ama saat 16.50'de film başlayacak. Saat de şu an 16.40 oldu.
Listen, Ruby, if you don't want to do it for me, then do it for Lavon, because... I know that he would really like you to try and fit in here, too.
- Dinle, Ruby, bunu benim için yapmıyorsan, Lavon... için yap, çünkü... burayı uymayı denemen ve başarman O'nu da çok mutlu edecektir.
So I was thinking of trying this lunch place down the street that has salads with really motivational names, like "you can conquer anything" and "it's never too late."
Bugün, ilginç isimlerle salata satan köşedeki şu restorantta öğle yemeği yiyeyim diyorum. Salataların adı "her şeyi başarabilirsin" ve "asla geç değil" falanmış.
I can't imagine it's because they like you, so they must really be scared of you.
Sevdikleri için almadıklarına göre sizden bayağı korkuyor olmalılar.
Sir, I'm flattered that you invited me, and I really want you to like me, but... I don't think this trip is the way to do it.
Efendim, beni çağırdığınız için çok mutluyum ve beni sevmenizi de çok istiyorum ama bu gezi ile bunun olacağını sanmıyorum.
I can really understand why ancient civilisations would have worshipped it, because it is like a god in a sense of it provides everything that's so important, that without it, the...
Yaz mevsiminin ilk güneş ışınlarını. Niçin eski uygarlıkların,... ona taptığını gerçekten anlayabiliyorum. Çünkü bir anlamda tanrı gibiydi gereken her şeyi sağlıyordu.
It's just seeing you with Barney... has brought out some old feelings... and I... I really don't like feelings.
Seni Barney'yle görünce bazı eski duygularım depreşti ve ben o duyguları istemiyorum.
Oh, it's like I'm really there.
Sanki gerçekten oradayım gibi.
Oh no. I like it Really?
Tanrım, çok beğendim.
It's not like I really wanted to see that...
Gerçekte izlemek istediğim bir şey bile değildi.
I feel like the clothing really is kind of the characters'coat of arms, and when they put on their clothes, it kind of helps them become the character.
Giydikleri şeylerin, karakterlerin simgesi gibi olduğunu düşündüm. Ve kıyafetlerini üzerlerine geçirdiklerinde, bu karaktere bürünmelerine yardımcı oluyordu.
I think it's really cool that you have a sister and you guys are, like, so close.
Bence bir kız kardeşinin olması çok iyi. Çok yakınsınız birbirinize.
It makes me feel like I can stop worrying about myself and really calm down.
Beni kendim hakkında endişelenmekten alıkoyup beni rahatlatabiliyor.
Okay, I know it seems like I'm not really doing anything right now, but I am writing nonstop, all the time.
Pekala, şu anda hiçbir şey yapmıyormuşum gibi göründüğümü biliyorum ama durmadan yazıyorum, sürekli.
Even if things are just happening around me, I feel like I really internalize it.
Olaylar sadece etrafımda olup bitse bile onları gerçekten benimsediğimi hissediyorum.
I think you'll really like it.
Bunu seveceksin.
I'm really excited to see what it looks like.
Nasıl bir şey çok merak ediyorum.
- Yeah, I said that, and I really meant it, but you think he would have just given me just, like, one little thing.
Evet, öyle söyledim ve bu konuda ciddiydim. Ama galiba bana küçük, minicik bir şey vermeliydi diye düşünüyorsun.
It'll be hard. You know, a day like this really shows who's the best, and I wasn't on par with what's required to win the Tour, so, I mean, for me, that's the reality.
Böyle bir günde en iyinin kim olduğu anlaşılır ve ben Tur'u kazanmak için gereken özelliklere sahip değildim, bunu bir gerçek olarak görüyorum.
And I'm not sure I can really explain what it was like being without a home, frightened and alone, and all the while trying to hold onto my dignity as a woman.
Bir evinin olmamasının, korkmuş ve yalnız olmanın ve tüm bunlar olurken bir kadın olarak şerefime tutunmaya çalışmanın ne demek olduğunu açıklayabilir miyim emin değilim.
I don't know. I don't know, I guess I just felt like it was silly, it wasn't really that important, you know?
Bilmem, bilmem, sanırım aptalca olduğunu hissettim.
I feel like she'd never really pick it up twice.
- Bence o 2 kere olmaz ki. - Tamam, bak ben direk sorayım.
I mean it could be, like, really awesome.
Çok süper olabilir cidden.
I really hope you're gonna like it'cause these Supras are getting harder and harder to find you know what I mean?
Umarım beğenirsin çünkü bu Supra'ları bulmak gittikçe daha da zorlaşıyor.
It wasn't like I was paralyzed, because I think when you're paralyzed, you don't really feel your body.
Felç olmuşum gibi değildi çünkü bence felç olduğunuzda vücudunuzu hissedemezsiniz.
I never really thought of it like that.
Daha önce hiç böyle düşünmemiştim.
So, if we don't really chat a lot, it's not that I don't like you.
Yani, bolca sohbet etmezsek, bu seni sevmiyorum anlamına gelmez.
I've got something really big to tell you and you're not gonna like it.
Sana söylemem gereken çok önemli bir şey var ve sen bundan hiç hoşlanmayacaksın.
Man : It's not like I'm really being unreasonable here, is it now?
Çok mantıksız değilim dimi?
Really, I've never seen anything like it.
Hiç böyle bir şey görmemiştim. İşte bakın.
I like her hair, it's blond and fair and I'm really glad I metya.
Saçlarını seviyorum, sarı ve güzel... Sahiden mutluyum onunla tanıştığıma.
Yeah, well... It seemed like a really noble idea when I was 15.
Şey aslında... 15 yaşındayken parlak bir fikir olarak görülebilirdi.
Do you really think it upsets me, James, calling me a rat because I look like one?
Bana sican demene uzuldugumu mu saniyorsun, James? oyle gorunuyor olabilirim.
I know it's important, but you know what I really don't like about weights?
Önemli olduğunu biliyorum ama aslında ağırklıklardan hoşlanmam.
Yeah, I didn't really like it myself.
- Ben de bundan gerçekten hoşlanmıyordum.
I guess it happens that way a lot, but really I didn't realize I was getting raped until like later when I thought about it, I was kind of disappointed I just kind of gave up halfway through.
Bu şekilde çok olur sanırım, ama gerçekten tecavüze uğradığımı fark etmemiştim bunu anladığın andan sonrasına kadar, adeta hayal kırıklığına uğramıştım sadece... yarıda vazgeçtim adeta.
Marky, I've got to tell you, talking about these social issues, it's... the first time I've felt like myself in a really long time.
Marky, sana söylemem şart,... bu sosyal konulardan konuşmak uzun zaman sonra ilk kez kendim gibi hissettirdi.
- Okay. - I mean, are you really planning on using her, or is it like Conan with the girl writers?
Kızı gerçekten kullanmayı mı düşünüyorsun yoksa Conan ile kadın yazarlar gibi bir şey mi olacak?
i really appreciate it 275
i really do 1223
i really like you 290
i really miss you 52
i really love you 95
i really don't care 95
i really missed you 63
i really don't know 273
i really don't understand 26
i really don't 369
i really do 1223
i really like you 290
i really miss you 52
i really love you 95
i really don't care 95
i really missed you 63
i really don't know 273
i really don't understand 26
i really don't 369