English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indiscretions

Indiscretions translate Turkish

161 parallel translation
You know that any investigation... into my relationship with Bill Kronin will inevitably uncover your own indiscretions.
Benim Bill Kronin'le herhangi... bir ilişkimi soruşturmanın, kaçınılmaz olarak senin kendi düşüncesizliğini ortaya çıkaracağını biliyorsun.
My uncle must have explained. Suffice it to say that I disapprove of your indiscretions.
Amcam açıklamıştır... düşüncesizliğiniz tasvip etmediğimi söylemem buna yeter.
His indiscretions with rich widows brought in less than a million francs a year.
Zengin dullara olan düşkünlüğü yılda bir milyon Frank kadar para kazandırdı.
I'm counting on you to stop any indiscretions being committed by staff employed for the occasion or by certain people, business acquaintances who I am obliged to invite
Bu özel olay nedeniyle tutulmuş çalışanlar ya da davet etmek zorunda kaldığım belirli insanlar ve meslekten tanıdıklarım tarafından çıkarılabilecek tatsızlıkları önlemek konusunda size güveniyorum.
You admit to these indiscretions?
Bu suçları kabul ediyor musunuz?
Okay, so, two little indiscretions.
Tamam, iki yersiz davranış.
He was one of the most powerful non-political men in Washington until his indiscretions were discovered.
Washington'da siyasi olmayan en güçlü adamlardan biriydi yaptıkları ortaya çıkana kadar.
Add to that her blabbing about my financial indiscretions.
Finansal konulardaki şantajları da ayrı mesele tabii.
I think we should forgive a man a few youthful indiscretions.
Bence bir adamı gençliğindeki tedbirsizlikleri için affetmeliyiz.
All my indiscretions were public knowledge?
Tüm yaptıklarımdan haberi vardı?
If you really thought you could get away with your indiscretions forever well, then, you were mistaken.
Düşüncesizliklerinizle bundan kurtulabileceğinizi sandıysanız yanılmışsınız.
- Then let us hope that for his indiscretions, he did not pay with his life.
O halde umalım ki ağzının sıkı olmayışını hayatıyla ödememiş olsun.
You must have known about my husband's occasional indiscretions?
Kocamın ara sıra yaptığı patavatsızlıkları da biliyor olmalısın.
A secret world of betrayal and deceit... where people openly admitted dark misdeeds and vile indiscretions.
Günahların ve kötülüklerin... açıkça itiraf edildiği gizli bir ihanet ve aldatmaca dünyası.
Look, this office does not revolve around one man's adolescent indiscretions.
Bak, bu ofis bir adamın ergenliğinde yaptığı akılsızlıklar etrafında dönmüyor.
And certain young and naive people should thank their lucky stars that the entire school didn't find out about certain indiscretions that could have ruined their chances to win certain elections.
Ama bazı genç ve saf insanlar minnettar olmayı bilebilseler ve bazı münasebetsizliklerini diğer öğrencilerin öğrenmediğine ve seçimleri kazanma şanslarının tehlikeye girmediğine şükretseler.
I was merely trying to point out... that our political leaders'indiscretions have had a major impact on history.
Ben sadece politikacılarımızın özel ilişkilerinin tarihimiz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu anlatmaya çalıştım o kadar.
'Youthful indiscretions,'they said.
"Gençlik düşüncesizliği" dediler.
There were a few indiscretions in his youth.
Gençliğinde birkaç yaramazlık yapmış.
Indiscretions?
Yaramazlık mı?
I'm sure that President Mateo and I... would both welcome the votes of only those people... with sexual indiscretions in their past.
Eminim ki, Başkan Mateo ve ben... geçmişinde cinsellik konusunda sorunlu... bir çok insanlardan oy alacağız.
He changed it to cover his many indiscretions.
Geçmişini kapatmak için soyadını değiştirdi.
They're youthful indiscretions. Learn to forgive.
Onlar genç, uyumlu olmayabilirler, affetmeyi öğren.
If I may point out, that by coming forward with this information my son has clearly demonstrated that he is ready to tackle his past indiscretions.
Dikkatinizi çekmek isterim ki, bu açıklamayla birlikte oğlum geçmişteki akılsızlıklarının cezasını çekmeye hazır olduğunu söylüyor.
And I'd be the first to admit that I had my share of indiscretions.
Öncelikle ileri gittiğimin farkında olduğumu söyleyeyim.
"I, Peter Appleton, by way of purging myself of my indiscretions... renounce my membership in the Communist Party... and provide the names of fellow members... that those persons may have the opportunity to do as I have done."
"Ben Peter Appleton, geçmişteki eylemlerimden arınmak için Komünist Parti'den ayrıIdığımı açıklıyorum. Benim yaptığım şeyi yapma fırsatını tanımak için aşağıdaki isimleri ve üyeleri komiteye sunuyorum."
"I, Peter Appleton... by way of purging myself... of my indiscretions..."
"Ben, Peter Appleton kendimi düşüncesiz davranışlarımdan..."
"Margaret, after 20 years of marriage, your curious indiscretions no longer faze me."
Margaret, 20 yıllık evliliğin ardından senin bu meraklı boşboğazlığın beni hiç etkilemiyor.
There have been minor indiscretions in the past, perpetrated by a few renegade individuals.
Geçmişte bazı hainlerin neden olduğu küçük sorumsuzluklar olmuştur.
Sometimes in this life, a man's got to answer for his indiscretions.
Bu hayatta bazen, insan yaptıklarının bedelini ödemelidir.
Many indiscretions!
Çok fazla patavatsızlık
But you have been amazing, cleaning up all of his messes, his indiscretions.
Ama onun pisliklerini temizlemekte, patavatsızlıklarını toparlamakta iyi iş çıkartıyorsun.
Are you guys any good at covering up youthful and middle-aged "indiscretions"?
Gençlik ve orta yaşlılık aptallıklarını örtbas etmekte iyi misiniz, çocuklar?
Are these indiscretions romantic, financial or treasonous?
Bu aptallıklar, romantik mi, finansal mı, yoksa, vatan hainliği mi?
- Rita told me about your indiscretions.
- Rita bana senin düşüncesizliklerini anlattı.
Have you not indiscretions enough for your fees?
Ücretiniz yetmiyor mu?
Perhaps we can chalk this up to the indiscretions of youth.
Belki de bunu gençliğine verebiliriz.
I didn't care about Manny's indiscretions.
Manny'nin ihanetlerini umursamıyordum.
Seeing me pay for my indiscretions.
Patavatsızlığımın cezasını çektiğimi görmekten.
You had your own indiscretions yourself.
Senin de ergenlik çağı saçmalıkların oldu.
It will soon be the time of Carnevale when authority winks at our indiscretions.
Merkez'in bizim patavatsızlıklarımızı kontrol edeceği Karnaval yakında gerçekleşecek.
No indiscretions?
- Hiç düşüncesizlik yapmaz mısınız?
More like three youthful indiscretions, actually.
- Üç gençlik hatası aslında.
Figured it'd help put Mom's indiscretions in perspective.
Annemin yaptığı budalalılığı, daha iyi anlamasını sağlar.
Do you wanna talk about indiscretions?
Ayıplardan mı konuşalım?
He won't back off till he exposes the twisted branches Of my family tree, From my father's indiscretions to my murderous brother
Soyağacımın dallarını ortaya çıkarmadan, babamın dikkatsizliğinden katil kardeşime ;
No matter what they've done, whatever mistakes or indiscretions or acts of just..
Değil mi? Ne yapmış olurlarsa olsunlar ; nasıl bir hata, patavatsızlık yada..
Let some shrink bring up indiscretions from my childhood.
Çocukken yaptığım utanılacak şeylerin ortaya çıkarılmasına izin vermem.
- So, your indiscretions will remain a secret. - And if the order?
Dilersem...
Her indiscretions could get us both into a great deal of trouble.
Yaptıkları, başımızı büyük bir belaya sokabilir.
A college will forgive indiscretions.
Üniversiteler düşüncesizlikleri affeder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]