English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's almost dark

It's almost dark translate Turkish

53 parallel translation
It's dark, almost black.
Koyu, neredeyse siyah.
It's getting almost too dark to see you properly.
Hava, yüzünü iyice göremeyecek kadar karardı.
It's almost dark.
Neredeyse hava karardı.
It's almost dark.
Hava karardı sayılır.
My God, it's almost dark.
Tanrım, neredeyse akşam olacak.
It's almost dark.
Hava neredeyse karardı.
It's almost dark.
Neredeyse karanlık oldu.
It's almost dark.
Neredeyse hava kararacak.
It's almost dark here, too.
Burası da çok karanlık.
Christ, it's almost dark.
Neredeyse akşam oldu.
It's almost dark.
Hava neredeyse kararacak.
It's ah, dark red, almost black!
Koyu kırmızı, neredeyse siyah!
But it's not really a novel, is it - Dark Autumn? It's almost biographical.
Ama Karanlık Sonbahar pek roman gibi olmamış, değil mi?
The car's half buried, we can't move it, and it's almost dark.
Neden? Arabanın neredeyse tamamı kuma batmış durumda... bu şekilde asla çalışmaz.
It's almost dark.
Hava beredeyse karardı. On dakika daha bekleyelim.
- It's almost dark.
- Hava kararmak üzere.
It's almost dark, and, unlike most snakes, the constrictors are corpuscular.
Hava kararmak üzere. Diğer yılanların aksine boğucular korpüskülerdir.
It's almost dark.
Hava karardı artık.
It's almost dark, and we don't even know which way is back.
Hava neredeyse karardı ve gerinin ne taraf olduğunu bile bilmiyoruz.
It's almost dark.
Hava neredeyse kararıyor.
It's almost dark.
Zira tetiği çekmeden hemen önce beynimin içi de tıpkı böyleydi.
When it's dark and peaceful, you can almost feel like you're not stuck behind bars anymore.
Karanlık ve huzur içinde, neredeyse parmaklıklar arkasında değilmişsiniz gibi hissediyorsunuz.
It's almost dark. - Mom, this is crazy, even for you.
- Anne, bu senin için bile delilik.
It's almost like Jason is a personification of the dark side of all of us.
Jason hemen hemen, hepimizin karanlık tarafının kişileştirilmiş haline benziyor.
Because it's almost dark, and you're upset.
Çünkü hava kararmak üzere ve de sinirlisin.
It's almost dark out.
Neredeyse hava karardı.
It's almost dark.
Nerdeyse hava kararıcak.
Yeah, aside from the fact that it's... Damp, cramped, dark, and we are almost certainly walking in rat poop.
Evet, nemli, sıkışık, karanlık... oluşunu saymazsak tabi, ve şu an kesinlikle bir sıçan popülasyonunun üzerinde yürüyoruz.
It's almost dark out.
Hava kararmak üzere.
Dr. Bishop, it's almost dark, and there's still no sign of either of them.
Dr. Bishop, hava neredeyse karardı ama ikisinden de iz yok.
- Mrs. Lawler, it's almost after dark.
Bayan Lawler, akşam olmak üzere.
It's almost evening. It'll get dark soon.
[Süleyman] Akşamı ettik, birazdan kararır ortalık.
When Voyager flew by, it saw these black smudges, and all of the smudges were going in one direction, almost as if there was a wind blowing dark material, dust, in one direction.
Voyager gezegenin yanından geçerken bu siyah lekeleri tespit etti. Ve bu lekelerin tümü tek bir yöne doğru gidiyordu. Sanki burada, bir rüzgar varmış da karanlık madde bir yöne doğru tozu üflüyordu sanki.
It's almost dark.
Neredeyse karanlık.
It's almost impossible to see them in the dark, so the scorpion has evolved another way to track them down, by adapting its sense of touch.
Karanlıkta görülmeleri neredeyse imkansızdır. Bu yüzden akrep, takip için bir başka yol olan dokunma duyusunu geliştirmiştir.
It's almost dark.
- Neredeyse gece oldu.
It's almost dark.
Hava kararmak üzere.
It's almost dark.
Neredeyse hava kararıyor.
It's almost pitch dark.
Neredeyse bir adım mesafeden sonra karanlık var.
I think if you go into the exhibition, you will see it is a dark browny red, almost perhaps like eccrusted blood.
Sergiyi gezdiğinizde, bu rengin Koyu kahverengiye çalan bir kırmızı olduğunu pıhtılaşmış kan rengine benzediğini görebilirsiniz.
It's dark matter. I'd almost rather a garden-variety demon.
Çok sıradan bir iblis bile diyebilirim.
Yet somehow the unsub was able to make the victims Hallucinate an almost primal childhood fear of the dark And of the monsters that lurk within it.
Ama şüpheli bir şekilde kurbanların ilk çocukluktaki karanlık korkularıyla ve canavarlarla ilgili halüsinasyon görmelerini sağlamış.
It's almost like achieving the American dream, but... the dark side as opposed to the light side.
Amerikan rüyasını gerçekleştirmek gibi neredeyse ancak iyi tarafın aksine kötü taraf.
I've seen it take good people and turn them dark, soulless, almost inhuman.
Bir sürü iyi insanı alıp onların karanlık, ruhsuz, neredeyse insan dışı bir şeye dönüştüğünü gördüm.
You almost see that, you know, doing away with yourself is the only way to fix things, which isn't the truth at all, but it's all you can truly see when you're sitting in a dark corner
Ancak intihar ederek işleri düzeltebileceğinize inanıyorsunuz ki bu kesinlikle doğru değil. Fakat köşenize çekilmişken başka bir çıkış göremiyorsunuz ve olumlu yönde bir adım atmaya niyetiniz olmuyor.
Yeah, it's almost dark enough for Caroline to agree to have sex in here.
Evet, Caroline'ın seks yapmayı kabul edeceği kadar karardı neredeyse burası.
It's almost dark, we'll... go in the morning.
Neredeyse karanlık oldu, Biz... sabah gitmeliyiz
Sometimes... at sunset... or when it's slightly dark out, your mustache almost looks not ridiculous.
Bazen... gün batımında... ya da dışarısı hafif karanlıkken... bıyığın o kadar da komik görünmüyor.
Dark forces, when it's strong it... almost has a smell.
Karanlık güçler, güçlü olduğunda hemen hemen bir kokuya sahip oluyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]