English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Laughable

Laughable translate Turkish

155 parallel translation
They laughed because they realised what happened last night was laughable.
Güldüler çünkü geçen gece olanların gülünç olduğunu anladılar.
I think it's laughable.
Bence gülünç.
This is all too laughable to be anything else.
Komik olmaktan başka nedir ki bu?
I have to do something, no matter how small and laughable, to defend what's left of my personal freedom.
Ne kadar ufak ya da gülünç olursa olsun kişisel özgürlüğüm için bir şey yapmalıyım.
- I know it's laughable,
- Bu çok gülünç.
Would you have such laughable chatter spreading all over Edo?
Böyle komik lafların Edo'nun her tarafına yayıldığını düşünebiliyor musun?
It would have seemed laughable, inconceivable in a socialist future, or even in a neo-capitalist future.
gülünç olacaktı, inanılmaz, sosyalist bir gelecekte, yada neo-kapitalist bir gelecekte bile.
Laughable.
Çok komik.
If the image wasn't so ugly, it'd be laughable. - Not even a theory, gentlemen?
Eğer çirkin bir görüntü olmasaydı, neredeyse komik.
It's laughable in my situation.
Benim durumumda bu çok gülünç.
Laughable!
Ne gülünç!
- Laughable.
Kararın nedir? - Gülünç.
Laughable.
Gülünç.
He is laughable.
Şaka gibisin.
It's laughable.
Çok gülünç.
Your jokes are so bad that they're laughable.
O kadar kötü şaka yapıyorsun ki insanı güldürüyor.
It's so pitiful that it's laughable.
Komik olması o kadar acıklı ki.
Almost laughable.
Az daha gülecektim.
You're a sad laughable figure, Percy.
Acınacak kadar gülünesi bir görünümün var Percy.
I'm laughing at you because all I see is laughable.
Sana gülüyorum çünkü gördüklerim sadece gülünç.
I trust my words did not offend you, Brother William but I heard persons laughing at laughable things.
Umarım sözlerimden alınmamışsınızdır, William Kardeş ama ben insanların gülünecek şeylere gülüşünü duydum.
It's quite laughable, don't you think?
Oldukça gülünç, sizce de öyle değil mi?
He turned out to be the most laughable person.
Çok komikmiş!
Then... this infantile, laughable comic-book stuff.
Sonra.. ... bu gülünç, çocukça çizgi roman malzemesi.
It's laughable to put your name on 500,000 copies of this piffle.
ismini bu zırvanın 500.000 kopyasının üzerine koymayı düşünmen gülünç.
You find me laughable?
Beni komik mi buluyorsun?
If it weren't so laughable, I'd cry.
Bu kadar gülünç bir şey olmasaydı, ağlamak isterdim.
Laughable, isn't it, Max?
Komik, değil mi Max?
Well, what I mean is that you didn't seem... to think what we were trying to do is laughable... like some of your fellow citizens around hereabouts.
Çevredeki diğer vatandaşların aksine. - Onların hoşuna gitmiyor.
I didn't think it laughable at all. I...
Yaptığınız şeyin gülünç olduğunu kesinlikle düşünmüyordum.
In the 1950s, the government started an underfunded agency with the laughable purpose of establishing contact with a race not of this planet.
1950'lerde hükümet, düşük bütçeli bir büro kurdu. Gülünç bir amacı vardı : Bu gezegenden olmayan bir ırkla bağlantı kurmak.
They said, " We won't put you on the 747 because that would be laughable.
Bize : "Sizi bir 747'ye bindiremeyiz, çünkü bu çok komik olur" dediler.
"Kate Miller's awkward and mannered portrayal is laughable."
"Kate Miller'ın uygunsuz ve yapmacıklı oyunculuğu gülünç."
You're so fucking transparent, it's laughable.
Neden burada olduğunu sen de biliyorsun! O kadar şeffafsın ki gülünç oluyorsun!
Halloween everywhere is just make-believe. And to claim that this somehow rises to the level of persecution is not only laughable but offensive.
Evlilik dışı ilişkiyle onu rezil ve mahvetmesi yetmedi.
The idea that someone like that could operate under my very nose is laughable.
Öyle birinin burnumun dibinde çalışması kahkaha atılacak bir düşünce.
Laughable, man!
Buna gülerim, Haa, ha, ha!
The very idea is laughable absurd, even moronic.
Düşüncesi bile komik absürt, hatta aptalca.
From a moral standpoint, it's laughable.
Ahlaki olarak ise gülünç.
Laughable!
Saçmalama!
Apart from his laughable ideas, my colleague was capable of almost anything to advance his rather questionable reputation.
Gülünç fikirlerini bir kenara bırakırsak, meslektaşım çok hırslı ve her şeyi yapabilecek yetenekteydi.
There is no God, and your human ideals are laughable!
Tanrı diye bir şey yok ve insanca ideallerinin hepsi anlamsız komik şeyler!
Sometimes it's laughable.
Bazen gülünç.
And I was a sad thing to see it in the house... gliding around like a clumsy, laughable old ghost.
Ve ben evde görülecek üzücü bir şeydim... Etrafta komik, beceriksiz yaşlı bir hayalet gibi süzülüyordum.
The D.A.'s attempt to link Miss Brewer to this brutal crime is almost laughable.
Durum çok hazin olmasaydı, Savcı'nın Bayan Brewer'e yönelttiği acımasız suçlama neredeyse komik olabilirdi.
Hold on. This is almost laughable.
Bekleyin bakalım!
But laughable compared to New York, where it's 5.2 to 1.
Ama bu New York'daki oranlamanın yanında komik kalıyor. Bir erkek başına 5,2 kadın düşüyor.
Well, it was so obvious, it was laughable, so I laughed on my way back inside.
Gülünç olduğu kesindi. Bu yüzden içeri girerken güldüm.
That blood's so fake it's laughable
O kan gülünç olacak ölçüde sahte
Even so, Nurse, marriage? How laughable I'm too young
evlenmek dadı çılgınca bir fikir ben daha çok gencim genç mi?
Mr. Hornblower, if you build... you know, it's laughable.
Biliyorsunuz buna ancak gülünür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]