English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Marc

Marc translate Turkish

2,243 parallel translation
Wait, no, Marc, I can't do that.
Marc dur, yapamam.
I'm Marc St. James, I work for Wilhelmina Slater.
Ben Marc St. James, Wilhelmina Slater'la çalışıyorum.
No, Marc!
Yapma Marc!
Stop hinting, Marc.
İmayı bırak Marc.
No, no, no.
Hayır Marc.
Marc. I told you.
Sana söyledim.
Marc, set up the call.
Marc, ara onları.
Marc!
Marc!
Thank you so much, Marc.
Çok sağ ol Marc.
Thank you so much, Marc, for helping me.
Yardım ettiğin için çok sağ ol Marc.
Marc, run!
Marc, kaç!
I'd ask Marc, he wants to, but I hate to reward him without any good reason.
Marc'tan rica ederdim, ama iyi bir sebep yokken onu ödüllendirmekten hoşlanmıyorum.
- Thank you, Marc.
- Sağ ol Marc.
Marc, don't just stand there like a gay flagpole.
Marc, gey bir bayrak direği gibi dikilme orada.
Marc, throw those people out of the conference room.
Marc, şu insanları konferans odasından çıkar.
Marc, mince when you walk, not when you talk. What?
Marc, ağzında gevelemeden söyle.
Marc, what the hell? Put me down!
Marc, neler oluyor?
Marc, I was just trying to borrow these.
Ne yapıyorsun? Marc, sadece şunları alacaktım.
Hello, Marc. Marc's friend.
Marc'ın arkadaşı.
Marc, you're hurting me!
Marc, canımı yakıyorsun! - Öyle mi?
Why are you looking at me?
Neden bana bakıyorsun? - Marc!
- Marc! There you are!
Demek buradasın!
Okay, so I couldn't find a male point of view, but I did find Marc.
Pekala, bir erkek bakış açısı bulamadım, ama Marc'ı buldum.
Marc.
Marc.
Something's changed, Marc.
Bir şeyler değişti Marc.
- Of course he has, Marc.
- Elbette davet etti Marc.
Thank you, Marc.
Sağ ol Marc.
See, Marc?
Gördün mü Marc?
- What is it, Marc?
- Ne diyeceksin Marc?
Marc Jacobs is, like -
Marc Jacobs, sanki -
I've never, ever been here before where there's been a Marc Jacobs bag.
Burda daha önce hiç Marc Jacobs marka çanta olduğunu görmemiştim.
Marc, my other sister's husband.
Marc, diğer kız kardeşimin kocası.
So it seems the father of Marc...
Şuna bakın! Görünüşe bakılırsa Marc'ın babası...
Marc something... worked for Sony. And on his birthday he'd given him their latest invention.
Marc bilmem ne Sony'de çalışıyormuş ve oğluna doğum günü hediyesi olarak son ürünlerinden birini hediye etmiş.
Some Marc Jacob tops, very cheap.
Bir kaç Marc Jacob bluzu var. Çok ucuz.
Like Marc Jacob?
Marc Jacob sever misin?
I had an argument with Marc.
Dün Marc'la tartıştık.
I told you about my friend Marc.
Marc'ı anlatmıştım sana.
It's Big Marc.
Bu Koca Marc.
Don't see no Tommy Hatcher, Marc.
Tommy Hatcher'ı görmüyorum, Marc.
- What you want with us, Marc?
- Bizden ne istiyorsun?
Any fucking time, Marc.
Ne zaman istersen Marc!
For you and Marc it might be a... be a business matter, but for me it's purely personal.
İkiniz için biriş meselesi olabilir ama benim için tamamen kişisel.
- I assume they're no friends of Marc's.
- Marc'ın arkadaşları değiller herhalde.
Let it go, Marc.
Unut artık, Marc.
You know that bitch is in Marc's pocket?
Marc o kadını avucuna almış.
Marc, what?
Marc, ne oluyor?
Oh.
Merhaba Marc.
"Marc's friend" is fine.
"Marc'ın arkadaşı" yeterli.
This is beginning to be a problem, so if it happens again, it'll be back to spritzing perfume at the makeup counter.
Hepsi bu kadar Marc.
That'll be all, Marc.
Görüntü güzel, ama masasının arkasına bir Picasso tablosu assan aynı işi görür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]