Mission translate Turkish
20,161 parallel translation
I'm on a covert mission.
Gizli görevdeyim.
The mission is the amulet.
- Görevimiz, tılsımı ele geçirmek. - Bizim görevimiz Krieger'ı ele geçirmek.
Our mission is Krieger. We don't have time for this.
- Buna vaktimiz yok.
How can you bring a thug on a rescue mission?
Kurtarma görevine bir haydutu nasıl dahil edersin?
Put another win in the mission column.
Bir başarılı görev daha.
That guy, the dispatch, these are his mission orders.
O haberci adam vardı ya bunlar görev emirleri.
According to Scott's mission papers, he was going to get in disguised as the help.
Scott'ın görev kağıdında yazana göre yardımcı kılığında girecekmiş.
Do you believe in your mission, Captain Lance?
Görevinize inancınız var mı Komutan Lance?
In 1956, President Eisenhower sent a team on a mission to Leipzig.
1956'da Başkan Eisenhower, Leipzig'e görev için bir takım yolladı.
He made it his personal mission to get me to sing along, but he never succeeded.
Benim de eşlik etmemi sağlamayı kendine görev edinmişti ama hiç başaramadı.
It's an RIF mission. "Reconnaissance in force."
- Cebri keşif görevi bu.
That was just a reconnaissance mission.
- O sadece keşif göreviydi.
Well, yeah, I mean, if the mission was impersonating Brad Pitt, you'd be the man, but I think we can all agree if anyone here looks like a G-man here, it's me.
- Görevimiz Brad Pitt'in yerine geçmek olsaydı seni seçerdik. Ama sanırım hepimiz buradaki G-Man'e benzeyen tek kişinin ben olduğum konusunda hemfikirizdir.
Just so you know, I'm only doing this because we're on a mission.
Unutma, bunu sadece görevde olduğumuz için yapıyorum.
The mission is standard retrieval and extraction.
Görev klasik bir kurtarma ve getirme operasyonu.
Mission accomplished.
Görev tamamlandı.
Well, if Prometheus wanted to push the public into a frenzy, mission accomplished.
Ee, Prometheus halkı.. .. taşkınlığa itmeyi istediyse, görev tamamlanmıştır.
If you get stuck or fall over, and, uh, we can't finish the mission.
Sıkışır ya da düşersen görevi bitiremeyiz.
They had him on some secret mission, flying him to Peru every other week.
Onu, her hafta Peru'ya uçmasını gerektiren gizli bir göreve vermişlerdi.
And he never told you what that mission was?
Peki size o görevin ne olduğunu hiç söylemedi mi?
Gabriel Shaw was convinced that he was on a mission from God to rid the world of evil.
Gabriel Shaw dünayı şeytandan temizlemek üzere Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanıyordu.
It was a mission that even 20 years of antipsychotic drugs and electroshock therapy could not dissuade him from.
Öyle bir görev ki, 20 yıllık antipsikotik ilaçlar Ve elektroşok tedavisi bile kendisini vazgeçiremedi.
So that he could finish his mission.
Görevini bitirebilmek için.
I was just trying to talk some sense into him, but Shaw just started rambling about his mission to vanquish evil.
Ben sadece ona biraz mantık ve sağduyu vermeye çalışıyordum, fakat Shaw birden kötülüğü yoketme göreviyle ilgili Şeyler saçmalamaya başladı.
- Complete the mission.
- Görevi tamamlayacak.
Mission details are classified.
Görevin ayrıntıları gizli.
What of the mission to Tenebrae, Your Majesty?
Majesteleri, Tenebrae'ya yaptığınız görevlendirme nedir?
So, what kind of mission did you really send her on?
Onu nasıl bir göreve gönderdin?
You have your mission, and it won't be easy.
Görevinizi biliyorsunuz, kolay olmayacak.
Nick's doctors no longer feel that he is a danger to himself, and since he has no criminal record or history of delinquent behavior, we're asking that he be sent to the Mission Bay Home for Delinquent Boys where he'll continue to receive psychiatric care and therapy in a secure environment.
Nick'in doktorları artık onun kendisi için tehlike arz ettiğini düşünmüyorlar ve daha önce geçmişinde hiç suç ve sabıka kaydı olmadığı için biz onun Çocuk Suçlular için Mission Bay Yetiştirme Yurduna gönderilmesini, orada psikiyatrik terapilerine daha güvenli bir ortamda devam etmesini istiyoruz.
Look, this is a mission.
Bak. Bu bir görev.
You put a suicidal mission in office, and I took advantage of it.
Bir intihar saldırısı başlattınız ben de işe ortak oldum.
He's becoming a danger to himself and to this mission.
Hem kendini hem de görevi tehlikeye atıyor.
Okay, we treat this like a rescue mission, until we know what we're dealing with.
Neyle uğraştığımızı anlayana kadar kurtarma operasyonu olarak bakacağız.
I shouldn't mention it, but I read the classified briefing on your mission in San Francisco.
Bunu belitmek istemezdim, ancak San Francisco'daki görevinizle ilgili gizli brifingi okudum.
Hondo's former cellmate who almost botched the mission.
Neredeyse görevi bozan Hondo'nun hücre arkadaşı.
Ezra, when it's your mission, you are responsible for all of the details.
Ezra, görev senin olduğunda tüm detaylardan sorumlusundur.
I knew the details of the mission.
Görevin detaylarını biliyordum.
Ezra Bridger, I trusted you with the last mission, and your success has not gone unnoticed.
Ezra Bridger, son görevle birlikte sana güvenmeye başladım ve başarın dikkate alınmamış değil.
You will lead this mission as Lieutenant Commander.
Bu göreve Yüzbaşı komutan olarak önderlik edeceksin.
I've been promoted and assigned a really important mission.
Terfi ettirildim ve çok önemli bir göreve atandım.
( CHUCKLING ) I mean, our mission.
Görevimiz demek istedim.
That's not our mission, Ezra.
- Bizim görevimiz bu değil Ezra.
The important thing here is to proceed with our mission.
Burada önemli olan şey görevimize devam etmek.
You know, Kanan would've loved this mission.
Biliyor musun, Kanan bu göreve bayılırdı.
It appears Commander Bridger's recon mission has turned into a recovery operation.
Görünüşe göre Komutan Bridger'ın bilgi toplama görevi bir kurtarma operasyonuna dönüşmüş.
Your loyalty is admirable, Zeb, but this was Ezra's mission, not yours.
Sadakatin takdire şayan Zeb fakat bu Ezra'nın göreviydi, senin değil.
The mission and cover job are yours.
Hem görev hem de film işi senin.
But every time we came back together for a mission, we picked up right where we had left off, until finally we realized there was no point in fighting it.
Yine de birlikte görevden döndüğümüz her seferde kaldığımız yerden devam ederdik. Ta ki, kendimizi tutmanın anlamsız olduğunu fark edene kadar.
I wanna get the kinks worked out before our next mission.
Hadi, devam edelim.
If this were a JSA mission, we'd probably also send someone undercover at the club.
- Bu bir JSA görevi olsaydı muhtemelen içeriye kılık değiştirmiş birilerini yollardık.
missionary 26
missions 18
mission accomplished 296
mission control 29
mississippi 148
missing 252
missile 16
missiles 28
missing something 21
missing persons 46
missions 18
mission accomplished 296
mission control 29
mississippi 148
missing 252
missile 16
missiles 28
missing something 21
missing persons 46