My company translate Turkish
3,638 parallel translation
This is my company.
Burası benim şirketim.
I'll give you a position at my company...
Sana şirketimde bir iş vereceğim...
You know, my company sponsored a "Hands On A Hard Body" contest last month, down in Corpus Christi.
Şirketim geçen ay, "Eller Arabada" yarışmasına, sponsor olmuştu, Corpus Christi'de.
Otherwise, you're trying to destroy my company.
Aksi halde, benim şirketini mahvetmeye uğraşıyorsun.
Well, it's only my company you'll be enjoying tonight.
Bu akşam eğlenmen için yalnızca ben eşlik edeceğim.
Malcolm used my company's applied sciences to turn it into a weapon.
Malcolm onu bir silaha dönüştürmek için şirketimin Uygulamalı Bilimler bölümünü kullandı.
My company was responsible for reviewing the three finalists.
Şirketim son üç finalisti incelemekle görevlendirilmişti.
You know last I checked, it was my company.
Doğru hatırlıyorsam, şirketin sahibi bendim.
This is my company.
Benim şirketimden bahsediyoruz.
John wanted my company to employ a team of outside consultants to work on a Chinese dam project.
- Ne anlaşması? - John, Çin'de olacak olan bir baraj projesinde çalışmak için şirketimden dış danışmanlardan oluşan bir ekip istihdamı istedi.
Your company makes dams? My company makes pumps.
- Şirketiniz baraj mı yapıyor?
My company is interesting as well.
Benim şirketim de ilginç.
Besides, my company adapted its code, but it didn't originate with Decima.
Ayrıca, şirketim kodu adapte etti ama kaynağı Decima değil.
Instead, you've goaded him into orchestrating an attempt to take over my company.
Onun yerine sen bu adamı şirketimi alaşağı yapmaya teşebbüs etmesi için teşvik ettin.
You don't know me very well, but each time you crawl out a bathroom window to escape my company, it chips away at my masculinity.
Beni pek iyi tanımıyorsun ama tuvalet penceresine tırmanıp... yanımdan kaçmaya çalıştığında, erkekliğim zedeleniyor.
Now I lose my company or burn.
Ya şirketimi kaybedeceğim ya da yanacağım.
Or he was just having my back, paving his way into the company like he said.
Öyleyse o da onlardan biri.
Again, only use ted's words, Can I impress executive ash hamid enough With my confidence to hire me at his company?
Yine, sadece Ted'in söyledikleriyle yönetici Ash Hamid'i özgüvenimle yeteri kadar etkileyip beni şirketinde işe almasını sağlayabilir miydim?
The pleasure of your company yesterday was worth any jab you took at my character.
Dün seni misafir etmek, karakterimden aldığın her dürtüye değerdi.
And he was instrumental in my ousting at the company, was he not?
Ayrıca benim şirketteki görevimden olma konusunda da başı çekiyordu öyle değil mi?
- My new Westship Company poncho?
- My new Westship Company pançomu mu?
I got him to give me my Aunt Katherine's shares in the company... 33.3 %.
Katherine halanın şirketteki hisselerini vermesi için onu ikna ettim... % 33.3.
Several years ago, my son founded a tech company.
Birkaç yıl önce, oğlum bir teknoloji şirketi kurdu.
Because of my connections, I'm gonna bring so much after work casheesh to this company.
Bağlantılarım sayesinde, bu şirkete çok para kazandıracağım.
Not bad, considering the company I devoted the last 10 years of my life to is under federal investigation.
Hayatımın son 10 yılını adadığım şirketin federal soruşturma altında olduğunu göz önünde bulundurursak hiç fena değil.
Which is why I asked for someone at your company to help me with my investigation.
Şirketinizden birinin soruşturmamda yardımcı olmasını istememin nedeni de bu.
And then my computer broke down, so we called our after hours I. T. company, because it was, like, 3 : 00 in the morning.
Sonra bilgisayarım bozuldu. Biz de mesai sonrası teknik ekip çağırdık çünkü saat sabah 3 falandı.
I put every fiber of my soul into this company.
Ben bu şirkete kendimi adadım. - Amerika'ya!
With my husband missing, and everything that happened today... it was nice to have the company.
Kocam kayıpken ve bugün olanları düşününce misafir ağırlamak güzeldi.
Mind if I run my own company?
Kendi ekibime kendim karar verebilir miyim?
My brothers and I have parted company.
Kardeşlerimle yollarımızı ayırdık.
As key members of the board, I felt it was important that you know where the company stands from my perspective as C.F.O.
Heyetin önemli kişileri olarak mali işler müdürü olarak, benim açımdan şirketin nerede olduğunu görmenizin önemli olduğunu düşündüm.
In order to keep the company afloat and my investors from losing their shirts, Peggy helped me borrow some money.
Şirketi ayakta tutabilmek ve yatırımcılarımızın para kaybetmesini önlemek için Peggy bir miktar ödünç para bulmama yardım etmişti.
Mr. Renfield, this is my co-chairman on the board of British Imperial Coolant Company, Lord Laurent. - Pleasure.
Bay Renfield, bu İngiliz Soğutucu Şirketindeki eş başkanım Lord Laurent.
They proved very helpful indeed in persuading his widow to sell me his interests in a company I had my eye on.
Tam aksine. Dul karısını göz koyduğum şirketin hisselerini satmaya ikna etme hususunda çok yardımcı oldu.
One of my deployments in Iraq, my unit helped rescue a captured soldier from insurgents after her company had been killed by small-arms fire.
Irak'taki görevlerden birinde birimim, birliği çatışmada öldürüldükten sonra isyancılar tarafından yakalanmış bir askeri kurtarmıştı.
My insurance agent. Sorry, but it's not good news. You're gonna be getting a call from the company that wrote your auto policy.
Aracının kaskosunu yapan şirketten seni arayacaklar.
It's my auto insurance company.
Bu benim araç sigorta şirketim.
Your company strapped a bomb to my chest and used me to plant a virus, a virus you're going to tell me how to stop.
Şirketin göğsüme bir bomba takıp beni virüs yerleştirmek için kullandın şimdi de o virüsü nasıl durduracağımı söyleyeceksin.
I didn't blow up your family's godforsaken company any more than my father willingly put a bomb on Flight 197.
Allah'ın belası şirketinizi ben havaya uçurmadım babam da o bombayı 197 sefer sayılı uçağa isteyerek yerleştirmemişti.
Over the past several months of my employment, I am ashamed to say that I engaged in an intimate relationship with the company's founder and C.E.O.
Çalıştığım son aylarda şirketin kurucusu ve C.E.O.'suyla yakın bir ilişki içine girdiğimi söylemekten utanıyorum.
It's the handcuffs I'm gonna be wearing when I violate my probation by touching a computer that's hacking into the phone company.
Telefon şirketinin sistemine girerek şartlı tahliyemi ihlal ettiğimde takılacak kelepçeyle.
My car's at the trucking company.
Arabam nakliye şirketinde.
You know, my aunt, she used to be This secret shopper for her company.
Halam önceden gizlice şirketine gidip alışveriş yapardı.
I used to have my own catering company!
- Eskiden kendime ait yemek şirketim vardı.
And I'll never be able to forgive myself if I blew it because I was too focused on my stupid paper company job.
Eğer bu aptal kağıt firması işime fazla odaklandığım için bu fırsatı tepersem kendimi asla affedemem.
My father started the company with 10 employees.
Babam şirketi kurduğunda 10 işçisi vardı.
My family owns it through a holding company.
Ailem bir şirket aracılığıyla satın aldı.
Yes, this all started as vengeance for my children, but the company is making money now.
Evet, hepsi çocuklarımın intikamı için başladı, ama şimdi şirket para kazandırıyor.
- Not on my best day. We've got company.
- En iyi günümde bile yapamam.
My fee is ten percent of the company's profits.
Ücretim ; şirketin kârının yüzde onudur.
company 283
company policy 26
my congratulations 45
my cousin 200
my country 45
my compliments to the chef 18
my condolences 270
my coat 60
my colleague 58
my colleagues 18
company policy 26
my congratulations 45
my cousin 200
my country 45
my compliments to the chef 18
my condolences 270
my coat 60
my colleague 58
my colleagues 18