English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My position

My position translate Turkish

2,066 parallel translation
My position dictates that any legal dealings that concern me have to go through the hospital's attorney.
Konumum, beni ilgilendiren hukuki olayları hastane avukatlarına götürmemi gerektiriyor.
I know who you are and I'm not gonna change my position, Mr. Harris.
Kim olduğunuzu biliyorum ama bu bir şeyi değiştirmez, Bay Harris.
I was able to return to my position as leader of the alliance, although I have had a recent setback.
İttifak'ın lideri olarak mevkime geri döndüm, ama yakın zamanda başıma bir aksilik geldi.
To get to my position, I needed someone on my side. And like I said, he had dinner with the Mayor.
Bu konuma gelmek için desteğe ihtiyacım vardı.
I will not reverse my position.
Fikrimden caymayacağım.
My position is you're wrong.
Sadece yanıldığını söylüyorum.
What's my position after the sale?
Benim satış sonrası pozisyonum ne olacak?
I threw away my name, my position, my life in the capital...
Adımı, görevimi ve şehirdeki hayatımı.. hiç uğruna fırlatıp attım.
In my position, one hears many things.
Benim konumumda, biri çok fazla şey duyar.
BECAUSE MY POSITION'S GOING AGAINST ME.
Aldığım pozisyon benim zararıma olacaktı.
- I told him I re-evaluated my position.
- Ona durumu bir daha değerlendireceğimi söyledim.
Hakan, you said nothing about my position as vice-boss!
Hakan, benim patron yarısı olduğuma dair hiçbir şey söylemeyecek misin Hakan?
Anybody else in my position would have.
Orayı tamir etmek--Tommy'nin fikriymiş.
My position as a chairman makes me interfere all the time.
Müdürlük görevim sürekli bir şeylere karışmama neden oluyor.
You are exactly in my position.
Zaten aynen benim konumumdasın.
In my position, I could make an evaluation that states that you two are not suited to work together because of interpersonal issues that are not being dealt with.
Benim pozisyonumda, ikinizin beraber çalışmasının uygun olmadığını belirleyebilirim. Çünkü, uğraşamadığınız kişisel sorunlarınız var.
Well, I'm sorry that it came off that way, but you can understand my position.
O şekilde olduğu için üzgünüm ama benim durumumu da anlarsın.
I already know the details of your daughter's death, and... it does not change my position as a doctor.
Kızınızın ölümüyle ilgili detayları zaten biliyorum ve bu, bir doktor olarak fikrimi değiştirmeyecek.
My position.
- Pozisyonuma.
In my position, to marry a foreigner is bad publicity.
Benim durumumda yabancı biriyle evlenmek kötü reklâm olur.
From my position it didn't look as.
Bulunduğum yerden farketmedim.
She understands my position.
Görüşümü anlayışla karşılıyor.
We're not talking about my position,
Konu benim ne düşündüğüm değil.
Do you know how many people would kill for my position?
İşim için kaç kişi canını verirdi, haberin var mı?
He's an All-Star, he plays my position, and he costs a lot of money.
All Star kadrosunda olan, benim pozisyonumda oynayan ve çok paraya mal olan biri.
It's good to know that some people understand my difficult position.
Bazı insanların zor konumumu anladıklarını bilmek güzel.
But my alma mater have offered me a teaching position.
Ama mezun olduğum okul bana öğretmenlik teklif etti.
My next position is to take command of our new Daedalus-class ship.
Bir sonraki mevkim, yeni Daedalus sınıfı geminin komutasını almak.
Hey, um, Don, I, um... I wanna say that I'm sensitive to your job position, but it's my agent who's out there missing.
Ben işine saygılı olduğum söylemek isterim ama kayıp olan benim ajanım.
And your father would like me to reverse my negative position now that there's money to be made in it for him.
Ve babanız da daha çok para kazanmak için fikrimden caymamı istiyor.
My chest hurts. ... sort of a fetal position...
Göğsüm acıyor.
Did you know... that as chairman of the residency committee... my vote secured your position here?
İhtisas dönemi komitesi başkanı olarak benim oyumun buradaki yerini güvenceye aldığını biliyor muydun?
My father just took a position at Springfield University.
Babam yakın bir zamanda Springfield Üniversitesi'nde işe başladı.
Just like my father wants to squander fifty years of goodwill and connections as well as his position on a board of directors just to get an admitted grifter a new dealership after he almost tanked an entire company's reputation.
Tıpkı iyi kalpli babamın bağlantılarını ve yönetim kurulundaki konumunu, dolandırıcı ve şirketini batırmış bir adama yeni bir bayilik açması için yardım etmesi gibi.
How had I reached this appalling position with love only love, as my guide?
Sevdiğim kişileri korumak amacıyla sevgimi rehber edinerek dehşet verici bu sona nasıl ulaşmıştım?
Your forces are still in position near my country.
Askerleriniz hâlâ ülkeme yakın konumdalar.
Some experts have the theory, that the pyramids were built in agreement the position of the three stars, that the belt forms in the constellation Orion, also known as the hunter or the wise man.
Bazı uzmanlar şu teoriye sahip, piramitlerin yapıldığı bu yer üç yıldızın dizilimiyle uymakta, Bu üç yıldız Orion takımyıldızındaki kuşak formları, aynı zamanda avcı veya adaçayı ( wise man ) olarak da bilinmekte.
Aren't you going to introduce me in my new position to the rest of the company?
Beni şirketteki çalışanlarıma, patron yarısı diye tanıtmayacak mısın?
My arms are shaking all over. Never mind, ok then. Let's return to our lotus position...
Neyse, evet, şimdi tekrar Lotus hareketimize dönerek kısa bir süre meditasyon yapıp sakinliğimizi sağlayalım.
My little brother is upstairs in the fetal position.
Küçük kardeşim yukarıda, cenin şeklinde duruyor.
You, my little tranny friend, are in no position to make demands.
Sen, küçük travesti dostum istekte bulunacak durumda değilsin.
My social position does not allow me time for trifle matters.
Benim böyle önemsiz şeylerle uğraşmaya vaktim yok.
My two best players are playing the same position.
En iyi iki oyuncum aynı pozisyonda oynuyorlar.
Well... between my sad little bonus cheque and my new position as Rick Springfield's drug dealer-slash-pimp,
Vay canına. Şey... Can sıkıcı az ikramiye çekimi ve Rick Springfield için uyuşturucu satıcısı / pezevenklik yaptığımı düşünürsek duygusal olarak bok gibi hissettiğimi söylemem gerek.
Ben is now thinking, maybe this is an opportunity for me to go back and get my old position.
Ben'in aklında geçense bunun kendisi için bir fırsat olabileceği ve bu sayede adadaki eski konumunu geri kazanabileceğidir.
Yet you fail to reflect how vulnerable my own position is.
Ama benim konumumun ne kadar savunmasız olduğunu görmeyi beceremiyorsun.
Listen my friend, you're in no position to makin'demands- -
Bak dostum. Talepte bulunacak konumda değilsin.
My client's position is that we will fight this in probate for years, if we have to.
Müvekkilimin durumunda, vasiyet onaylanana dek gerekirse yıllarca savaşacağız.
That's why I'm abusing my management position to get you challenging work at JLB.
Sana JLB'de iş bulmak için yöneticilik pozisyonumdan faydalanıyorum.
My father bought you this Mayor position before he passed away
Sana bu makamı ölmeden önce babam vermişti.
My current position is not because of myself... it, s the cry of 20 million people... and my tears are mixed with theirs.
Şuan içinde bulunduğum durum, kendimin yarattığı bir şey değildir 20 milyon kişinin hıçkırarak ağlaması ve gözyaşlarının bir araya gelmesidir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]