My poor friend translate Turkish
46 parallel translation
Come in, my poor friend.
İçeri gel, zavallı arkadaşım.
You're hurt, my poor friend.
Yaralanmışsın, zavallı arkadaşım.
- My poor friend.
- Zavallı dostum.
You were born pickled in the stuff, my poor friend.
Bu dünyaya çok sarhoş olarak geldin benim zavallı dostum.
It is a great bore, and I need hardly say... a terrible disappointment to me... but I've just had a telegram to say... that my poor friend Bunbury is very ill again.
Çok can sıkıcı bir durum ve korkunç bir hayal kırıklığı biliyorum ama... Zavallı arkadaşım Bunbury'nin yine rahatsızlandığını bildiren bir telgraf geldi.
- Let me tell you, when I seen my poor friend Wes lying dead in a pool of blood, being scalped in front of my eyes,
- Bir şey söyleyeyim mi? Zavallı dostum Wes'i gözlerimin önünde kafa derisi yüzülüp de bir kan gölü içinde terk edildiğini gördüğümde yapmam gerekeni çok iyi biliyorum.
And yourself my poor friend.
Ve kendini de benim zavallı dostum.
My poor friend.
Zavallı dostum.
How would Mr. Van Dussen feel if he had to undress at gunpoint and wore no underwear, like my poor friend, Sonny.
Mr. Van Dussen, zavallı dostum Sonny gibi iç çamaşırı yokken silah zoruyla soyunmak zorunda kalsaydı ne hissederdi?
- No, my poor friend.
- Hayır, benim zavallı dostum.
My poor friend!
- Zavallı dostum.
You knew too much, my poor friend.
Çok şey biliyordunuz, zavallı dostum.
- Hurt my poor friend.
Yaralanmışsın, zavallı arkadaşım.
My poor friend, be brave.
Benim zavallı arkadaşım, cesur ol.
My poor friend!
Zavallı dostum!
My poor friend.
Zavallı arkadaşım.
Being up here makes me think of my poor friend Billy.
Burada olmak bana zavallı arkadaşım Billy'i hatırlattı bana.
Oh my poor friend.
Zavallı dostum.
My poor friend.
- Zavallı dostum.
So my poor friend the Marquise de Flers did well to die.
Zavallı dostum, Markiz de Flers öldü de, bunu görmedi.
What have they done to you, my poor friend?
Sane ne yaptılar böyle zavallı arkadaşım?
My poor friend.
Zavallı arkadaşım benim.
My poor friend.
Zavallı dostum benim.
My poor friend.
Vah arkadaşım.
You lacked common sense, my poor friend.
Sağduyunu kaybetmiş gibi konuşuyorsun zavallı dostum.
Poor tax, my only friend in the world and you're already tired.
Zavallı Tax, hayattaki tek dostum, şimdiden yoruldun.
My poor old friend.
Zavallı dostum.
My poor, young friend.
Vah zavallı genç arkadaşım.
My poor, misguided friend, you are a sinner in need of redemption.
Benim zavallı, yanlış bilgili dostum, sen bağışlanma ihtiyacı olan bir günahkârsın.
What I mean, my friend Muriel and I, we plant our seeds on the same day, and, I don't know, my flowers come charging out of the pot as if the police were after them, and poor Muriel...
Arkadaşım Muriel'la ben tohumlarımızı aynı gün dikiyoruz, nedense benim çiçeklerim sanki peşlerinde polis varmış gibi saksıdan fışkırıyor. Zavallı Muriel'ınkiler...
My friend, I don't know your name, but... I was once as poor as you, and I too had to leave home for lack of work.
Dostum, adını bilmiyorum ama ben de eskiden fakirdim ve işsizlikten memleketimi terk etmek zorunda kaldım.
My poor dear friend the viscount de Corvence had to part with it at a slight reduction but then, estates are so draining on one these days, don't you find?
Zavallı dostum Corvence vikontu araya girerek bir parça indirim yaptırdı ama yine de, bu günlerde ev kurmak bütçeyi sarsıyor, öyle değil mi?
I felt like a spaz king out there with my friend Ellen and Pete, but then I thought of my poor dad, and I let one rip.
Arkadaşım Ellen ve Pete'le orada kendimi gerizekalı gibi hissettim. Ama sonra zavallı babamı düşündüm ve koyverdim gitti.
My best friend... who I trusted with all my heart, lying to me, betraying me, stealing the only man I've ever loved... while I played the poor, pitiful, little sidekick.
En iyi arkadaşımdı. Kendisine bütün kalbimle güvendiğim biriydi. Bana yalan söyledi, ihanet etti ve sevdiğim tek erkeği benden çaldı.
That took courage, my friend. Especially for a poor, timid sap like you.
Neden yetimhaneye gidip kendine bir çocuk evlat edinmiyorsun?
Can you respect my poor little friend sitting at a fold-up table in his sad little office?
Küçük trajik ofisinde katlama bir masada oturan arkadaşıma da saygı gösterir misin?
This poor girl is there weeping on your best friend's shoulder in my house and you're leaving?
Zavallı kız benim evimde en iyi arkadaşının omuzunda ağlıyor ve sen de gidiyor musun?
poor thing hurt his knee, but fortunately, my good friend mateo, 3-time international ballroom dancing champion, was able to be with me. so when do i get my money?
Zavallıcık dizini incitti ama şansıma sevgili arkadaşım Mateo bana eşlik etmeyi kabul etti ki kendisi 3 defa uluslararası balo dans yarışmasını kazanmıştır.
That is an excuse for poor automobile maintenance, my friend.
Bu kötü araba bakımının bir bahanesi, dostum.
But you're my friend Even if my family was poor...
Çoğu kişiden değil, arkadaşımdan bahsediyorum. Ailem fakir bile olsaydı yine arkadaşlık kurabilirdik.
For some reason, the poor devil wants to be my friend.
Nedense zavallı şeytan arkadaşım olmak istiyor.
My poor old friend Isn't this a bore, old friend?
Zavallı eski dostum Ne can sıkıcı, değil mi eski dostum?
It's a poor choice, my friend.
Yanlış seçim, arkadaşım.
The rich may travel light, my friend, but they never travel poor.
Zengin hafif seyahat edebilir belki, arkadaşım.. .. ama asla parasız seyahat etmezler.
my poor baby 49
my poor boy 32
my poor darling 27
my poor child 21
my poor 47
friends 2160
friend 1938
friendly 281
friendship 155
friends with benefits 24
my poor boy 32
my poor darling 27
my poor child 21
my poor 47
friends 2160
friend 1938
friendly 281
friendship 155
friends with benefits 24