No difference translate Turkish
1,621 parallel translation
So if you want your chief to come here in the mornin and find his office all muss'up, the same way him leave it it don't make no difference to me, me pay, I get it!
Eğer şefinin buraya sabahtan gelmesini istiyorsan ve ofisini bıraktığı gibi dağınık bulursun, Bana göre farklı değil.
It makes no difference.
Fark yapmaz.
Don't, then. You know, I live without you all the time, baby. Don't make no difference to me now, you being here.
Her zaman beni bırakıp gittin şimdi de gitmen bir şeyi değiştirmez.
Well, then it makes no difference, does it?
İyi, fark etmiyor, değil mi?
No difference to where we come from, right?
Bizim işimizden pek farklı değil, değil mi?
Round the sun or the moon, it made no difference to his work.
Hangisi hangisinin etrafında dönmesi onun için fark etmiyordu.
Winning, losing... makes no difference.
Kaybetmek, kazanmak... hiç fark etmez.
But no one is capable of dealing with such a crisis from a distance. To me it makes no difference who interfered.
Altı insanın kaderini neler yapabileceğini bilmediğiniz, bir insanın eline teslim edemezsiniz.
Morning or evening makes no difference.
Ha sabah ha akşam ne fark eder.
When asked if the Senator's disclosures made them more likely to vote for him in the general election... "... less likely ", "or made no difference at all", 60 percent said "No Difference..."
Senatörün açıklamalarının kasım seçimlerindeki tercihlerine etkisi sorulanların yüzde 60 "fark etmedi" derken yüzde 22 "daha fazla", yüzde 18 ise "daha az" cevabını verdi.
There's no difference.
- Aynı şey.
No difference.
Aralarında fark yok.
It makes no difference.
Farketmez.
By the due date. Earlier makes no difference. It's a complete myth that there's a benefit to be derived from early admission.
Göndermesi gereken zamanda göndermeli. "Erken göndermekte fayda vardır" düşüncesi doğru değildir.
No difference at all.
Hiç farklı değil.
- It makes no difference.
- Birşeyi değiştirmez.
95 or on the train, it don't make no difference... he shouldn't have been there alone.
95 ya da trende, hiç bir farkı yok yalnız başına gitmemeliydi.
There's no difference in the story.
Hikayede bir farklılık yok.
You can stay, you can go, it makes no difference to me.
Kalırsın ya da gidersin, Beni ilgilendirmez.
It makes no difference to me.
Benim için fark etmez.
- It makes no difference.
- Farketmez.
That don't make no difference.
Bu hiçbir şeyi değiştirmez.
No difference.
- Arada fark yok.
[.. if he was alive or not, if he existed or not,.. ] [.. made no difference to all those people. ]
... yaşasa da, ölmüş olsa da, var olsa da olmasa da bu insanlar için bir şey değişmeyecek. "
It makes no difference.
Fark etmez.
It makes no difference to me.
- O para benim için bir şey ifade etmiyor.
There is no difference between right and wrong
Doğru ve yanlış arasında bir fark yok.
It will, with respect, make no difference to the war at all.
Bütün saygımla efendim, bu savaş için en küçük bir fark yaratmayacaktır.
It makes no difference if he makes a decision or not.
Bu konuyu benimle konuşmanızın bir faydası yok.
No, it makes no difference, and you know it.
Hayır, hiç bir işe yaramadı, sen de biliyorsun.
Another day or two makes no difference to her.
Birkaç gün daha onun için fark etmez.
Four days makes no difference to her.
Dört gün onun için hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
My hair grown white but i saw.. that there is no difference between men and women.
Saçlarım ağardı, ama anladım erkekle kadın arasında hiçbir fark yok.
- There's no difference.
- Arada fark yok ki.
- There's no difference between its gold and silver.
- Gümüşle altın arasında bir fark yok ki.
- No, but that makes no difference
- Hayır, ama ne fark eder ki? "
Guilty or innocent, there's no difference.
Suçlu, suçsuz fark etmez.
It'd make no difference.
Bu bir şeyi değiştirmez.
- Give him Florida. There's no difference.
- Onu Florida'ya gönder, hiçbir farkı olmayacak.
To me, there is no difference.
Benim için fark etmez.
I'd say it'd make no difference.
Fark etmez derim.
Don't make no difference to me.
Benim için fark etmiyor.
Tell me about it. Still, this girl has no concept of reality or the difference between right or wrong.
Bu kız şu anda gerçeklerin... yada doğru ile yanlışın ne olduğunu ayıramıyor.
Makes no difference to me.
Benim için fark etmez...
No it will make No difference? a.
- Birşey farketmez.
no, no, no. i hardly noticed any difference at all!
Hayır, hayır.
No, the only difference is the woods are the only place I can see a clear path
Hayır, tek fark açık yol görebildiğim tek yerin orman olması.
One college admissions officer said that he sometimes puts a random stack of applications in the yes pile and the rest in the no pile because he knows it doesn't make any difference.
... bazen rastgele birkaç başvuru seçip kabul edilenler bölümüne attığını söylemiş. Çünkü aralarında bir fark olmayacağını biliyormuş.
There's no difference between them.
Farkları yok.
- No, What's its difference?
- Hayır, ne fark eder ki?
The difference is, Jane Doe had no glass in her wound.
Farklı olan şey, ikinci kadının yarasından hiç cam çıkmamış olması.
differences 17
difference is 26
no disrespect 149
no dice 84
no distractions 49
no discipline 19
no discussion 28
no dinner 26
no dillydallying 17
difference is 26
no disrespect 149
no dice 84
no distractions 49
no discipline 19
no discussion 28
no dinner 26
no dillydallying 17