No disrespect translate Turkish
683 parallel translation
I meant no disrespect, Mrs. Wilkes.
Saygısızlık etmek istemedim, Bayan Wilkes.
Mrs. Nolan, I feel that there's no disrespect in my speaking my mind at this time.
Bayan Nolan, şu an düşündüklerimi ifade ederken saygısızlık ettiğimi düşünmüyorum.
but I mean no disrespect to you by that.
Niyetim sana kabalık etmek değil.
No disrespect to Michiko, but the old man is really stubborn.
Michiko'ya saygısızlık etmek istemem, ama ihtiyar adam gerçekten inatçı biri.
Meaning no disrespect to the Skipper, of course.
Kaptana saygısızlık kastı yok, elbette.
- They mean no disrespect.
- Niyetleri saygısızlık değil.
Pardon me, no disrespect for Tanniea.
Tanniea'ya saygısızlık yapmak istemem. Görüşmek üzere.
Meaning no disrespect, of course.
Bunu saygısızlık sayma.Tabi ki.
Meaning no disrespect, of course.
Saygısızlığı ifade etmek değil, tabi.
Meanin'no disrespect to him, sir, I'd say the colonel ought to muck off, sir.
Saygısızlık etmek istemem efendim, ama albay saçmaladı efendim.
They deserve to know. Captain, no disrespect intended, but you must surely realise you can't announce the full truth to the crew.
Kaptan, saygısızlık etmek istemem ama mürettebata söyleyemezsiniz.
You'd - I mean no disrespect.
Saygısızlık etmek niyetinde değilim.
I have no disrespect in mind.
Saygısızlık falan etmiyorum.
I meant no disrespect to you or your daughter.
Ne size ne de kızınıza saygısızlık etmek istedim.
No disrespect, mademoiselle. But you are in all the papers :
Saygısızlık etmek istemem, matmazel ama tüm magazin haberlerinde varsınız.
I'm sorry.I meant no disrespect.
Üzgünüm. Saygısızlık etmek istemedim.
Didn't mean no disrespect.
Saygısızlık etmek istememiştim.
Meant no disrespect there.
Saygısızlık etmek istemedim.
No disrespect, but I gathered you were all dead.
Alınma ama, hepinizin öldüğünü düşünmüştüm.
No disrespect to Mostyn, of course.
Mostyn'i saymazsak tabi.
I mean no disrespect, Your majesty.
Saygısızlık etmek istememiştim majesteleri.
[With Irish accent] Imaginary. Stay cool. He meant no disrespect.
Sakin olun saygısızlık etmek istemedi.
No disrespect, but I don't think Ray's heart is really in this.
Yanlış anlama, ama Ray'in bu işe gönül verdiğini sanmıyorum.
No disrespect intended, Your Lordship.
Size saygısızlık yapmak istememiştim.
I mean you no disrespect... not at all, to the contrary... but I wish when I had graduated,
Saygısızlık etmek istemem... Asla. Aksine ama muzun olduğumda, sizin yaptığınızı... yapabilecek kadar cüretli olmak isterdim.
Meaning no disrespect, Your Majesty.
Saygısızlık yok majesteleri.
( in English ) No disrespect is intended to the police by our remarks.
Bunu polise karşı saygısızlık görmeyin sakın.
I mean no disrespect.
Saygısızlık etmek istemedim.
Dr. walker was explaining to me why you picked someone... no disrespect, Mr. Remo, who doesn't know diddIysquat about football.
Dr. WaIker bana senin futboldan hiç anlamayan bay Remo'yu koçluğa neden seçtiğini anlatıyordu.
No disrespect, Rhinestone Cowpie. But I really don't think her idea of a hot date is a butter-churning contest in Tobacci-flats.
Saygýsýzlýk etmek istemem "Sayýn Bostan Danasý" ama Rebecca'nýn güzel randevu anlayýþýnýn Tabaccy Flats'te tereyaðý çalkalamak olduðunu hiç sanýyorum.
No disrespect, sir, but we cannot afford the time.
- Saygısızlık etmek istemem, ama, zamanımızı buna ayıracak lükse sahip değiliz.
No disrespect, but Ed has a lot of hostility against you.
Sakın gücenmeyin ama Ed sizden pek hoşlanmadı galiba.
No disrespect to Morgan Freeman or Denzel Washington... but, brother, I hear you are smoking.
Morgan Freeman veya Denzel Washington'a saygısızlık etmek istemem..... ama kardeşim, dalga içiyormuşsun diye duydum.
Now, no disrespect intended, but, um... you were spawned by a couple of brier-hoppers.
Saygısızlık etmek istemem ama... Şey... köklü bir ailen yoktu diyelim nazikçe.
No disrespect or disobedience.
Saygısızlık ve itaatsizlik yok.
I don't mean no disrespect, but that's the way it is.
Saygısızlık etmek istemem ama olan bu.
Chancellor, I mean no disrespect but I have repeatedly warned you about your policies, taking us too quickly where we had no business going in the first place.
Şansölye, saygısızlık etmek istemem ama politikalarınızın bizi, pek işimiz olmayan yerlere fazla hızlı bir şekilde götürdüğüne dair sizi defalarca uyardım.
I don't tolerate no disrespect from my property.
Kendi mekanımda saygısızlığa hiç tahammülüm yok.
I hope Mr. Wayne understands you mean no disrespect.
Eminim ki Bay Wayne saygısızlık etmek istemediğini anlıyordur.
I mean no disrespect, but we are faced with an alarming situation.
Saygısızlık etmek istememiştim ama endişe verici bir durumla karşı karşıyayız.
I don't mean no disrespect to you fighting men but sometimes I can't help but figure, why are you fighting this war?
Size saygısızlık etmek istemem ama... bazen neden bu savaşta olduğunuzu anlayamıyorum.
No disrespect, Kyle, but your moms got a fat ass.
Saygısızlık gibi olmasın ama, Kyle, annenin kıçı kocaman.
Mary, no disrespect to you but I'm not here to drink your fucking coffee.
Mary, sana saygısızlık etmek istemem ama ben buraya senin lanet olası kahveni içmeye gelmedim.
Now, no disrespect intended, sir,
Kötü niyetli bir şey yok efendim.
I meant you no disrespect.
Size saygısızlık etmek istemedim.
I'm sure Major Kira meant no disrespect.
Binbaşı Kira'nın saygısızlık etmek istemediğinden eminim.
I meant no disrespect.
Niyetim saygısızlık değildi.
Overlooking your disrespect, there's no sense trying what can't be done.
Bu saygısızlıkla, yapılamıyacakları denemenin bir anlamı yok.
So they will no longer tolerate... his disrespect for them.
Bundan böyle saygısız davranmasına göz yummayacaklarmış. Büyük tıbbi değeri olan bir şey keşfettim.
There's no need for disrespect.
Saygısızlığın lüzumu yok.
She means no disrespect.
Saygısızlık etmek istemedi.