English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / No i didn't

No i didn't translate Turkish

10,464 parallel translation
I didn't say no.
Ben hayır demedim ki.
- No, that's not fair! Oh, I'm gonna pretend like I didn't hear that.
Bunu duymamış gibi davranacağım.
I've never worn a condom, ever, and Lem, obviously the implicit agreement between you and I, is that at no time will our penises touch, but I'd also appreciate it if you didn't make eye contact,
Asla. Ve Lem tabii ki aramızdaki sözsüz anlaşma şunu gerektirir ki asla penislerimiz birbirine değmeyecek. Ayrıca o sırada göz teması kurmazsan da sevinirim.
No, I didn't.
Evet, ben degildim.
You're no Bridget Jones, and I am no... whatever the male equivalent to Bridget Jones is. You hated my best friends. I didn't hate your best friends.
Sen Bridget Jones değilsin ve ben de Bridget Jones'un erkek karşılığı neyse o değilim.
No, you didn't, because no, I wasn't.
- Arabayı durdur, beni indir. - Sakin ol.
No, I didn't want to work with him.
Onunla çalışmak istemedim.
I hope I didn't throw off your game at all. No.
Umarım oyundan saptırmadım seni.
No, I didn't.
- Ne? Hayır kullanmadım.
No, but I assume it's someone he didn't think very highly of.
Yok ama pek sevdiği biri değilmiş sanırım.
No. I didn't think so.
Ben de öyle tahmin etmiştim.
I ate lunch at the same time every day, even when I didn't have any food, even though I had no idea what time it was.
Yemek olmasa bile, saatin kaç olduğunu bilmesem bile her gün aynı saatte öğle yemeği yiyordum.
No! No, I didn't mean it like that.
O anlamda söylemedim.
- Oh, no, I didn't.
- Sanki bana "Biraz yavaşla!" dercesine işaret etti gibi geldi. - Öyle bir şey yapmadım.
- you know that? - No, I didn't know that.
- Hayır bilmiyordum.
No, I didn't!
Öyle bir şey istemedim.
No, I'm not giving up on Bart, just like I didn't give up on our marriage when you quit your job to start the North American Sumo League.
Kuzey Amerika Sumo Ligini kurmak için işinden istifa ettiğinde evliliğimizden vazgeçmediğim gibi Bart'tan da vazgeçmeyeceğim.
I know I've been having my fun elsewhere, and no one could blame you if you didn't take me back, but if you'll have me, I'll take you on the longest walk of your life! Come here. No hills.
Yokuş çıkmayacağız ama.
No, I-I-I-I didn't mean to!
Olamaz, böyle olsun istememiştim!
No, I didn't catch anything.
Hiçbir şey anlamadım.
I didn't say no.
- Hayır demedim ki.
No, I didn't.
Evet, bilmiyordum.
Whether they reported that because they didn't want to say she committed suicide, I have no idea.
İntihar ettiğinin duyulmaması için mi böyle yaptılar, hiçbir fikrim yok.
No, I didn't, but Emily's been on her own a long time.
Hayır, düşünmedim, ama Emily çok uzun zamandır tek başına.
Man, I didn't start no fire there last night.
Geçen gece orada yangın çıkarmadım ben.
No, I didn't.
Hayır öğrenemedim.
I've absolutely no idea if I did or I didn't.
Fark edip etmediğimi bilmiyorum.
But, what I didn't know until earlier today, when a colleague of mine spoke to an old friend of Jimmy's from the hostel, was that when Jimmy first came to London, he was homeless and broke with no obvious way of making money.
Meslektaşım Jimmy'nin yurttan eski bir arkadaşıyla konuştuğunda Jimmy'nin Londra'ya ilk geldiğinde evsiz ve parasızmış, düzgün yollardan para kazanmayı da bilmiyormuş.
- No, I didn't see them.
- Hayır, onları görmedim.
~ I didn't think, all things considered - ~ No.
- Düşünmemiştim, her şey dikkate alındığında... - Hayır.
Figures.You didn't listen to mom when I told you to take one or two hours off no matter how busy you were.
Bu yüzden eğer meşgul değilsen, birkaç saatliğine uğramanı istedim.
I have no idea how he knew I had her, and he threatened to kill Mike if I didn't turn her over.
Elimde olduğunu nasıl öğrendi biliyorum ve eğer kızı geri vermezsem Mike'ı öldürmekle tehdit etti.
No, I didn't.
Hayır, bulamadım.
No, I didn't.
Hayır, öyle olmadı.
No, I didn't get a chance to do that, baby.
Hayır, fırsatım olmadı, bebeğim.
Look, today didn't go as planned, no question, and I do have some damage control to do with my boss.
Şüphesiz bugün planlandığı gibi gitmedi patronla da aramı düzeltmeye çalışacağım.
No. I didn't break in.
Hayır, izinsiz girmedim.
And I didn't have no family to help me out, so I had to get work, mostly cleaning houses.
Ve bana yardım edebilecek kimsem yoktu bu yüzden iş bulmak zorundaydım çoğunlukla ev temizliği.
No. At least I didn't.
Hayır, ben çalmadım yani.
No, Roger, I didn't.
- Hayır Roger, yapmadım.
No, I didn't.
Hayır, söylemedim.
But I recorded Lizard talking about the murder. No, you didn't.
Tüm kanıtların yok edilmesinde yardım ettin!
No, I didn't write the cadaver note.
Kadavra notunu ben yazmadım.
I know he's coming after me, But I didn't kill sharon gardner. No.
Onun beni takip ettiğini biliyorum ama Sharon Gardner'ı ben öldürmedim.
No, I didn't forget about our meeting.
Hayır, buluşmamızı unutmadım.
No, when we came down from the observatory, we talked about moving forward, but the way you're acting now, where you're headed, you're backsliding, and I didn't sign up for that.
Hayır, gözlemevinden geldiğimizde ilerleme kaydedeceğimizi konuşmuştuk. Ama şu anki hallerine ve gidişatına bakılırsa kötü yoldasın, bunu istemiyordum.
No, i didn't ask about bananas.
"Bananalar mı"?
No, I didn't.
Ben yapmadım!
And there may be no way to prove it, but it happened and I won't ever say it didn't.
belki kanıtlayamam ama doğru ve yapmadım da diyemem.
No, I didn't change it.
No, I didn't change it.
- No! I didn't fucking do anything!
Hayır, hiçbir şey yapmadım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]