Not until tomorrow translate Turkish
214 parallel translation
At least, not until tomorrow morning.
En azından yarın sabaha kadar.
- Not until tomorrow morning.
- Yarın sabahtan önce dönmez.
At least not until tomorrow night.
En azından yarın geceye kadar.
That's not until tomorrow, after the wedding.
Konuşman yarın akşam düğünden sonra.
Not until tomorrow.
En erken yarın.
Not until tomorrow.
- Yarın sabahtan önce olmaz.
Not until tomorrow.
Yarına kadar değil.
MEJENES : Not until tomorrow night, when Senor Griffith will also start... as your personal security.
Yarın akşama kadar hayır Bay Griffith senin şahsi güvenliğine başlayacağı zamana kadar hayır.
Not until tomorrow morning, when he makes the deliveries.
Yarın sabaha kadar olmaz, teslimatlarını yaptığında.
Well, not until tomorrow.
- Yarından önce olmadığı kesin.
But I'm not going to give her the ring until tomorrow.
Ama yüzüğü yarın vereceğim.
The minute I see Oliver, I'm going back to my hotel... and pop myself into bed, and I'm not going to get up until tomorrow at noon.
Oliver'ı gördükten sonra hemen otele döneceğim. Kendimi yatağa atıp yarın öğleye kadar kalkmayacağım.
She's not due until tomorrow.
O yarın gelmeyecek miydi?
He's locked in his bedroom with his bible and some bread and cheese he'll not be let out until tomorrow morning.
İncil, biraz ekmek ve peynirle yatak odasına kilitledim. Yarın sabaha kadar da çıkmayacak.
But I did not expect you until tomorrow.
Yarından önce gelmenizi beklemiyorduk.
I would gladly pay you in advance, but I will not get the money until tomorrow.
Joey, sana peşin para vermek isterdim, ama parayı yarın alabileceğim.
Not until late, but if you could come again tomorrow...
- Geç gelir.
Until tomorrow, Notre Dame is not a place of worship.
Yarına kadar, Notre-Dame'da ibadet yok.
Now, look, you're not sailing until tomorrow, so we can spend the evening together... and I'll tell you all about how I used to beat up my dad when I was a kid.
Bak, gemin yarın kalkacak, yani akşam birlikte vakit geçirebiliriz. Sana çocukken babamı nasıl dövdüğümü anlatırım.
I have to go out and will not be back until after sundown tomorrow.
Dışarı çıkmak zorundayım ve yarın güneş batmadan da dönmeyeceğim.
Not until I'm assured we don't intend to give it away tomorrow.
Yarın masada vermek istemediğimizden emin olana kadar.
It ´ s better not to say anything until tomorrow.
Yarına kadar bir şey söylememek daha iyi.
Can not wait until tomorrow.
Yarına kadar bekleyemem.
Advise all officers who have not yet left for Rennes... ... to postpone their departure until tomorrow.
Henüz Rennes'e gitmemiş tüm subaylara haber ver seyahati yarına kadar ertelesinler.
I shall not eat again until tomorrow.
Yarına kadar yemek yemeyeceğim.
You're not due until tomorrow night.
Yarın akşama dek gerek yok.
I will not be consecrated Archbishop until tomorrow.
Yarın başpiskopos olana dek ekselansın değilim.
You'll be happy to know General Tanz is not returning to duty until tomorrow.
General Tanz yarına kadar göreve dönmeyecek.
Also tell the rest of the guards not to come in here until tomorrow.
Ayrıca tüm muhafızlara yarına kadar buraya gelmemelerini söyle.
That coffin should not have been occupied until tomorrow.
Tabut yarına kadar kullanılmamalı.
Hey, why not wait until tomorrow?
Neden yarını beklemiyorsun?
No, I'm not... I'm not scheduled to leave until tomorrow morning.
Hayır, programa göre... yarın sabah yola çıkacağız.
We are lucky, he is not leaving until tomorrow morning.
şansımız varmış, yarın sabah yola çıkacakmış.
Maybe not even until tomorrow morning.
Hatta belki de yarın sabaha kadar.
Well, that's because they're not supposed to until tomorrow : - Today we're shooting them as civilians : - Ah :
Şey, çünkü yarına kadar gerekmediği için bugün onları sivil olarak çekiyoruz.
Yes, but you're not supposed to be in uniform until tomorrow :
Evet, ama yarına kadar üniformalı olmanız gerekmiyor.
Not that I have to play with him until tomorrow afternoon.
Yarın öğleden sonraya kadar onunla oynamak zorunda değilim.
I'm taking my money I'm closing my doors until tomorrow morning and I'm not opening it for anybody
Paramı alıp, dükkanı yarına kadar kapatıyorum.
Comrade Reed, you may have time to discuss it until tomorrow morning. Other people do not have the time.
Yoldaş Reed, sizin bol zamanınız olabilir ama başkalarının yok.
Not until my father exiles Medea tomorrow I too shall see her tomorrow No, Jason.
Hayır, Jason.
But we're not gonna let him out until noon tomorrow... at which time his precious oxygen will have been exhausted.
Ve yarın öğlene kadar çıkmasına izin vermeyeceğiz. O'nun için çok değerli olan zamana kadar yani oksijeninin biteceği saate kadar.
I am sorry, but I am not allowed to reveal tomorrow's weather until tomorrow.
Üzgünüm ama yarın olana kadar yarının hava durumunu söyleyemem.
We're not going to show another movie until tomorrow, Dr. Fleischman.
Yarına kadar başka bir film göstermicez, Dr. Fleischman.
Because, you great buffoon, we want to live forever, not just until tomorrow.
Seni salak... Yalnızca yarın sabaha kadar için değil, sonsuza dek yaşayabilmek için.
I don't think you understand, your command does not start until 09 : 00 hours tomorrow morning.
Anladığınızı sanmıyorum, komutanız yarın sabah saat 09 : 00'a kadar başlamıyor.
I mean, you're not gonna be walking until at least tomorrow.
Anladığım kadarıyla en azından yarına kadar yürüyemezsin.
At tomorrow's game there's gonna be some very powerful men who will not breathe easy until Chad wins the game.
Yarınki maçta, Chad maçı kazanana kadar nefeslerini tutacak çok güçlü adamlar olacak.
The housekeeper assured us you would not be here until tomorrow.
Kahya kadın yarın geleceğiniz konusunda bize güvence vermişti.
We're not going out of this room until tomorrow.
Yarına kadar bu odayı terk etmiyoruz Dougal.
He will not appear until tomorrow morning, at the earliest. This is... an endurance test as much as it is a celebration.
bir dayanıklılık denemesi bir kutlama gibi.
I am not waiting for some handyman to check out the attic and I'm certainly not waiting until tomorrow. I'm going now.
tavan arasına bakmak için bir adamın gelmesini bekliyorum yarına kadar beklemeyeceğim şu anda gidiyorum.