English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ U ] / Until tomorrow

Until tomorrow translate Turkish

1,775 parallel translation
I can't believe the stupid plumber can't come until tomorrow.
Şu aptal muslukçunun yarına kadar gelemeyeceğine inanamıyorum.
Until tomorrow evening, Lawrence?
Yarın akşam görüşürüz, Lawrence?
Well... Until tomorrow.
Pekala... yarın görüşürüz.
He's decided to conquer Karamürsel on the way back and will be delayed until tomorrow evening.
Karamürsele sapmuş, orayu da alup yarun akşam burada olacak imüş.
Couldn't this wait until tomorrow?
Yarına bıraksak bu işi.
The weather service is forecasting extremely heavy snow and high winds until tomorrow morning...
Meteoroloji, yarın sabaha kadar çok yoğun kar yağışı ve kuvvetli rüzgarlar eseceğini bildiriyor...
Until tomorrow, sleep well.
Yarın görüşürüz, iyi uykular.
Let's wait until tomorrow.
Yarına kadar bekleyin.
I thought we weren't having lunch until tomorrow.
Öğle yemeğimiz yarın değil miydi?
- No. No, not until tomorrow.
Hayır yarına kadar mümkün değil
So until tomorrow, you're not allowed to kill anyone.
Yarına kadar, kimseyi öldürmene izin vermiyorum.
If you're here to see the U.S. snowboarding team, they don't arrive until tomorrow.
Amerikan Snowboard takımını görmeye geldiyseniz, yarına kadar gelmeyecekler.
We weren't expecting you until tomorrow.
Seni yarın bekliyorduk.
Sorry, the bus doesn'trun again until tomorrow.
Affedersiniz? Otobüs yarına kadar hareket edemeyecek.
Until tomorrow.
Yarın görüşürüz.
I told you, I'm not having this baby until tomorrow.
Söyledim ya, bu bebeği yarına kadar doğurmayacağım.
Your clothes don't show until tomorrow.
Senin kıyafetlerin ancak yarın podyuma çıkacak.
I'll be at the Flightline Motel, near the airport, until tomorrow afternoon.
Yarın akşama kadar havaalanının yanındaki Flightline Moteli'nde olacağım.
We don't get our acceptance letters until tomorrow.
Yarına kadar kabul mektuplarımızı alamayacağız.
Father Varoshi won't be here until tomorrow.
Peder Varoshi yarına kadar gelmeyecek.
But we can't wait until tomorrow.
Ama yarına kadar bekleyemeyiz.
Apparently, there was a bad storm up there last night and the road leading up to the area where the cabin is washed out and won't be reopened until tomorrow.
Anlaşılan, geçen gece bayağı kötü bir fırtına çıkmış ve dağ evine giden yolu heyelan almış götürmüş ve yarına kadar da açılmayacakmış.
We'll wait until tomorrow.
Yarını bekleyeceğiz.
- We'll stay here until tomorrow.
- Sabaha kadar burada kalırız.
I don't have to go home until tomorrow.
Yarından önce eve dönmem gerekmiyor.
You said I could stay until tomorrow. I wanna play with Francesca.
Yarına kadar burada kalıp Francesca'yla oynayabileceğimi söylemiştin.
The storm won't stop until tomorrow, but at night the rain looks like magic.
Fırtına yarına dek dinmeyecek. Ama geceleri yağmur büyü gibidir.
Nothing until tomorrow.
Yarına kadar boş yer yok.
I didn't think we'd be seeing you until tomorrow morning.
Senin yarın sabaha kadar dönmeyeceğini sanıyorduk.
Until tomorrow, this is Judy Nash.
Yarın görüşene kadar, ben Judy Nash.
According to the doctors, we won't be able to interview him until tomorrow.
Doktorlar, yarına kadar onunla konuşamayacağımızı söyledi.
Sheriff won't let me see Mercer until tomorrow morning.
Şerif yarın sabahtan önce Mercer'ı görmeme izin vermiyor.
Certainly not me - - not until tomorrow morning.
Hele bana hiç. Yarın sabaha kadar olmaz.
So we can't find out until tomorrow morning?
Yani yarın sabaha kadar öğrenemeyecek miyiz?
You're wrapping that up, right, sending everybody home until tomorrow? Uh, not exactly.
Onu paketleyeceksin, ve yarına kadar herkesi evine göndermiş olacaksın, değil mi?
Until tomorrow. This skin...
- Tabii, yarına kadar.
At least not until tomorrow.
En azından yarına kadar.
What do you say we forget about the dishes until tomorrow and maybe head up to bed?
Bulaşıkları bir kenara bırakıp yarına kadar yatağa gitmeye ne dersin?
You have until tomorrow night to come for her
Yarın akşama kadar burada ol.
Until tomorrow, Anthony.
Neyse... yarın görüşürüz.
Court is adjourned until 10 o'clock tomorrow morning.
Mahkeme, yarın sabah saat 10 : 00'a ertelenmiştir.
They back up all the time, and there'll be nobody here to fix it until 10 : 00 tomorrow morning.
Hep geri dönerler ve yarın sabah ona kadar tamire kimse gelmez.
You have until tomorrow.
Yarına kadar süreniz var.
Doctor! We weren't expecting to hear from you until 1930 hours tomorrow.
Doktor, yarın 19 : 30'a kadar sizden haber almayı beklemiyorduk.
Next meeting tomorrow on noon, you stay out of the ash until there.
Bir dahaki görüşme yarın öğlende o zamana kadar külden uzak dur.
We won't even be able to process the scene until at least tomorrow.
Yarına kadar olay yerini inceleyemeyeceğiz.
- Actually, not until 2 : 27 tomorrow.
Aslına bakarsan yarın öğlen 2.27'ye kadar dinmeyecek.
Instead, I'm giving my baseball until the end of the day to decide he's homesick, or, tomorrow morning, I'll begin firing three people an hour.
Bunun yerine ya topum gün sonuna kadar elimde olur ya da, yarın sabah her saat başı 3 kişiyi kovarım.
There won't be another bus goin'to Catalina's village until tomorrow... so we have to get on that one. A beef smile.
- Gidiyorum.
I thought you weren't coming back until tomorrow.
Yarın geleceğini sanıyordum.
All right, so tomorrow, you and i will go somewhere together, Just the two of us, And we will talk about my family in excruciating detail until you are- -
Oldu, öyleyse, yarın, sen ve ben... birlikte bir yerlere gidelim, sadece ikimiz, ve ailem hakkında ki en derin detaylara kadar konuşalım, taa ki sen, - - çok sıkılana kadar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]