English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / One game

One game translate Turkish

1,890 parallel translation
Nickels and Green absolutely dominate as they lead one game to zero.
Maçı bir-sıfır önde götüren Nickels ve Green kesinlikle oyuna hakimler.
Just one game.
Sadece bir oyun.
Come on, just one game
- Haydi, sadece bir el.
You could take one game at the time if you want to.
Eğer istiyorsan bir seferliğine oyuna onu alabilirsin.
Just one game, it'll be okay.
Bir el ya, bir şey olmaz. Bir şey olmaz...
I mean, we would win the one game and it was time to move on to the next.
Yani, bir maçı kazandığımızda, sıradaki maça gitme zamanıydı.
I was playing really well in the minors, and... one game, everything changed.
Küçükler liginde çok iyi oynuyordum. Ama bir maç, her şeyi değiştirdi.
One game, come on!
Hadi, sadece bir oyun.
I would like to win one football game, just one!
Bir tek maç kazanmak isterdim.
Each day, the Fermilab team reports to the underground lab... analyzes data, and perfects their ping-pong game... while waiting for the one hit that will prove dark matter exists.
Her gün, Fermilab grubu yeraltı labartuarına rapor veriyor... veriler analiz ediliyor ve karanlık madde bulana kadar... Ping-pong'da ustalaşıyorlar.
And so, he convinced Joe to meet him for one last game.
Son bir oyun için Joe'u buluşmaya ikna etti.
One more game?
Bir el daha atalım mı?
Look, she talks a tough game, but she's afraid of her own shadow, when she has one, and she thinks we're a cult.
Bak, kabadayı gibi konuşuyor, ama gölgesinden bile korkuyor. Gölgesi olduğunda ve bizim bir tarikat olduğumuzu düşünüyor.
So like I was saying, he's the one who actually created the game.
Tam benim dediğim gibi, Bu oyunu yazanlarsan biri.
I need two bottles grape cough syrup, one pound MMs, no brown, and my lucky arcade game from the Gas'N Sip in Tarzana.
2 şişe üzümlü öksürük şurubu. Yarım kilo çikolata. Bitter.
This is all one big game to her.
Bunların hepsi onun için kocaman bir oyun.
"but the stepmom of a bro is fair game if she initiates it, " and / or is wearing at least one a article of leopard print clothing. "
Ama bunu o başlatırsa, bir kardeşin üvey annesi meşru bir hedeftir ve / ya da en azından bir parça leopar desenli bir şey giymişse. "
You know. I was just thinking, maybe we could go over tonight's game plan one more time?
Düşündüm de, yarın ki maçın planını bir kez daha gözden geçirebiliriz.
One Mississippi, two Mississippi, three Mississippi, game over!
Bir Mississippi, iki Mississippi, üç Mississippi, oyun bitti!
That was one hell of a ball game.
Çok sağlam oyundu.
Come to a game Friday night, just one time, just to see him out there in his element, shining and for him to know, that you're there supporting him in that.
Cuma gecesi maça gelin, yalnızca bir kez, onu bir kez kendi sahasında parıldıyorken görmeniz ve sizin onu desteklediğinizi bilmesi için.
One more game.Please?
- Bir oyun daha. Lütfen.
All right, one more game, but then it's off to bed.
Pekala, bir oyun daha ama sonra yatağa giriyorsun.
And for that, because religion seems to be the only game in town in talking about those experiences and dignifying them, thatís one reason why I think it seems to be taboo to criticise it, because you are talking about the most important moments in peopleís lives
Bu yüzden de, din o deneyimlere değer veren ve onlardan bahseden tek alan olduğundan onu eleştirmek de tabu olarak görülüyor. Çünkü hayatlarındaki en önemli anlar hakkında konuşup onları değersizleştiriyorsunuz. En azından onların bakış açısından böyle bu.
We never get more than one move into this game.
Bu oyunda asla bir elden fazlasını oynayamıyoruz.
If I have to endure this game for one more minute,
Hayır.
Bitch, you think life is just this one fucking game that you always win no matter how many dead folk are piling up around you.
Göt herif etrafındaki insanların ölmesini umursamadan hayatı daima kazanacağın bir oyun olduğunu mu sanıyorsun hala?
I can beat you at any game. Pick one.
Seni her oyunda yenerim.Seç birini.
He said one will die every 2 hours, not all five in ten. When he said 10 hours, i just assumed- - it's a chess game, he's 2 moves ahead.
Her iki saatte bir birinin öleceğini söyledi, on saat sonra hepsinin birden değil 10 saat dediğinde sanmıştım ki- -
Because it's a game, One I'm good at.
Çünkü iyi olduğum oyun bu.
For one thing, you'd be out of the game, I'd have some private time with my son.
Birincisi, oyundan çıkmış olacaksın, böylece oğlumla baş başa vakit geçirebileceğim.
now, folks, the biggest game of the season comes down to one play.
Sezonun en önemli maçı bu, millet. Çok güzel.
no one knew until he was a no-show for the game.
Maça çıkmayana dek, kimse fark etmemişti.
The late-Night game of bumper cars might have knocked The wind out of me, but one supercharged fembot Can't put a serious dent in lois lane.
Gece yarısı araba çarpma oyunu beni yormuş olabilir ama fazla enerji yüklenmiş bir robot asla Lois Lane'e zarar veremez.
Well, you're gonna have to be faster because I don't know if I can handle another game like the last one.
Öyleyse sen daha hızlı olmalısın, çünkü geçen günkü gibi bir maçı daha kaldırabilir miyim, bilmiyorum.
At one point in the game, it started getting ugly.
Oyun bir noktada çok çirkin olmaya başladı.
They grew up in basketball together, so the love that they shared for the game was because of one another.
Basketbol ile beraber büyüdüler. Sevgilerini paylaşmanın bir diğer yolu bu oyundu.
The marijuana joint's rolled with one of the board game bills.
Uyuşturucu, şuradaki masa oyunu paralarından birine sarılmış.
Rember that game we used to play where you would say something that started with an "a," And i would name one that started with a "b"?
Eskiden oynadığımız, bir kelime söylediğin zaman, benim de onun baş harfiyle başlayan bir kelime söylemek zorunda olduğum o oyunu hatırlıyor musun?
But I tell you one thing, I'm out of the game. Well, as much as I want to believe you, Bernie, I can't just yet.
- Her ne kadar sana inanmak istesem de Bernie, bunu henüz yapamıyorum.
You know, maybe you don't have the stones for this game anymore. I mean, coming back without fish is one thing. But coming back without your crew- -
hey bu oyuna bir son verelim artık tayfaların yokken bunu nasıl yapacaksın.
You're the one who lost the game.
Oyunu kaybeden sensin. İyi temizle.
Just one more game.
Bir oyun daha.
- Is that one of those Game Boys?
- O "Game-Boy" lardan biri mi yine?
- I guess not. - Yeah, so why would you object to a game... revolving around a lesser crime where no one even loses their life?
- Evet, pekala neden kimsenin hayatını kaybetmediği bir oyunda kayıp bir cinayetin konusuna itiraz ediyorsun.
But like a game of Cuju, It cannot be exciting when one side always wins!
Fakat tıpkı Cuju oyunu gibi bir tarafın sürekli kazanması heyecan verici olamaz!
Tommy supposedly taught one of our younger entries, Alex Stillman, a thing or two about the game.
Söylentilere göre, Tommy genç oyuncu Alex Stillman'a oyunla ilgili birkaç numara göstermiş.
There's only minutes left, so you'll have to play my game if you wanna save one of them.
Sadece dakikalar kaldı. Onlardan birini kurtarmak icin benim oyunumu oynamalısın.
The Longhorns have made it a one-point game.
Uzunboynuzlar yalnızca bir sayı geride.
Tonight, game one of the Stanley Cup Finals.
Finallerinin ilk maçı bu akşam.
And we're getting ready to drop the puck for game one of the Finals.
Ve Finallerin ilk maçı için hokey diskini piste sokmaya hazırlanıyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]