One in a million translate Turkish
624 parallel translation
- Not one in a million.
- Milyonda bir bile yok.
You're one in a million.
Sen bir tanesin.
But when a girl is like Tracy, she's one in a million.
Ama Tracy gibi bir kıza, milyonda bir rastlanır.
He's one in a million, that Johnnie of yours.
Senin Johnnie'in milyonda birdir.
You're one in a million.
Bir tanesin. Allaha ısmarladık.
And for the one in a million chance that the British Navy intercepts your convoy.
Britanya Donanması milyonda bir ihtimalle yolunuzu kesecektir.
One in a million chance.
Milyonda bir ihtimal.
She's one in a million, your Mary.
Mary çok özel biri.
Lately, I would bet it was one in a million.
Son zamanlarda milyonda bir olduğunu sanmıyorum.
Of course. Now and then, we get a twisted brain chemistry... born to healthy, enlightened parents, but that's one in a million.
Milyonda bir eğitimli aile çocuklarında doğuştan beyin kimyası bozukluğu görülür.
One in a million.
Milyonda bir.
I admit there's a chance of them being alive, but the odds are one in a million.
Kabul ediyorum, hayatta kalma şansları var, ama milyonda bir.
One in a million.
Bir milyonda bir.
That girl is one in a million.
O kız milyonda bir bulunur..
You're one in a million.
Sen milyonda birsin.
The genius is only one in a million. The men of great genius, the crown of humanity, are maybe only one of many thousands who are born on this earth.
İnsanlığın baş tacı dâhi insanlar belki de yeryüzünde doğan binler arasında birdir.
It would seem that we occur in a ratio of about one in 10 million.
On milyonda bir görülüyoruz.
There ain't one guy in a million like me.
Milyonda benim gibi biri yok.
Maybe one day they'll learn that they haven't got one chance in a million to get away with this.
Belki bir gün böyle bir şeyden kurtulma şanslarının milyonda bir bile olmadığını öğreneceklerdir.
Get a million people in this town buying numbers and this one racket will clean up 300 million a year.
Kentte bir milyon kişi loto alsa bu tezgahtan yılda 300 milyon kaldırırsınız.
Babs is one girl in a million.
Babs gibi bir kız milyonda bir bulunur.
You know, you're one girl in a million.
Senin gibi bir kıza milyonda bir rastlanır.
Listen, no one could teach you to dance in a million years.
Bak, kimse sana dans etmeyi öğretemez.
- If there's one chance in a million...
- Milyonda bir şans olsa...
We're not in the ship now The whole position's entirely different You seem to forget that I'm a high party member, one of the first million in 1930.
Artık gemide değiliz Bütün pozisyonlar değişti 1930'da partiye üye olan ilk bir milyon kişiden birisi olduğumu unutmuşsun.
The fire in the Stewart Aircraft Works where one man was killed and many injured, and half a million dollars worth of damage caused, has been definitely set down to sabotage. "
Stewart Uçak Fabrikası'nda yangın çıktı. Yangında bir kişi öldürüldü, çok sayıda yaralı var. Hasar yarım milyon dolar civarında.
I'm in a new act now, a big one - a million other fellas.
Artık yeni bir gösterideyim. Büyük. Bir milyon erkekle.
20 million discontented females in the British Isles and every blessed one of them is writing a novel.
İngiltere'de 20 milyon hoşnutsuz kadın var ve her biri bir kitap yazıyor.
- Could you find one dame in a million, Joe? - A one with 40 grand.
- Bir milyon kadının içinden bir tanesini bulabilir misin, Joe?
After all, there wasn't one chance in a million we'd bump into our past.
Neden olmasındı ki? Sonuçta, geçmişimizle yüzleşmemiz için milyonda bir ihtimal bile yoktu.
One chance in a million.
Milyonda bir ihtimal.
One chance in a million was all that chump ever had in his life, and he made it good.
Milyonda bir ihtimal o gerzeğin hayatındaki en büyük şanstı ve onu da iyi kullandı.
Well maybe one in a million might be but -
Belki milyonda bir ama...
Each one of those six boxes contains half a million dollars in gold.
Bu kutuların her birinin içinde yarım milyon dolarlık altın var.
One chance in a million.
Çok düşük bir ihtimal.
At least, that's a little better than being one in 172 million.
Hiç değilse, 172 milyonda bir olmaktan biraz daha iyi.
Sometime. at one point. there's going to be a split second when we'll have a one-in-a-million chance. there always is.
Milyonda bir bile olsa, çok az bir şansımız var Bu hep böyle olmuştur...
One chance in a million.
Milyonda bir şans.
The joy of one American who feels himself united to a million other Americans in his love of democracy : that is the illness of the future world!
kendisi birleşik hissettiği Amerikan'ın sevinci bir milyon Amerikan'la demokrasinın sevgisiyle işte gelecek dünyanın hastalığı!
You got about one chance in a million.
Milyonda bir ihtimal.
" One man in a million may shout a bit
" Bağıran erkekler de olur milyonda bir
I don't think one-in-a-million, decent, ordinary people... would say this was any good.
Milyon kişiye sorsan, sana bunun iyi olmadığını söyler.
For instance, at one of the rallies, the participants consumed about a million or a million and two hundred thousand sausages. And in 1934, the amount of sausages consumed reached two and a half million per rally.
Bağış paraları militarist sistem gibi gizli kanallardan geliyordu.
It is likely that many thousands of families in Britain would be unable to meet the cost of even one substantial shelter and a Government shelter programme for every person in the country would cost an estimated two thousand million pounds.
İngiltere'de binlerce ailenin tek bir... dayanıklı sığınağı bile karşılayacak maddi gücü olmayabilir. Ve ülkedeki her bireyi kapsayacak bir... Devlet Barınma programı milyonlarca paunda mal olabilir.
They've about half a million dollars... onboard in one of the cars.
Vagonlardan birinde 500 bin dolar varmış.
Now, look, Jim. Not one man in a million could do what you and I have done.
Bak, Jim, benim yapacağımı milyonda bir insan bile yapmaz.
Two weeks ago a million dollars in gold bullion intended for the underground in one of the anti-Western satellites was intercepted by that government's military police. Preparations are now being made to ship the gold behind the Iron Curtain.
İki hafta önce batı karşıtları için, direnişçi bir örgütün milyon dolar değerindeki külçe altınına hükümetlerinin jandarması aracılığıyla el konuldu ve hemen, Demir Perde arkasına altını götürmek için hazırlıklara başlanıldı.
In a very short while, one million dollars in gold bullion will be moved into this hotel's vault.
Çok kısa bir süre sonra 1 milyon değerindeki külçe altın bu otelin kasasından taşınacak.
On the day you marry her, I'll give you a personal dowry of one million pounds in gold.
Onunla evlendiğin gün sana çeyiz olarak bir milyon sterlin değerinde altın vereceğim.
I passed a million of them in one of those bins.
Yürürken o sepetlerden binlercesini görüyorum.
Each one of us has in his pocket a check for a million dollars.
Her birimizin cebinde birer milyon dolarlık çek var.