English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / One is enough

One is enough translate Turkish

940 parallel translation
One is enough.
Bir tane bile yeter.
One is enough.
Bir kişi yeter.
- Just one is enough for Mr. Sackett.
- Bir teki bile Bay Sackett'e yeter.
- They told me one is enough
- Bir tane yeter dediler.
But one is enough for anybody, and beside, the Army's going to make me a brand new one.
İnsana bir kol yetiyor. Ayrıca ordu bana yeni bir kol yapacak.
One is enough, right?
Bir kişi yeter, değil mi?
Sorrow for one is enough.
Bir kişinin kederlenmesi yeter. Hayır!
One is hard enough. With two I couldn't even walk.
İki pankartım olursa ben de yürümekte zorlanırım.
According to you, one of them is enough to knock out an elephant.
Size göre, bir tanesi bir fili yere sermek için yeterli.
One de Berghman is enough.
- Bir tane Berghman yeterli.
- One night is enough.
- Bir gece yeterdi.
One dabbler in the family is quite enough.
Aileye bir tane hevesli yeter.
Is there no one here with sense enough to see?
Beni anlayabilen kimse yok mu?
I guess the one railroad we got is not enough, huh?
Sanırım tek demir yolu yeterli değil, ha?
One Dolly sister is not enough.
- "Tek Dolly kızı yeterli değil."
One night on the beach he saw a man he thought was dead, probably our friend big foot there and was rash enough to write Lestrade a note about it.
Bir gece sahilde ölü olduğunu sandığı bir adam gördü, muhtemelen dostumuz büyük ayak orada idi ve onun hakkında Lestrade'a bir not yazmakla akıIsızlık etti.
One page is enough.
Bir sayfa yeter.
Well, my attitude is that one female judge in the family is enough.
Düşüncem, bir ailede, bir kadın hakim yeterlidir.
One soul is not enough, and these people are more miserable than you are.
Tek ruh yeterli değil, ve bu insanlar... sizden daha sefil durumdalar.
Oh, darling, I know he isn't good enough for Kay, but then no one is or ever will be.
Hayatım, Kay için yeterince iyi olmadığını biliyorum ama öyle biri hiç olacak mı ki?
You know, riding with a man like Quantrill, we're liable to all be famous one of these days, that is if the war lasts long enough.
Biliyorsunuz Quantrill gibi adamlarla at sürmek savaş yeterince uzun sürmesi durumunda bir gün insanı ünlü biri yapabilir.
It is not enough to live well, one must die well.
Esenlik içinde ölmek de gerekir.
One person's love is enough for one person.
Bir kişinin aşkı, bir kişiye yeterlidir.
On the next picture, one minute later, that dot is moving from west to east fast enough to form a streak.
Sonraki resimde, bir dakika sonrasında nokta batıdan doğuya doğru hareket ediyor hızı bir çizgi oluşturuyor.
- One kilo is enough.
- Bir kilo gelir.
One Führer is enough.
Bir Führer yeterli.
One look is not enough.
Bir bakış yetmez.
No man is left in one position long enough to form an attachment for it.
Hiç kimse bir görevde oraya bağlanacak kadar uzun kalamaz.
One neutron is enough to start it.
Biliyormusun, insanlarla ilişkilerin üzerinde çalışmalıyız.
One is more than enough.
Bize bir tanesi yeter de artar bile.
But one town like it is enough.
Ama böyle bir tane kasaba bile yeter.
I tell you, it's not enough to have faith if one is not a good person at the same time.
Sana diyorum, inancın olmasına yetmiyor. Eğer kişi aynı zamanda iyi insan değilse.
Run'em off the land is what I say... like we should've run Red Cloud off eight years ago... when he sat right in this room signing that half-baked, misbegotten treaty... the one that's keeping you prospectors tied down here... instead of out there where there's enough gold laying right out on the ground... to pay for the whole Civil War.
Tıpkı Kırmızı Bulut'a sekiz yıI önce yaptığımız gibi... burada oturup o yarım yamalak, gayrı Meşru antlaşmayı imzaladığımızda... hani şu siz altın arayıcılarını Bir sürü altının olduğu yere... gitmek yerine buraya bağlayan antlaşmayı imzaladığımızda... Hepsi İç Savaşın parasını çıkarmak için -
One world at a time is good enough for me.
Tek bir dünya benim için yeteri kadar iyi.
But one day of that is enough.
Ama bunun için bir gün yeter.
DON'T YOU THINK ONE POSSE CHASING US IS ENOUGH?
Bir grubun peşimizde olması yetmedi mi?
And maybe, just maybe, you might have learned enough to get by in one of the toughest rackets there is.
En zorlarından biri olan bu işte tutunabilirsin bile.
One murder a night is enough.
Bir gecede bir cinayet yeterli.
It is also excellent at making old shutters bang... and on dark nights one can spray it in the air in case... the wind isn't whistling loud enough.
Ayrıca eski panjurları çarptırmakta üstüne yoktur bir de karanlık gecelerde rüzgârın ıslığı yeterince keskin değilse havaya sıkılabilir.
The only switch big enough for you now... is the one that throws the juice into the chair.
Şimdi sana uygun en büyük şalter sandalyeye elektriği verecek olandır.
The heat and the noise, it's enough to drive one...
Isı ve gürültü, insanı... e sürmek için yeterli
Papa, don't you think this is enough for one lesson?
Baba, ilk ders için fazla değil mi?
You know one mistake is enough for Mr. Williams.
Bilirsin bit tek hata Bay Williams için yeterli.
One woman is not enough.
Bir kadın yetmezmiş gibi.
One lesson is bad enough after a hard day's work
Zorlu iş gününden sonra bir ders bile kötü.
- Hey, one can is enough!
- Hey, 1 kutu yeterli!
One picture of that scoundrel is more than enough.
Bu alçağın bir resmi yeter de artar bile.
One word is enough if it goes straight to the heart.
Yürekten yaralayan tek kelime yeter.
The truth is... when I saw you I thought I didn't have enough time left for even one single bite.
Aslında seni görünce bir ısırık bile almaya vakit bulamayacağımı düşündüm.
One smashed up face in the family is enough!
Ailede birimizin yüzü haşat oldu yetmez mi?
It means, well, roughly, one for whom bread or food is not enough.
Kabaca, ekmeği ya da yiyeceği yeterli olmayan biri için söylenir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]