English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Organically

Organically translate Turkish

86 parallel translation
There's nothing wrong organically with her heart.
Organik açıdan kalbinde hiçbir sorun yok.
There's nothing organically wrong with you, Cary.
Organik olarak hiçbir rahatsızlığın yok, Cary.
I've been on the point of giving up my career just so I could set up an experimental farm somewhere where I could raise vegetables organically, nature's way.
Organik ve doğal olarak yetişecek bitkiler üretebileceğim, deneysel bir çiftlik için neredeyse kariyerimden vazgeçiyordum.
Organically speaking, you're healthy.
Bedensel olarak sağlıklısınız.
WE'RE ORGANICALLY AND COSMICALLY IN TOTAL SYNCH.
Tam anlamıyla organiksel ve kozmiksel bir uyum içindeyiz.
AND I'M ORGANICALLY AND COSMICALLY IN SYNCH WITH WHAT IS COMING OUT OF YOUR FACE.
Yüzünün aldığı şekil ile organiksel ve kozmiksel bir uyum içindeyim.
I only like all-natural fruits and beverages, organically grown with no preservatives.
Ben sadece doğal meyve suyunu severim, organik yetişmiş prezervatifa hayır.
There's nothing wrong organically.
Organik olarak bir sorun yok.
That suggests the nitrium has been organically metabolized.
Bu nitrium'un organik olarak sindirildiğini öneriyor.
There is nothing wrong with you, organically.
Organik hiçbir sorunun yok.
Let it grow organically until it becomes... a pattern.
Şekil kendiliğinden büyüsün ta ki bir desen oluşturana dek.
Organically grown.
Organik olarak üretilmiştir.
Are we talking about organically-based cold fusion?
Organik tabanlı soğuk füzyondan mı bahsediyoruz?
- Well, I can assure you, it happened organically.
- Seni temin edebilirim ki her şey kendiliğinden oldu. - Öyle olsa iyi olur!
I mean, I could make a fuss of you, and I do live practically 100 % organically.
Seni rahatsız etmem. Ayrıca yüzde yüz organik bir hayatım var benim.
- The turkey. My beautiful, expensive, organically grown turkey.
Benim güzel, pahalı, organik yetişmiş hindim için.
I just think that intimacy should happen a little more organically than this.
Sadece yakınlık denen şeyin kendiliğinden olması gerektiğini düşünüyorum. İyi.
I decided I'd ad-lib a little, because I have to feel it organically.
Biraz doğaçlama yapayım dedim, çünkü organik olarak hissetmeliyim.
The real democracy rising up organically.
Gerçek demokrasinin yükselişi.
And I wanted to learn to cook organically... and so I attempted that.
Ve organik yemek yapmayı öğrenmek istedim ve buna giriştim.
When all of a sudden some evil dude, this cold dark vegan comes along in his burken stocks and his organically grown cotton and yanks him out of the earth and throws him into a basket where he dies a lingering miserable death
Taaki.. kötü giyimli kötü niyetli.. .. pis bir insan onun yanına yaklaşıp.. .. onu yerinden vahşice kopartıp onu..
I see nothing organically wrong.
Organik olarak bir problem göremiyorum.
Just let it come organically.
Ama orjinal olmasına dikkat edin.
You Need To Be Honest, And Letting Things Unfold Naturally, Organically.
Dürüst olman gerek ve bırak işler doğal olarak ortaya çıksın.
The good news is we can find nothing physically, organically wrong.
İyi haber fiziksel ve organik olarak herhangi bir bozukluğa rastlamadık.
I guess downtime here, doesn't really happen organically.
Sanırım burada çalışma süresi, gerçekten organik olarak doğru değil.
I'm moving out after having moved in, which came organically from missing you and watering your plants like you asked me to.
Seni özlediğim ve benden istediğin gibi çiçeklerini sulamak için buraya taşınmıştım. Ama şimdi gidiyorum.
We're talking nanites organically assembling each body inside out, starting at the molecular level.
Nanitlerin her bedeni moleküler seviyeden başlayarak içten dışa, inşa etmesinden bahsediyoruz.
These large companies don't grow organically.
Bu büyük firmalar organik olarak değil,
People don't meet each other organically anymore.
İnsanlar artık birbirleriyle organik olarak görüşmüyorlar.
You know, if it comes up organically, definitely, but we shouldn't force it.
Kendiliğinden olmuş gibi gözükecekse neden olmasın ama çok da zorlamamak gerek.
This is such small time, small scale, compared to most other farms, but we're preserving the soil by doing it organically.
Diğer çiftliklerle kıyaslandığında bu az bir zaman, küçük bir ölçek, fakat toprağı organik olarak işleyerek onu koruyoruz.
I.. I like to tell stories from my life and let the humour flow organically from everyday situations.
Ben hayatımdan hikayeler anlatmayı severim ve gündekilk olaylardan gelen mizahı doğal akışına bırakırım
I meditate, live organically and the little lady dotes on me.
Meditasyon yapıyorum, organik yaşıyorum ve bana düşkün olan bir bayan var.
I'm sure we missed a few but it doesn't matter, because we've got scores of people that just organically are listeners, infowarriors that are out here taking action.
Eminim bir kaçını kaçırdık ama önemli değil, çünkü burada bir sürü dinleyicimiz ve İnfo-savaşçı var ve harekete geçtiler.
You know? You kinda gotta just let it happen organically.
Organik olarak gerçekleşmesine izin vermelisin.
Let it happen organically?
Organik olarak izin vereyim.
Crap. ... crap grow organically, in a way.
- Dışkı bir şekilde, organik dışkı.
But trust me, classic college experiences Never happen organically.
Ama güven bana, klasik üniversite deneyimleri asla kendiliğinden olmaz.
It's organically grown.
Organik yetiştirilmiş.
Food can now be organically grown on an industrial scale in enclosed vertical farms.
Yiyecekler artık, kapalı dikey çiftliklerde, endüstriyel ölçekte organik olarak yetiştirebilecek.
It's not namedropping if it comes up organically.
Eğer konu kendiliğinden açılırsa ortaya atmış sayılmam.
What? Came up organically.
Konu kendiliğinden açıldı.
Well, cooked organically.
Organik olarak.
It just has to happen organically.
Bu kendiliğinden olmalı.
Nitro Circus started very organically... with a group of friends.
İki saat sonra... Nitro Circus bir grup arkadaşla kendiliğinden ortaya çıktı.
Every ingredient in your kelp salad was organically grown right here in Eureka's own aquafarm, the largest manmade saltwater ocean habitat in the world.
Su yosunu saltanızdaki her bir bileşen Eureka'nın deniz tarlasında yani dünyanın en büyük insan yapımı tuzlu su okyanus doğasında, organik olarak yetiştirilmiştir.
Where do you feel you're headed as a company, organically?
Bir şirketin başı olarak siz ne düşünüyorsunuz?
It was small, and subtle, and arced organically.
Küçük zekice ve organik olarak oluştu.
It was organically coming out of you.
İşin doğasını kapmışsın.
It didn't come up organically.
Konu oraya gelmedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]