Ot translate Turkish
5,759 parallel translation
Cattle and Brahmanas of all kind produce methane as a byproduct of breaking down grass and other things that they feed on.
Tüm büyükbaş cinsleri ot ve diğer ürünleri sindirmeleri sırasında biyoürün olarak metan gazı üretirler.
I mean, he was harmless, I mean, he was sellin'weed, to, you know, make ends meet.
Yani, o Yani, o, bilirsin, geçimini sağlayabilmek için, satarak'ot, zararsız oldu.
So. I'm not saying I smoke weed but people smoke weed.
Ot içtiğimi söylemiyorum ama insanlar içiyor.
You smoked weed. And then guess what.
Ot içersen bil bakalım ne olur?
Do you think this sheep will eat a great deal of grass?
Bu koyun çok ot yer mi sence?
I'm sure there will be enough grass for him.
Ona yetecek kadar ot olduğuna eminim.
- Because her dad's a Christian Scientist and because everyone calls you her "weed locker."
- Çünkü babası Hristiyan bilimcisi ve herkes sana onun "ot koruması" diyor.
Dag, your mother and I don't want to encourage pot smoking.
Dag, annenle birlikte seni ot içmeye teşvik etmek istemiyoruz.
This song makes me think of my parents when they go into their bedroom to smoke weed and probably have sex.
Hayır. Bu şarkı bana benimkilerin ot içip sevişmek için odalarına girdiği zamanı hatırlatıyor.
When we have to drive.
Ot çektiğimizde ama.
"I didn't smoke pot because I was afraid there wasn't enough for everyone."
"Ben ot tüttürmedim çünkü herkese yetmeyeceğinden korktum"
Some kid we're buying weed from.
Ot'çu çocuk.
- Do you have any proof ot that, Phil?
- Buna herhangi bir kanıtın var mı Phil?
Just herbs.
Sadece ot koymalısın.
Herbs only, yes.
Sadece ot, tamamdır.
He causeth the grass to grow for the cattle and herb for the service of man that he may bring forth food out of the earth...
Hayvanlar için ot insanların yararı için bitkiler yetiştirirsin insanlar ekmeklerini topraktan çıkarsınlar diye.
Make another betel leaf.
Bir ot daha ver bakalım.
What's that?
What's thane ot?
Mushrooms? Acid? We've got whatever you need to clear your head.
Ot, mantar, asit, bizde kafanı dağıtmak için ne istersen var.
Well, if it's weed you're after, you're out of luck.
Ot peşindeyseniz, şansınıza küsün.
Hey. We'll fucking get you some more plants.
Sana daha fazla ot getireceğiz.
Kid got some weed, put it in his car and called the cops.
Biraz ot bulup arabasına yerleştirir ve polise haber verir.
Boy's growing like a weed.
Erkek çocuklar yabani ot gibi çabuk büyüyorlar.
McCarthy must've put weed in that soup because my brain is trying to eat itself.
McCarthy çorbaya ot katmış olmalı. Beynim kendisini yemeye çalışıyor şuan.
You're just buying weed, you're just buying drugs.
Sen ancak ot alırsın, uyuşturucu alırsın.
Hey, man, you got any weed? No.
- Dostum, yanında ot var mı?
So, do you guys by any chance happen to have any pot?
Yanınızda hiç ot var mı?
Oh, I just gave him a bit of weed.
Azıcık ot verdim.
He's like that after a bit of weed?
Azıcık ot içtikten sonraki hâli mi bu?
Yeah, it was just like a tiny bit of weed with a bit of opium in it.
Birazcık ot verdim. İçinde de çok az afyon vardı.
But I'm telling you, he's growing weed in there.
Kesin orada ot yetiştiriyor.
You guys want to smoke some weed?
Biraz ot tüttürmek ister misiniz?
MC, where's that weed Jason gave us?
MC, Jason'ın verdiği ot nerde?
You've just said "weed" like 15 times.
Nerdeyse 15 kere "ot" dedin.
Could the weed be in the garage freezer?
Ot garajdaki dondurucuda olabilir mi?
- Kush, you can keep the weed, man, but we gotta come up with a better number moving forward, to keep this shit going right, because I'm not fucking with trading no more.
Kush, ot sende kalabilir ama artık önümüze adam akıllı bakmamız lazım çünkü artık torbacılıkla işim yok.
- It smells a little bit like weed in here.
- Burası ot kokuyor.
Out here, the grass is life.
Buralarda ot hayattır!
So, what's that got to do with me smoking?
Bunun ot içmemle ne alakası var?
And I spend, like, $ 400 on weed, so...
Ve ı ot üzerine, gibi, dolar 400 harcama, yani.
She asked me to buy her weed.
O onu ot satın almak istedi.
I mean, all those guys sell weed.
Demek istediğim, Bütün bu adamlar ot satmak.
Literally, they all sell weed.
Kelimenin tam anlamıyla, hepsi ot satmaya.
Yeah, they all sell weed.
Evet, hepsi ot satmaya.
We're gonna have, like, booze and weed and stuff.
Yapacağız, var gibi, içki ve ot falan ediyoruz.
I just want some weed.
I sadece bazı ot istiyorum.
You know, weed.
Eğer, ot biliyorum.
I was just... I wanted some weed.
I sadece ı ot istediğini oldu.
Your parents smoke weed?
- Seninkiler ot mu içiyor?
Out with it.
Öt bakalım.
The Taliban started the campaign that girls'educatio n is against Islam... and girls should n ot go to school.
Yakıp kül etmek kolay. Allah bizim yanımızda. Taliban kızların eğitilmesinin İslam'a ters düştüğü ve okula gitmemeleri gerektiği... ile ilgili bir kampanya başlattı.
other 127
otherwise 2890
others 288
otis 364
otto 517
otter 17
othello 47
other than me 25
other than that 315
other than you 19
otherwise 2890
others 288
otis 364
otto 517
otter 17
othello 47
other than me 25
other than that 315
other than you 19
other guys 25
other stuff 32
other way 57
other than 30
other hand 20
other guy 20
other things 54
other people 123
otherwise known as 24
other one 18
other stuff 32
other way 57
other than 30
other hand 20
other guy 20
other things 54
other people 123
otherwise known as 24
other one 18