English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Other side

Other side translate Turkish

9,434 parallel translation
The airlock is on the other side of that breach, genius.
Hava kilidi bu yarığın diğer tarafında kaldı zeka küpü.
Did you see Oliver on the other side?
Öbür tarafta Oliver'i gördün mü?
- What's so important on the other side?
- Diğer tarafta bu kadar önemli ne var?
- You need to destroy the door on the other side.
- Eğer diğer tarafta kapıyı yok etmek gerekir.
What's so important on the other side?
Ne diğer tarafta bu kadar önemli?
Alright if anyone sees us on the other side of the door we are screwed.
Pekala, bizi kapının diğer tarafında gören olursa, sıçarız.
Guess you left some of the old Mike Warren on the other side, huh?
Sanırım eski Mike Warren'ın birazını diğer tarafta bırakmışsın.
The guy on the other side of Gerard's suit.
Gerard'ın davalı olduğu kişi.
The motion sensor is calibrated to not shoot anything before the door, but it will take out anything that moves on the other side of it.
Hareket algılayıcısı kapının önündeki hiçbir şeye ateş etmemek üzere ayarlandı, fakat kapının öbür tarafında hareket eden herhangi bir şeyi indirir.
( MACHINE WHIRRING ) You're going to be laughing out of the other side of your face when Greenie's through with you, egghead.
Yeşillinin seninle işi bittiğinde suratının öteki tarafıyla gülüyor olacaksın yumurta kafa.
I have the Prime Minister of Israel and half of his cabinet on the other side of this door.
Israil Başbakanı ve kabinesinin yarısı şu kapının hemen arkasında.
The one that walked on the other side of the road and ignored the man who'd been attacked by robbers?
Hırsızlar tarafından saldırılan adamı görmezden gelen ve yolun karşı tarafından yürüyen kişi gibi?
Stefan without his humanity is one artery away from Stefan the ripper, and every day that goes by is one year of guilt waiting for him on the other side.
İnsanlığı olmayan Stefan, şu an deşici Stefan'dan bir atardamar uzaklıkta. Geçirdiği her gün, bir yıla sığacak kadar suç işlemesine yetecek.
Hardman accessed my computer and fed the other side my game plan.
Hardman bilgisayarıma erişti ve öteki tarafa oyun planımı verdi.
You told me you would fight to get our names on the wall once you got on the other side.
Sen bana öbür tarafa geçtikten sonra isimlerimizi duvara yazdırmak için savaşacağını söylemiştin.
Ray's waiting on the other side of the parking lot, isn't he?
Ray otoparkın diğer tarafında bekliyor, öyle değil mi?
I know the general story, how her family died, the fire, but she's also told me about your other side, the good times.
Genel hatları biliyorum. Ailesinin öldüğünü, çıkan yangını. Aynı zamanda senin diğer yönlerini de anlattı.
That's right. Alls I done is, I carried this fat old lady all the way across that damn river, and as soon as she was safe on the other side...
Tek yaptığım bu şişman bayanı tüm nehir boyunca taşımaktı.
Do we have the surveillance footage from the other side of the stairwell?
Merdivenin öteki tarafına ait de görüntü var mı?
As we know, there is a strong republican movement in this country, people who think it's ridiculous to have a head of state living in London on the other side of the world.
Biliyorsunuz bu ülkede güçlü bir cumhuriyetçi topluluk var. Dünya'nın öbür ucunda Londra'da... devletin başında tek bir kişinin olmasını anlamsız buluyorlar.
The other side of York.
York'un diğer yakası.
But I'm on the other side of all of that stuff.
Ama tüm bu şeylerden uzağım.
You know, the whole computer industry wants to forget about the humanist side and just focus on the technology, but we think there's a whole other side to the coin, which is what do you do with these things?
Bütün bilgisayar sektörü insani yönü unutmak istiyor ve sadece teknolojiye odaklanıyor. Ama bizce madalyonun bir de öbür yüzü var. Bu aletlerle ne yapacaksınız?
I have friends waiting for you on the other side.
- Diğer tarafta ise sizi bekleyen bir arkadaşım olacak.
We've never lost a patient from Theale on my watch, sure as hell not going to lose one now! 'The roads to the state-of-the-art hospital on the'other side of town were littered with abandoned cars. 'But Hammond and I had decided to get there as fast as possible,'even if it meant incurring a few ten-second penalties.'
Benim gözetimimde hiç kimseyi kaybetmeyeceğiz,'Hastaneye giden yollar... terkedilmiş arabalarla kaplanmıştı.''ama Hammond'la ben olabildiğince çabuk varmaya karar verdik,'her ne çarpışma başına 10 saniye kaybımız varsa da.'
Just on the other side. it is not far from us.
Sahne hemen yanımızda, çok uzakta değil.
And besides, if you recuse yourself from every case in Absaroka County where you know someone on the other side, you won't be able to practice law at all.
Ve ayrıca, eğer Absaroka'da karşı tarafta tanıdığın birileri olan her davadan uzak duracaksan hiç hukuk okumamalıydın.
The other side threw a good punch, you're bruised, but if you strike back, if you start a fight, you're just the bully.
Karşı taraftan iyi bir yumruk yedin. Yaralandın ama kavga başlatıp karşılık verirsen sadece zorba olursun.
He was on the other side of the curtain.
Perdenin diğer tarafındaydı.
Here's to running into you guys on the other side.
Sizinle diğer tarafta görüşürüz.
I'll see you on the other side, Cassie.
Diğer tarafta görüşürüz Cassie.
What about the other side?
- Arkasında var mı?
I will see you on the other side.
Seni galeride görürüm.
It's just around the other side of the building.
Binanın öteki tarafında.
- You're on the other side of the course?
- Evet, öyle oldu. Taraf mı değiştirdin?
This feeling will never go away'cause there is no getting over it, there is no getting to the other side.
O his asla kaybolmaz çünkü bunu atlatmak gibi ölüme gitmek gibi bir şey yoktur.
I'm telling you there are answers on the other side of this door.
Ben sana cevapların bu kapının ardında olduğunu söylüyorum.
The other side follows this guy "Species."
Diğer taraf da "Species" denen adamı takip ediyor.
- On the other side.
- Diğer tarafta.
Our freedom awaits us on the other side of the dome.
Kubbenin dışında, bizleri özgürlük bekliyor.
"I got to get around the other side, too, " and I got to do the legs.
"Diğer tarafa da ulaşmalıyım... bacakları da kesmeliyim."
- To the other side of the metro.
- Metronun diğer tarafına.
Look, it has a picture of him on one side and another woman on the other.
Bir tarafında onun diğer tarafında da kadının fotoğrafı var.
Typically each side must prove that the other has something to lose by continuing the conflict.
Genel anlamda tarafların her biri diğerine çatışmayı devam ettirirse bir şeyleri kaybedeceğini kanıtlamalı.
I don't know what's on the other side of the gate.
Kapının diğer tarafında ne olduğunu bilmiyorum.
So one side of the family doesn't like the other.
Yani aileler birbirlerinden hoşlanmıyorlardı.
They can zap a vessel from one side of the galaxy to the other, so take a wild stab in the dark.
Gemiyi galaksinin bir ucundan diğer ucuna götürebilirler. Ne kadar güçlü olduklarını sen düşün.
And I was just your lady, with little responsibility Other than standing at my friend's side.
Ve sadece senin leydindim, senin yanında durmaktan başka bir sorumluluğum yoktu.
Linn says that this sort of interaction with other people isn't my strong side.
Linn, bu tarz durumlarda insanlarla olan iletişimimin pek de iyi olmadığını söyledi.
- On the other side.
- Metronun diğer tarafında.
That kind of interaction with other people isn't my strong side.
Diğer insanlarla olan etkileşimler konusunda pek başarılı değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]