Peacefully translate Turkish
1,039 parallel translation
Tonight, thanks to your consideration, I'll take a small dose and sleep peacefully.
Bu gece, Sizin sayenizde, küçük bir doz alacağım ve huzur içinde uyuyacağım.
I'm content now. Knowing that you people can sleep peacefully again.
Bu insanların yine huzur içinde uyuyabileceklerini görmekten huzurluyum.
If we're nice to them, they leave peacefully.
Onlara karşı iyi davranırsak bize dokunmuyorlar.
I sat quite peacefully here.
Ben burada oldukça huzurluyum.
I have come in the name of Rome to ask why Cleopatra has been deposed to resolve the differences between her and King Ptolemy and to see that they peacefully resume their joint rule of Egypt.
Roma adına Kleopatra'nın neden azledildiğini sormaya onunla Kral Ptolemy arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye ve yeniden Mısır'ı ortaklaşa, barış içinde yönettiklerini görmeye geldim.
But I'm gonna talk to him alone, peacefully.
Kralınızla barışçı bir görüşme yapacağım.
If only you'd married Morooka, I could peacefully go to Edo.
Ancak Morooka ile evlenirsen huzur içinde Edo'ya gidebilirim.
Let's settle this peacefully in the office.
Bunu ofiste güzelce hâlledelim.
Watching him sleep so peacefully makes me feel ashamed.
Onun bu kadar günahsız bir şekilde uyuduğunu görmek, beni mahçup duruma düşürdü.
I know, I know, and your cause is worthy but nevertheless, Becket, the church must seek to exist peacefully within the framework of the state.
Biliyorum, biliyorum, ve sebeplerin oldukça saygıdeğer ama bununla beraber Becket, Kilise bu konuyu kavgasızca araştırıp, hükümet kurumlarıyla olan barışı tesis etmelidir.
I think you mean me to defend your honor, peacefully if I can with argument and with compromise and if I cannot then with the full challenge of my office and the soaring force of what I know to be right.
Bunu yaparak, benden senin şerefini savunmamı beklediğini kastettin sanırım. Eğer yapabilirsem, bunu kavgasızca ve uzlaşmayla yapacağım. Ama eğer bunu yapamazsam, sahip olduğum tüm haklarımı, ve yükselen gücümü kullanarak, vazifemi tüm gücümle savunacağım.
And he wanted it to come..... where he could be buried peacefully on a green hilltop..... within sight and sound of the sea, his "cradle of life."
Huzur içinde gömülebileceği, denizin manzarası ve kokusu içindeki yeşil tepebaşına, "yaşamın beşiğine" gelmek istedi.
They'll investigate, all right... and we'll be quiet and peacefully abide our time.
Soruşturacaklar, tamam... Ve biz sessiz olup barış içinde zamanımızı bekleyeceğiz.
There she is, probably sleeping peacefully.
Şimdi huzur içinde mışıl mışıl uyuyordur.
I shall speak to them peacefully.
Onlarla barışçıl bir şekilde ben konuşmalıyım.
It's time to peacefully hand over her bond.
Barışçıl bir şekilde senetleri verme vaktin geldi.
No, he died peacefully.
Hayır, huzur içinde öldü.
Since we married, I've never seen him sleeping so peacefully.
Evlendiğimizden beri bu kadar huzurlu uyuduğunu görmemiştim.
Will you come with us peacefully?
Adam gibi bizimle gelecek misin?
One, you give us our boats, accept our apology, we leave peacefully.
Bir ; bize teknemizi verir, özrümüzü kabul edersiniz, sessizce gideriz.
Chiang Kai-shek peacefully, the Communists in the movement by force.
Chiang Kai-shek barış yoluyla, tatbikattaki komünistlerse zor kullanarak.
Can a non-socialist revolution peacefully be changed into a socialist one?
Sosyalist olmayan bir devrim barışçıl bir şekilde sosyalist devrime dönüşebilir mi?
Peacefully, individually, not as a mob.
Barış yoluyla. Çete olarak değil, bireysel.
Come peacefully, or we'll drag you there by force.
Güzellikle gelin, yoksa oraya zorla götürürüz.
Peacefully, I hope, but peacefully or not we're going in.
Umarım barışçıl olur. Barışçıl ya da değil Mr Spock, giriyoruz.
I cannot sleep peacefully at night
Geceleri gözüme uyku girmiyor.
"I cannot sleep peacefully at night"
"Geceleri gözüme uyku girmiyor." dedi.
Wait peacefully for the last judgement.
Son duruşmayı huzurlu bekle.
How can they sit there so peacefully? I don't understand.
Nasıl böyle huzur içinde oturabiliyorlar?
He's sleeping peacefully.
Ne kadar sakin uyuyor.
- Will you come peacefully? - Ensign, listen to me.
- Sakince gelecek misiniz?
Take Shino with you and leave the country peacefully.
Shino'yu al, ve barışla git buradan.
We'll start the cure in Paris, peacefully.
Paris'de huzur içinde tedavi oluruz.
We mean no harm to you. We wanna leave peacefully.
- Barış içinde gitmek istiyoruz.
I can't let you go peacefully after the trouble you've caused.
Sebep olduğun bunca beladan sonra kolayca gitmene izin veremem.
Dad... now you can die peacefully on a tatami mat...
Baba artık huzur içinde ölebilirsin.
If you check the statistics out you'll find that these people have lived, over three hundred thousand people have lived together peacefully, loving each other feeling for each other, want, needing for each other and wanting to make this the experience it is.
İstatistiklere bir göz atacak olursanız, 300.000 kadar insanın birlikte yaşadığını, barış ve beraberlik içerisinde, birlikte sevgi ile durabildiğini, birbirine ihtiyacı olduğunu öğrendiğini, ve bu tecrübeyi birlikte yaşamak istediğini göreceksiniz.
She'll sleep peacefully until this evening.
Akşama kadar rahat bir biçimde uyur.
I just want to die peacefully like, with no pain.
Oracıkta huzur içinde ölmek istiyorum acı çekmeden.
He was sent to his room in the Holly Pavilion... ruddy-complected and peacefully asleep.
Ve hasta Holly Pavilion'daki odasına yollanmıştı. Hastanın huzurlu bir şekilde uyuyacağı varsayılıyordu.
I repeat, I'm asking you to come out peacefully.
Tekrar ediyorum, sorun çıkartmadan binayı boşaltmanızı istiyorum.
I'm asking you to come out peacefully.
Sorun çıkartmadan binayı boşaltmanızı istiyorum.
- You did. I was peacefully eating a piece of grilled steak- -
Aslında kaçırdınız, oturmuş kendi halimde bifteğimle, patatesimi yiyordum.
We just want to do business peacefully
Tek istediğimiz huzurla işimizi yapmaktır!
Well, I hope she died peacefully.
Umarım huzur içinde ölmüştür.
Wild geese fly above us. The bigone first... the litle one behind her... peacefully passing over our heads.
Vahşi kazlar üzerimizden uçuyor önden büyük olanı... arkasında küçük olan... barış içinde kafamızın üstünden uçup gidiyorlar.
Ma, you could die peacefully.
Ma, huzur içinde yat
But if you're able to run around in the West peacefully, catching flies... it's only'cause fellows like me were there first.
Fakat eğer bir gün batıdan doğuya kaçmak istersen bu sadece benim gibi herifler yüzündendir.
They'd been guarding the coast of Holland, never seen a shot fired in anger, and they'd have been delighted to move peacefully into our POW camps without having to indulge in this horrid war - that was the sort of mentality.
Görevleri Hollanda kıyılarını savunmaktı. Savaşın sert yüzünü görmemişlerdi. O nedenle kendilerini ateşe atmaktansa....... esir kampına gitmeyi memnuniyetle karşılarlardı.
You went to bed early, you slept peacefully, you had set the alarm clock, you heard it go off, you waited for it to go off, for several minutes at least, already woken by the heat, or by the light. or by expectation itself.
Erkenden yatmıştın huzur içinde uyumuştun çalar saatini kurmuştun çaldığını da duymuştun en azından dakikalarca, çalmasını beklemiştin çünkü sıcaktan, ya da ışıktan ya da sırf beklediğin için zaten uyanıktın.
The fellow is not as wild as I thought : he came peacefully.
Zannettiğim kadar vahşi değilmiş, sakin gözüküyor.
peace 747
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38
peace be with you 78
peace on earth 28
peace and quiet 26
peace offering 32
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38
peace be with you 78
peace on earth 28
peace and quiet 26
peace offering 32