English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Play along

Play along translate Turkish

723 parallel translation
I told'em I'd play along if they lowered prices, cut down expenses and broadcast.
Fiyatları düşürüp, masrafları kızar ve yayın yaparlarsa onlarla olacağımı söyledim.
It would pay you to play along with us.
Isbirligi yaparsan kazançli çikarsin.
How'll we get it if I don't play along?
Oyun oynamadan nasiI geri aliriz onu?
And in the meantime I play along with the twins. At least one of them.
Bu esnada ikizlerle de iyi geçinmeye çalışıyorum.
I said I'd play along with you, Joe.
Eşlik edeceğimi söylemiştim Joe.
You're just gonna give in, play along, just let their idiotic rules stand.
Kabullenip, buna uyacaksın, bu aptal kuralların kalmasına izin vereceksin.
I don't play along.
Ben kabullenmem.
You're gonna take the rap and play along.
Suçu üstlenip işbirliği yapacaksın.
You play along with me, and I'll have you reelected.
Benimle işbirliği yaparsan seni yeniden seçtiririm.
You're smart, you'll play along with me.
Akıllıysanız benimle birlikte oynarsınız.
- Play along.
- Bozuntuya verme.
None of the scenes is forbidden nor secret but open to those who want to play along...
Hiçbir sahne yasak ya da gizli değildir ; iştirak etmek isteyen herkese açıktır.
OK, I'll play along.
Peki kim vurdu?
Don't look back, but as long as she's paying most of the taxes around here we play along with her.
Sakın arkana bakma, bu civardaki en yüksek vergileri ödediği sürece istediğini yapacağız.
He'll play along with us.
Ve Bize bir oyun oynamayacak.
- Play along with'em.
- Uyumlu davranacağız. - Uyumlu davranmak mı?
- Play along with... If we don't we're apt to stir up every buck in the country.
Yoksa, bölgedeki bütün Kızılderili delikanlılar başımıza üşüşür.
In case he should say something unusual, play along with him.
- Tuhaf bir şey söylerlerse, uyumlu olun. - Evet, tabii ki.
Okay, I will play along, for a minute.
Pekala, bir dakikalığına uslu duracağım.
You get her / it / them if you play along.
Yapacağın tek şey sadece parayı almak.
But you've got to tell Bahar to play along at the trial.
Yalnız sen Bahar'a tembih et, mahkemede yanlış bir şey söylemesin.
You've got to play along with us.
Biz böyle düşündük sen de böyle hareket edeceksin.
One good thing, when one was young, you could play along the corridors.
İyi tarafı, küçükken tüm bu koridorlar boyunca koşup oynayabiliyordum.
You play along with me, Harry, and you'll get your wife back.
Oyunuma katılırsan karına yeniden kavuşursun, Harry.
Play along with this a minute, will you?
Bir dakika bana uy, tamam mı?
If it did happen, I take it you'd play along.
Başına gelseydi, bence ilişkiye girerdin.
Let's play along with him and see what his plans are
Oyuna devam edilim bakalım... planı nereye kadar gidecek görürüz
Yeah, well, when you in the house, you play along.
Hapse girince sen de kurallara uymalısın.
Play along with me now...
Benimle uyumlu davran...
Well, I had to play along, didn't I?
Sanki kanmış gibi göründüm.
( What now? ) - ( Play along.
Şimdi ne yapacağız?
- Play along, I beg you.
Oyuna devam edin!
You want us to tag along to where the Tae Sisters are going to play?
Tae kardeşlerin gezisine katılmamızı mı istiyorsun?
So, if you boys'll excuse us, we'll run along and play football.
Tamamdır, Futbol oynamaya gidiyoruz. Kendinizi evinizde gibi hissedin!
Well, run along and play.
Pekâlâ, git ve oyna.
No, thanks. You'd better run along and play with Little Chief.
Hayır, teşekkürler.Dışarı çıkıp Little Chief'le oynasan daha iyi olur.
I'll bring along my guitar, play us some music.
Yanıma gitarımı da alırım. Müziğimiz de olur.
I'll play along.
Size eşlik edeceğim.
Ss I walked out on the streets of Laredo I walked out on Laredo one day I spied a cow puncher wrapped up in white linen wrapped in white linen as cold as the clay beat the drum slowly and play the fife lowly play the dead March as you carry me along take me out to the prairie and lay the sod over me
Sokaklarında yürüdüğüm Laredo'dan günün birinde ardıma bakmadan ayrıldım Bir kovboya gözüm takıldı konulmuş beyaz örtünün içine sarmalanmış buz gibi soğuk kefene Beni uğurlarken ölüm marşıyla davulları ağır çalın, düdüklere yavaş basın Beni kırlara götürüp gömün, üzerimi çimle örtün Bu yalnız ve günahkar kovboyun...
- You can come along, Gloria. - You going to teach me to play golf?
- Bana golf oynamayı mı öğreteceksin?
Now, run along home and play somewhere else so it'll be quiet.
Şimdi evlerinize gidin ve başka bir yerde oyun oynayın, bu şekilde burası sessiz kalmış olur.
Now you run along and play in the summer house.
Şimdi doğruca çardağa gidip oynamaya devam ediyorsun.
John, Pearl, run along and play, you two.
John! Pearl! Gidin, biraz ileride oynayın.
Then he dreamed of the whales that passed along this coast in the fall. And of their mating too, and of their friendliness with each other, and their play.
Sonra güzleri sahil boyundan geçen balinaları ve onların çiftleşmelerini, dostluklarını ve oynaşmalarını hayal etti.
Any celebrities you may have recognized along the way appear not because they are famous, but because they fit the roles they play and because they are my friends.
Devamı boyunca tanımış alabileceğiniz ünlüler ünlü oldukları için değil,... oynadıkları role uygun ve dostum oldukları için görünüyorlar.
Run along and play, kids.
Yakın zamanda görüşeceğiz.
When they grew older and needed more room to play we put Nuru in charge of them, and they got along beautifully.
Büyüdükleri zaman, ve oyun oynayacak odaya ihtiyaçları olduğunda,... Nuru'yu onlara bakıcı olarak koyacağız ve çok güzel bir ilişkiye sahip olacaklar.
So, look, you run along home, sonny boy, and play with your own.
Bak, şimdi git buradan evlat ve yaşıtlarınla oyna.
- Young man, run along and play.
- Genç adam, kaybol.
Like he says, we can play some poker along the way.
Dediği gibi, yolda biraz poker de oynarız.
Run along and play.
Git ve oyun oyna.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]