Play something translate Turkish
1,231 parallel translation
Uncle, play something for us.
Dede çalsana biraz.
If only Tino would get here so they'd play something.
Tino gelseydi, onlar da çalabilirdi.
Play something bright.
Neşeli bir şey çal.
Computer, play something by Frenchotte.
Bilgisayar, Frenchotte'den bir şeyler çal.
Computer, play something by Minezaki.
Bilgisayar, Minezaki'den birşeyler çal.
Play something.
Bir şeyler çal.
- Play something.
- Bir şeyler çal.
If Mary would play something, we could dance now!
Mary düzgün bir şey çalıyor olsaydı onlarla şimdi de dans edebilirdik!
Mary! Mary, no more dull stuff, play something jolly.
Mary, artık sıkıcı şeyler çalma.
Well, I would like to play something for you as a kind of thank-you.
Size teşekkür etmek için bir şeyler çalmak istiyorum.
Were you gonna play something?
Bir şeyler çalacak mısın Pheobe?
- Play something fast.
- Hızlı bir şeyler çal.
Play something for me.
Benim için bir şey çal.
Play something different.
Farklı bir şeyler çal.
Play something pessimistic.
Kötümser bir şeyler çal.
- Would you play something?
Biraz çalar mısın?
- Hey, Will, play something.
Haydi Will, biraz çalsana.
So, Willie, you gonna play something or what?
Willie, bir şeyler çalacak mısın?
Play something else.
Başka bir şeyler çal.
I'll have these players play something like the murder of my father before mine uncle. I'll observe his looks, I'll tent him to the quick.
Babamın öldürülmesine benzer bir oyun oynatacağım bu oyunculara amcamın önünde. Gözüm onda, renk vermesini bekleyeceğim.
Why don't we play something else?
Neden başka bir şey oynamıyoruz?
Play something, then.
O zaman bir şeyler çal.
Would... would you play something more?
Biraz daha çalar mısınız?
Now I'd like to play something that- -
Şimdi bir şarkı çalmak istiyorum...
Why don't you play something we all know?
Neden hepimizin bildiği bir şeyler çalmıyorsun?
Play something for us.
Bizim için bir seyler çal.
- Play something soothing for them.
- Onları yatıştırmak için bir şeyler çal.
Play something else, please.
Başka bir şey çal lütfen.
So I wanted to play something for her to set an example, to show her, you know?
Yani istedim ki eğer birşeyler çalabilirsem ona örnek olabilirim, anladın mı?
Okay I will play something simple
Pekala bir şeyler söyleyeceğim.
- Play something.
Bir şey çal.
Computer, play us a little something by Tor Jolan.
Bilgisayar, bize Tor Jolan'dan bir şeyler çal.
Marianne, can you play something else?
Marianne. Başka bir şey çalabilir misin?
Where do kids today get the idea that a gun is something to play with?
Hangi çocuklar silaha oyuncakla karşı durabileceğini sanıyor?
The whole point of this toys-for-guns exchange program is to give kids something else to play with besides firearms.
Silaha karşı oyuncak programı, çocuklara silah dışında bir oyun aracı sunmak için yapılıyor.
I wanted... Kourilov... to play us something, but he doesn't want to.
Arkadaşım Kourilov bize bir şeyler çalmak istiyor ama çalmak istemiyor.
Play something more lively!
Daha canlı bir şeyler çalın.
Now I'll play a little something that goes way back.
Şimdi, çok eskilerden bir şarkı çalıyorum.
- They go from your basic, low-end bows, something like a Geo or a Hyundai, which I personally drive, all the way to your high-performance, Porsche-like bows which play like the devil.
senin temelinden gider, en zayıf noktana işler, Bir Geo yada Hyundai gibi, benim şahsen sürdüğüm, Tüm yollar senin yüksek performansın için, Porscheyay gibi şeytan oyunu gibi.
I finally knew something was wrong when she didn't wanna play.
Oynamak istemediğinde bir şeyler olduğunu anladım.
That house also had something that was to play a major role later.
Ayrıca o evde, hayatımda daha sonra önemli bir rol oynayacak bazı şeyler vardı.
Before the play continues I would like to read something I found long ago in a book.
Oyun başlamadan önce bir şeyler okumak isterim Uzun zaman önce bir kitap buldum.
It's something they saw in a play. No harm in it.
Bir piyeste gördüler, o kadar.
She didn't have money so she wanted to play an instrument or something.
Parası yoktu o da bir alet falan çalmak istedi.
You know, play with something.
Birşeylerle oynarsın.
I think Play Now is putting something in my food.
Play Now'un yiyeceklerime birşey koyduğunu düşünüyorum.
When a boy doesn't want to play catch with his old man, something is seriously wrong.
Bir çocuk babasıyla yakalamaca oynamadığında, bir şeyler ters gidiyor demektir.
Just enough to be able to play a song or something.
Sadece şarkı veya başka birşey çalabilecek kadar.
So play me something
- Bir şeyler söylesene?
"Yeah, she is unbelievable" Play him something
- Harikadır, canım söylesene bir şeyler.
It's not something you play.
Oyunla ilgisi yok.
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something's wrong 881
something is wrong 141
something's wrong here 34
something wrong 855
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something new 87
something is wrong 141
something's wrong here 34
something wrong 855
something's coming 64
something bad 90
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something new 87