English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pleasures

Pleasures translate Turkish

868 parallel translation
" You have tasted all of life's pleasures, Faust!
" Hayatın bütün zevklerini tattın, Faust!
Such crass pleasures are beneath you.
Böyle aptalca zevkler senin seviyene uymuyor.
Not for the world would I interfere with your pleasures... as long as you don't interfere with mine.
Siz benimkilere müdahale etmediğiniz sürece sizin zevklerinize müdahale etmeyi aklımdan bile geçirmem.
I definitely do not want any interference with the people's pleasures.
İnsanların keyfine limon sıkılmasını kesinlikle istemiyorum.
He talked of it as one of the rare pleasures he enjoyed... without suffering from what he cruelly lacked.
Gaddarca eksikliğini duyduğu şeyden mağdur olmamışçasına keyif aldığı bu nadide zevkten.
I enjoyed its pleasures and felt its emotions.
Zevklerinden keyif alıp yarattığı duyguları hissediyordum.
He was enjoying the fruits of his labor fame, wealth, security when suddenly, out of his own free will he tore himself from all the peaceful pleasures of his life from the work he loved so much because he knew that there is no serenity save in justice no repose save in truth.
Emeklerinin meyvelerini alıyordu. Şöhret, servet, güvence derken o sakin, keyifli hayatının ortasında elinde olmadan kendini mutsuzluğun içinde buldu. O çok sevdiği işine rağmen.
All the pleasures of the station-wagon crowd.
Pikap kalabalığının bütün zevkleri.
- It pleasures me none to say it.
Bunu söylemek bana zevk vermiyor.
" And we will all the pleasures prove,
" Tepelerde ve vadilerde,
" And if these pleasures do thee move,
" Bu davranış seni memnun ederse,
# While the rich has all the pleasures #
"Zengin keyfini sürerken"
I want to be part of your shows, help you in your work, share your simple pleasures.
Sadece kalmak değil, sizin şovlarınızın da bir parçası olmak ve işinize yardım etmek, sade zevkinizi paylaşmak istiyorum.
Are you kidding with that "Sharing life's simple pleasures"?
Sen, "hayatın sade zevklerini paylaşmak" diyerek dalga mı geçiyorsun?
You've been denying yourself, monsieur... one of the basic pleasures in life.
Kendinizi inkar ediyorsunuz mösyö, hayatın en basit zevklerinden biridir.
It's one of my greatest pleasures.
Bu en büyük mutluluklarımdan biri.
I run to death and death meets me as fast. And all my pleasures are like yesterday.
Ölüme koşuyorum, ve ölüm beni bulduğunda tüm zevklerim dünde kalacak.
You will have some too, harry - or do you object to simple pleasures?
Seni de Harry! yoksa basit zevklere de mi karşısın?
I adore simple pleasures.
Hayranlık duyuyorum.
A man who is master of himself can end a sorrow as easily as he invents pleasures.
Kendinin efendisi olan birisi bir mutluluk keşfettiği anda acıdan kurtulabilir.
Mortals are indulging in the transient pleasures of this life with no one to surprise them into awakening.
Faniler uyanışı müjdeleyen kimse olmadan dünyanın geçici zevklerine teslim oluyorlar.
Those who participate, however small the amount may be thus will enjoy virtuous pleasures in this life not to mention the privilege of finding a seat among the thousands of sacred lotus flowers.
Buna katılmak isteyen, Miktarı küçük olabilir hayatında erdemli zevklere sahip olacak bunun yanında kutsal nilüfer çiçeklerinden binlercesi üzerinde imtiyazlı bir koltuğu olacaktır.
I want to offer an apology, he doesn't have many pleasures.
Özür dilemek istiyorum. Yapabileceği pek bir şey yok.
It is easy to give people simple pleasures sometimes.
Bazen insanları memnun etmek çok kolay oluyor.
But, Lord, it pleasures us to think now you've straightened out them legs.
Fakat, Yüce İsa, Şimdi onun bacaklarını düzelteceğini düşünmek bizi çok mutlu eder.
It pleasures us to think on him walking around as easy as anyone.
Herkes kadar kolaylıkla yürüyebileceğini bilmek bizi çok memnun eder.
A happy people with few and simple pleasures!
Bir kaç basit zevki olan mutlu bir halktır!
You're a man who likes his pleasures.
Ağzını tadını bilen bir adamsınız.
Wich are the pleasures you are still enjoying?
Siz neyle keyiflenirsiniz?
Boy, this climate is sure death on a man's pleasures.
Bu hava bir erkeğin zevklerinde kesin bir ölüm.
One of the pleasures of duty in neutral country you Germans can drink fine Scotch whiskey and your enemies can fill up on fine German beer.
Tarafsız bir ülkede görev yapmanın güzel taraflarından biri de bu. ... Siz Almanlar, Scotch viskinin hasını içebiliyorsunuz ve düşmanlarınız da işkembelerini o güzel Alman birasıyla dolduruyor.
More intellectual pleasures await you, my child.
Entelektüel keyifler seni bekliyor çocuğum.
And surely there must be much good... in one who is kind to an invalid... and leaves the pleasures of London... to sit by a bed of pain.
Londra'nın zevklerinden, bir hastanın yanında oturmak için uzaklaşan birinin içinde elbette büyük iyilik vardır.
Gentlemen, one of the few real pleasures of rank is the ability to make promotions in the field.
Teşekkürler efendim. Beyler, orduda az sayıdaki zevklerden biri de... savaşta gösterilen başarıyla alınan terfilerdir.
Fates, we will know your pleasures.
Ey kader, bize de yapacaksın dilediğini.
Common pleasures, to walk abroad and recreate yourselves.
Hep birlikte gezip dolaşasınız, gidip dinlenesiniz diye oralarda.
Well, it's one of the few worldly pleasures we're permitted, Mr. Williams.
Az sayıda yapmamızda müsade olan dünya zevklerinden birisi bu Bay Williams.
I never imagined such pleasures existed.
Böyle zevklerin olabileceğini hayal bile edemezdim.
I wanted my lady to enjoy fully the pleasures of a woman's life, so we returned to wander this world.
Leydimin, bir kadının hayatındaki tüm zevkleri tatmasını istedim, bu yüzden bir amacımız olmadan bu dünyaya geri döndük.
There are certain pleasures that you get...
Bir haz duyarsın ya hani...
There are certain pleasures you get, little jabs of pleasure when a swordfish takes the hook, or when you watch a great fighter getting ready for the kill, see?
Bir kılıç balığı oltaya takıldığında ya da rakibini yere sermeye hazırlanan... büyük bir boksörü seyrederken belli bir haz duyarsın... küçük haz anları yaşarsın ya, anladın mı?
The exquisite pleasures of Damascus?
Şam'ın nefis zevklerini mi?
Damascus has pleasures, diversions, wine shops unsurpassed.
Şam'da zevkler vardır, eğlence, şarap dükkanları eşsizdir.
We like our pleasures... simple.
Mütevazi olmak şart. Sade.
My list of the greatest human pleasures in order of importance.
İnsanlığın, önemlerine göre eğlence listesi.
- What are the other pleasures?
- Öteki eğlenceler ne?
Pleasures, such as Kyle Hadley's guided tour through the gossip columns, around the world in 80 headlines.
Eğlenceler, Kyle Hadley'in rehberliğinde dünyanın her yerindeki... 80 puntoluk dedikodu yazıları seyahati, mesela?
One of the little pleasures in life, Mr Gauge, I can now give myself.
Hayataki küçük zevklerden biri, Bay Gauge, kendimi bundan mahrum edecek değilim.
I lived all my life far away from pleasures.
Bütün hayatımı her türlü hazdan uzak yaşadım.
Stick to my pleasures.
Sen kendi işine bak.
An engineer has other pleasures.
Kiminsin peki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]