Protest translate Turkish
2,468 parallel translation
Protest.
Devam et. İtiraz et.
So, we, the people, must protest and demand I be reinstated and that Cannon be sent back to that godforsaken nerd-nest.
yani biz insanlar korunmalıyız ve Cannon iade edilerek geri gönderilecek kahrolası inekler uğruna.
He was more likely to burn it in an act of public art protest than profit from it.
Ona kalsa tablodan kar etmektense kamu alanında sanatla onu protesto eder, yakardı.
Or perhaps the man did protest too much.
Belki de adam fazla protestocuydu.
Turn a protest into a riot.
Protestoyu isyana dönüştürün!
We're legal citizens of this country demonstrating our first amendment rights to a peaceful assembly, in order to protest the unlawful arrest of Omar Morales.
Bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız ve Omar Morales'in haksız yere tutuklanmasını protesto için, anayasanın bize verdiği toplanma hakkımızı kullanıyoruz.
You ready to protest? Stir up a little trouble?
Protestoya katılıp ortalığı ayağa kaldırmaya hazır mısın?
Chancellor, I must protest.
Şansölye, buna itiraz ediyorum.
Robert staged a spectacular protest of promiscuity.
Robert büyük bir rastgele ilişki karşıtı protesto düzenledi.
You protest again, even more vigorously- - by which I mean you chop off his head.
Sen de bir daha karşı çıkıyorsun, hem de daha güçlü bir şekilde yani kafasını uçuracak kadar demek istiyorum.
Well, Gene Kelly and Donald O'Connor would protest.
Gene Kelly ve Donald O'Connor kemiklerini sızlattın.
Effective noon tomorrow, Figgins is back in charge as I've tendered my resignation as principal in protest.
Yarından geçerli olmak üzere, Figgins göreve dönüyor çünkü protesto eden bir müdür olarak istifamı verdim.
I didn't want you in the middle of tonight's antihero protest.
Bu geceki kahraman karşıtı gösterinin içinde olmanı istemedim.
But then, under protest, he will agree.
Ama sonra, baskılar altında razı olacak.
- Looks like a protest situation at a Navy recruitment center downtown.
Görünüşe göre Donanma Askerlik Şubesi'nde bir protesto eylemi söz konusu.
Protest turned into a hostage situation.
Protesto olarak başladı, rehine almaya döndü.
"They wrenched the flag furiously from the dead man, and as they turned again, the corpse swayed forward with bowed head, one arm swung high, and the curved hand fell with heavy protest on the friend's unheeding shoulder."
"Bayrağı ölmüş adamın elinden hiddetle aldılar... "... ve onlar döndüklerinde ceset, eğilmiş kafasıyla ileri sallanmıştı. Bir kolu yukarıda sallanıyordu bükülmüş eli, arkadaşının umursamayan omzunda kuvvetli bir tepki gösteriyordu. "
You can protest all you want.
Ne istersen protesto edebilirisin.
I am now officially eating my lunch and drinking my beer in protest.
Şu an resmi olarak öğle yemeğimi ve biramı protesto ederek yeyip içiyorum.
Just minutes ago, the first ship left Shanghai, China... the first in Anna's planned week-long withdrawal... and shutdown of all V services... sending waves of protest and outcry across the world.
Anna'nın bir hafta sürecek olan geri çekilme ve tüm Ziyaretçi servislerinin kapatılması planının ilki olan ilk gemi birkaç dakika önce ardında dünya çapında protesto ve itiraz dalgaları bırakarak Şangay, Çin'den ayrıldı.
One of them, Joseph St. Denis, resigned in protest after Cassano repeatedly blocked him from investigating AIGFP's accounting.
Bunlardan biri olan Joseph St. Denis Cassano'nun sürekli olarak hesapların incelenmesini engellemesini protesto ederek istifa etti.
That lady doth protest too much.
Bu bayan çok fazla itiraz ediyor.
- Sir... - Your protest is noted, agent.
- İtirazın dikkate alındı, ajan.
It involved a peaceful protest in the'60s.
1960'larda savaş karşıtı gösterilere katılmaktan.
You know, before you go and burn a flag in protest, a jury unanimously convicted Greg Beals of killing a cop.
Gidip protesto için bir şeyler yakmadan önce bil ki Greg Beals, bir polisi öldürdüğü için jüri tarafından oybirliğiyle suçlu bulundu.
The Internet made this protest possible, but now it's just a... a liability?
Bu protestoyu sağlayan internetti ama şimdi sadece... - Engel mi?
Next week, our people are planning a protest to coincide with the election.
Halkımız, gelecek hafta, seçimlerle çatışacak bir protesto gösterisi yapmayı planlıyor.
I'm staying in my room as a form of protest.
Hayır. Odamdayım, bizimkileri protesto ediyorum.
But I'm still exercising my right to protest.
Ama yine de itiraz hakkımı kullanıyorum.
Just make sure it's not a dirty protest like the last one.
Sadece dikkat et de son sefer ki gibi boklu bir itiraz olmasın.
So we're gonna use our bodies as protest signs.
Yani vücutlarımızı protesto için kullanacağız.
But what do you think the protest tonight is gonna change?
İyi de bu akşamki protestonun neyi değiştireceğini düşünüyorsunuz?
We're all here under a "one dance only" protest.
Biz buraya "yılda tek dans" olayını protesto etmek için geldik.
I think you should start another protest, mate.
Bence yeni bir protesto başlatmalısın, ahbap.
Some kind of anti-war protest.
Savaş karşıtlarının protestosu.
Hey. M.J.'s spending the night at a friend's house, so I don't care if this protest goes all night.
M.J bu gece arkadaşta kalacak bu yüzden protesto tüm gece de sürse sorun değil.
So if this protest works, and the place doesn't open, what happens to all those ex-cons?
Peki protestomuz işe yararsa, o ev açılmazsa o kadar eski mahkuma ne olacak?
I'm going outside to watch the protest.
Dışarıya protestoyu izlemeye gidiyorum.
He'll call in a cleaner and lodge a protest with The Morrigan.
Buraya bir temizlikçi gönderecek ve Morrigan'la bunu protesto edecek.
I protest.
itiraz ediyorum.
The lady doth protest too much.
Çok fazla ısrarcısın.
Can you even protest that?
Bunları protesto edebilir miyiz?
The protest is over. Aah!
Protesto bitmiştir!
- Why this protest now?
- Bu protesto neden şimdi geldi?
You would have joined in my protest before you turned pragmatic.
Eskiden olsa yanımda yer alıp protestoma katılırdın. Pragmatik biri olmadan önce yani.
Amnesty is holding a protest at the same time as the gala evening.
Af Örgütü bir protesto düzenliyor, bu geceki galayla aynı saatte olacak.
Bayanov just spoke at the Amnesty protest.
Böldüğüm için bağışlayın. Bayanov az önce Af Örgütü'nün protestosunda konuştu.
- He would hold a protest March.
- Protesto için yürüyüş düzenlemişti.
Yeah, she won't talk to me, but she's texts me every six seconds To protest her lack of privacy.
Benimle konuşmuyor, ama her 6 saniyede bir mesaj gönderiyor özel hayatına karışmamızı kınamak için.
He just got a hit on a protest organizer you're going to want to take a look at.
Bir protesto düzenleyicisi bulmuş ki buna bir göz atmak isteyeceksin.
His favorite tool of protest, the bucket of fake blood.
Favori suç aleti : 1 kutu sahte kan.
protestant 20
protection 165
protect 93
proteus 71
protein 47
protective 27
protector 38
protected 88
protect yourself 29
protect you 26
protection 165
protect 93
proteus 71
protein 47
protective 27
protector 38
protected 88
protect yourself 29
protect you 26