Say it ain't so translate Turkish
75 parallel translation
Well it ain't so much to ask, for what you want to know.
Bilmek istediğin için fazla bir bedel sayılmaz.
Yeah, it was all right for Mr. Lincoln to say we were free, but that ain't so. Not yet.
Evet, Başkan Lincoln bizim özgür olduğumuzu söylediğinde iyiydi,... ama gerçek öyle değil.
Well, it said that the State built this here land and the county ain't got no say-so over it, the city neither.
- Tapu başvurusu. Burada altı ay yaşayınca, arazi bizim olacak. Babam diyor ki, o zaman ilçenin parçası olacakmış.
People say that Bill's destroyed his reputation by drinking. It ain't so.
Herkes Bill'in, şöhretini içkiyle yok ettiğini söyler ama öyle değildir.
It ain't very mature. Well, if you say so.
Fazla kartlaşmadan.
Say it ain't so, Tom. Say it ain't so.
Öyle olmadığını söyle Tom.
Say it ain't so.
Öyle olmadığını söyle.
- It ain't cool being no jive turkey so close to Thanksgiving.
- Şükran Günü yaklaşırken hindi olmak pek hoş sayılmaz.
I hear jail ain't so bad, if you like it up the butt.
Kestaneyi çizdirmeye razıysan kodes fena sayılmazmış diye duydum.
Say it ain't so, Krusty.
Yapmadığını söyle, Krusty.
Say it ain't so, Joe.
Öyle değil Joe de.
Oh, well, you know, it ain't so great.
O kadar da önemli sayılmaz.
Say it ain't so, Reverend Al.
Öyle olmadığını söyle, Rahip Al.
Say it ain't so.
Yanıdığımızı söyle.
- Say it ain't so, Vallie!
- Doğru olmadığını söyle Vallie!
Oh, say it ain't so!
Bana öyle olmadığını söyle!
You never did say how come it ain't done your nut in here being in so long.
Uzun zamandir burada olmana rağmen işlerin boğazina gelğinden bahsetmemiştin.
Well, you're looking through three feet of lead at 50 yards away, so it ain't bad.
- Bununla, 45 m ötedeki Bir metrelik kurşunun içine bakıyorsun, hiç fena sayılmaz.
Say it ain't so, Joe.
Öyle olmadığını söyle Joe.
Say it ain't so, Joe.
Öyle olmadığını söyle, Joe.
So if I had to say, I would deny Quality Land Development's proposal to tear up 79th because it just ain't worth it.
Yani, söylemem gerekiyorsa, Yer Kalite Geliştirme'nin 79.Cadde'yi yerle bir etmek için sunduğu teklifi reddediyorum çünkü gerçekten de buna değmez.
So, you ain't gonna say nothing on it?
Peki, hiçbir şey söylemeyecek misin?
Say it ain't so.
Öyle olmadığı söylenemez.
Oh, say it ain't so, ho!
Öyle olmadığını söylesene!
Oh, I know it ain't popular to say so! And it ain't'cause of Burt that I say so
Bunun söylenmesi hoş karşılanmaz, bilirim, ama bunu sadece Burt'e bakarak da söylemem, bilesiniz.
Oh, Angie... Say it ain't so.
Yapma be Angie.
Say it ain't so, terrence.
Demek öyle, Terrence.
Oh, say it ain't fuckin'so, you stupid fucking asshole!
- Öyle mi? Demek öyle seni aptal pislik!
Come on, say it ain't so, Joe.
Haydi, bu doğru değil de Joe.
So, it's just like my grandma used to say... no point going to confession if you ain't got nothing to confess.
Büyükannemin dediği gibi : "İtiraf edecek bir şeyin yoksa günah çıkarmana da gerek yok."
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
# I could say it ain't so but, darlin', what's the use? #
# Öyle olmadığını söylerdim ama, doğru söze ne hacet?
# I could say it ain't so but, darlin', what's the use?
# Öyle olmadığını söylerdim ama, doğru söze ne hacet?
# They say it ain't so but, darlin', what's the use? #
# Öyle olmadığını söylerdim ama, doğru söze ne hacet?
Say it ain't so, Betty.
Öyle olmadığını söyle, Betty.
£ 1,000 ain't even that much money these days, really, you know, when you think about it. So...
Bir düşünürseniz, 1000 sterlin bu zamanda o kadar da çok para sayılmaz, o yüzden...
So my man on "Grey's Anatomy"... it ain't that he called somebody a faggot. It's like, how did he say "faggot"?
Yani Grey's Anatomy'deki adamımın birine i... ne demesi değil "i... ne" yi nasıl söylediği önemli.
They say on B.A.L. Who they're sending up - as acting commissioner? - Say it ain't so.
B.A.L'de vekil olarak kimin geleceğini de söylediler mi?
It ain't easy to say, so... I'll just speak it plain.
Söylemesi zor, o yüzden lafı dolandırmayacağım.
- Say it ain't so.
- Nolur almadım de.
- Say it ain't so!
- Nolur atmadım de!
Say it ain't so.
Öyle değil diyemem.
Jesus Christ, say it ain't so, Hank.
Tanrım, o olmadığını söyle, Hank.
- Say it ain't so, B.
- Yüzleş gitsin, B.
Say it ain't so, Joe.
Doğru olmadığını söyle, Joe.
- Not if you say it ain't so.
- Eğer sen öyle diyorsan.
Say it ain't so, Tray.
OLD FAITHFUL * Öyle olmadığını söyle Tray.
Say it ain't so. Not again.
Bir daha olmaz.
Say it ain't so.
Öyle olmadığını söyleyin.
So let's say I buy a tv and I ain't happy for, you know, whatever reason, after... Friday--just picking a random day--I can return it?
Diyelim ki bir televizyon alıyorum ve bir sebepten dolayı memnun değilim, hangi gün olsun mesela Cuma - rastgele bir gün seçtim - iade edebilir miyim?
- Say it ain't so, Short Round.
Öyle mi, ufaklık?