Say my name translate Turkish
816 parallel translation
When you say my name like that, it's like you're calling me from far away, like when I was little.
Adımı böyle söylediğinde sanki çok uzaklardan beni çağırıyorsun, sanki ufacık bir çocukmuşum gibi.
Say my name.
Adımı söyle.
- Bianca... I love to hear you say my name.
- Bianca... Adımı söylemen hoşuma gidiyor.
I know you on account of you're the only man in this whole building who can say my name without making it sound like a joke.
Bu binada soyadımla dalga geçmeyen tek kişi sizsiniz. ( Turtle-Kaplumbağa ).
And tell him not to say my name.
Adımı ağzına almamasını söyle.
Say my name.
İsmimi söyle bana.
- I cannot say my name.
- İsmim önemli değil.
- "Cronaca, who's speaking?" - "I cannot say my name."
- "Cronaca, kimle görüşüyorum?" - "İsmim önemli değil." "
- I'm the representative of the class. - Go aside! I'll say my name first!
İlm-i Kimya tecrübelerle müspet bir sath'a nüfuz eder.
Say my name from time to time.
Ara sıra adımı söyle.
I told you never to say my name!
Sana adımı söylemek yok dememiş miydim? !
Say my name, then.
Öyleyse adımı söyle.
But allow me, my name is Immanuel Rath... professor of the local school!
Hı. Hayır, sayın bayan. Benim adım lmmanuel Rath.
Just cover me with leaves and tell my mother I died with her name on my lips.
Üzerimi yapraklarla örtün ve anneme adını sayıklarken öldüğümü söyleyin.
For now, from my heart, can I say I bless you in His name.
Şimdi tüm kalbimle seni Tanrı adına kutsadığımı söyleyebilirim..
Say, listen, young fella, my name's Eddie Foy.
Beni dinle delikanlı, ben Eddie Foy'um.
My name shouldn't be counted.
Benim adım sayılmamalı.
My dear friends... speaking as a jurist, may I say that even in our penal code... we have wisely provided a system of parole... and I have excellent reason to believe that the party whose name I, naturally, will not mention in this house has amply paid for her mistake.
Sevgili dostlarım bir hukuk adamı olarak konuşmam gerekirse, bizim ceza hukukumuzda bile adil biçimde düzenlenmiş bir şartlı salıverme yasası var ve ismini doğal olarak bu evde zikredemeyeceğim bu kişinin yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödediğine inanmam için harika bir neden var.
If anyone asked me my name now, I'd say it was Martha Smith.
Şimdi biri adımı sorsa Martha Smith derdim.
You don't mean to say though, dear... you couldn't love me if my name wasn't Ernest.
Kastettiğin, adım Ernest olmasaydı beni sevmeyeceğin değildi, değil mi?
My own dear joy, do you mean to say you couldn't love me... if I had another name?
Yani ismim başka olsaydı beni sevmeyeceğini mi söylüyorsun?
- In heaven's name, go! - No, till I've had my say.
- Hayır, sözümü söylemeden gitmem.
Say, I forgot to mention the name of my place
Bakar mısın! Yerimin adını söylemeyi unuttum.
Mr Commissioner, my name's Duggan.
Sayın müdürüm, benim ismim Duggan.
If you're gonna mention my name, just say it's Herbert H. Heebert, and it's Milltown Junior College, and I'm much taller in person.
Adımı söyleyin, Herbert H Heebert. Milltown Yüksekokulu'ndan, aslında daha uzunumdur.
If you don't say that's good whiskey my name isn't Wringle, Henry J. Wringle.
Bu viskiyi beğenmezsen adım Henry J. Wringle değil.
I won't say the name. Follow my eyes.
Kimden söz ettiğimi merak ediyorsanız, gözlerime bakın.
It is too hard work to sign my name, doctor?
İmzamı atmak da zor işlerden sayılır mı, doktor?
You might use it in my name, say for the emancipation of the local slaves...
Belki benim adıma kullanırsın. Kölelerin azad edilmesine karşılık diyelim.
Your Honor, they're slandering my family's good name!
Sayın yargıç, gayeleri ailemizin itibarına gölge düşürmek!
I say, er, my name's Harry.
Şey, ah, benim adım Harry.
I don't care what they say as long as they spell my name right.
Adımı doğru yazdıkları sürece ne dedikleri umurumda değil.
He asked my name. I was going to say "Gintoki"... Too simple, so I tacked on Yabu and said I was Yabu-no-Gintoki
Adımı sorduğunda Gintoki dedim ama çok basit olduğunu ve Yabu-no-Gintoki'nin kulağa daha güçlü geldiğini söyledi.
Those two you sort of hinted you wanted taken care of, they must have given you a rough time if, after you get a rope around my neck without dirtying your hands, you suddenly change your filthy mind, all in the name of old friendship, you say.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Mr. Secretary General, my name is Hubert Barère de Tartas.
Sayın Genel Sekreter, benim adım, Hubert Barère de Tartas.
Mr Chairman, members of the commission, ladies and gentlemen, my name is Lewis Dixon.
Sayın Başkan, komisyon üyeleri, bayanlar ve baylar, benim adım Lewis Dixon.
Christian name, my flat foot.
İlk adı. Nedir bu, "sayın amirim"?
Yes, and how come you know my name?
Pek sayılmaz. - İsmimi nereden biliyorsunuz?
You are not going to say, "Hi, my name's Howard."
"Merhaba, adım Howard" demeyeceksin.
Not till I've had my say and cleared my name.
Son sözümü söyleyip adımı temize çıkarmadan olmaz.
Jimi would turn and say, " Hi, my name is Jimi.
Jimi onlara bakıp "Benim adım Jimi. Sen kimsin" derdi.
Say hello to my brother-in-law. His name is George.
Avukat kardeşime bir merhaba der misin, adı George.
I sure hate the way you say my name "athearn."
Bana "Athearn" demenden hiç hoşlanmıyorum.
Your Honor, Mr. Foreman, ladies and gentleman of the jury, my name is Arthur Kirkland, and I am the defense counsel for the defendant, Judge Henry T. Fleming.
Sayın yargıç, Bay Foreman, sayın jüri üyeleri... Benim adım Arthur Kirkland. Sanığın avukatıyım.
You sprawled out on the sofa, suffering from malnutrition... muttering my name.
Seni kanepeye pineklemiş, zafiyet geçiriyor... ve adımı sayıklıyorken bulmayı.
My name sounds so different when I hear you speak it Say my full name
Adım senin sesinden farklı çıkıyor.
But, before I say more, let me tell you I know I depend on my father and that the name of son subjects me to his will that it would be wrong to engage ourselves without his consent that heaven has made him our master and that it is our duty not to dispose of ourselves but in accordance to their wish.
Ama daha fazlasını söylemeden önce, babama bağımlı olduğumu biliyorum. Oğlu olarak adını taşımakla onun rızasına tabiyim. Onun onayını almadan sözlenmek en büyük hata olacaktır.
Did I say my name?
Zihnimi bulandırıyor. İsmimi söylemişmiydim?
Say "Hello, my name is..."
"Merhaba, benim adım..." deyin.
What did you say my little girl's name was?
Küçük kızımın adı ne demiştin?
You will ask my name i'll say that i'm john jani janardhan.
Adımı soracaktın, ben de "adım john jani janardhan" diyecektim.
my name is peter 23
my name is sam 18
my name is david 16
my name is 264
my name is barry allen 57
my name is john 17
my name is mr 43
my name 343
my name is oliver queen 75
my name's 39
my name is sam 18
my name is david 16
my name is 264
my name is barry allen 57
my name is john 17
my name is mr 43
my name 343
my name is oliver queen 75
my name's 39
my name is alex drake 19
my name is stephen jameson 21
my name is shawn spencer 16
my name's john 19
my name is sam tyler 18
my name is dr 139
my name is michael westen 77
my name's dr 18
my name is walter o'brien 17
name 1134
my name is stephen jameson 21
my name is shawn spencer 16
my name's john 19
my name is sam tyler 18
my name is dr 139
my name is michael westen 77
my name's dr 18
my name is walter o'brien 17
name 1134
names 324
named 51
nameless 41
name your price 108
namely 91
name it 208
name basis 52
name and address 20
name one 95
name them 18
named 51
nameless 41
name your price 108
namely 91
name it 208
name basis 52
name and address 20
name one 95
name them 18