English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Search him

Search him translate Turkish

586 parallel translation
Why don't you search him, too?
Neden onu da aramıyorsun?
I'll search him before he comes to.
Kendine gelmeden üstünü arayacağım.
Did they search him?
- Üstünü aradılar mı? - Evet.
- Search him. Kranz and Lohrmann, search the other two.
Kranz ve Lohrmann, sizde diğer ikisini arayın.
Go ahead and search him.
Ara şunun üstünü.
- He wants someone else to search him.
- Üstünü başkasının aramasını istiyor.
Go ahead and search him.
Hadi ara üstünü.
Did you search him, Bates?
Onu aradın mı, Bates?
Search him.
Üstünü arayın.
Search him, Guillaume.
Üzerini ara Guillaume.
If you don't believe me, search him.
İnanmıyorsan kendin bak.
Tadeusz went to search him.
Tadeusz onu aramaya gitti.
Seize this wretch and search him!
Bu sefili yakalayın ve arayın!
All right, search him.
- Üstünü arayın.
You'd better search him, he may be armed with an eggbeater.
Üstünü arasanız iyi olur. Çünkü yumurta çırpıcı silahı olabilir.
We called him out to check his passport and to search him.
İzin kâğıdına bakmak için durdurduk. Üstünü aradık.
Search him, will you, George?
Ara onu, olur mu, George?
Search him!
Arayın onu!
Search him!
Ara onu!
Did you search him?
Üstünü aradın mı?
Search him.
Onu ara.
You're in order to search him, question him, Grey but threats and abuse aren't on.
Grey, rütben onun üstünü aramana ve onu sorgulamana izin veriyor ama tehdit ve kötü muamele olmaz. Kesinlikle olmaz.
- Search him.
- Üstünü arayın.
Search him.
Arayın.
Remove his suit and search him.
Giysisini çıkarıp üzerini arayın.
Search him, George.
Üstünü ara George.
Search him.
Arayın onu.
Search him.
- Üzerini arayın.
Now search him.
Ara onu.
Search him from his toenails to the last follicle on his head. Then bring him to me.
Ayak tırnağından kafasındaki saç köküne dek arayın.
- Search him.
- Sahiden.
Asked me to lend him 3,000 francs to conclude his search.
Dimitrios'un peşinde olduğunu söyledi. İşi bitirmek için benden 3,000 Frank borç istedi.
- One thing's sure. An open search'll put him on his guard.
Şurası kesin ki aleni bir arama onu uyandıracaktır.
The search for Cobbett, who has been free for two hours... has shifted upstate, since motorist Tom Robellos... reported a hitchhiker, answering Cobbett's description... to whom Robellos had offered a ride... had forced him from his automobile at gunpoint and fled northward.
Cobbett'ı aramalar 2 saattir sürüyor şehir dışında, araba sürmekte olan Tom Robellos bir otostopçu ihbar etti, ve bu Cobbett'ın tarifine uyuyordu Robellos'a yolculuk etmeyi teklif etti sonra da otomobili silah zoruyla aldı ve kuzeye doğru kaçtı.
A search that ended when you traced him to Cairo and entered his shop, to kill him.
Öldürmek için Onu Kahire'ye kadar izleyip, dükkanına girdiğinde sona eren bir arayış.
- But shouldn't we search for him?
- Aramaya devam etsek daha iyi olmaz mı?
All right, Skidmore, search him.
Tamam, Skidmore, onu ara.
Search him.
Ara onu.
I reported him to the police, and they did a thorough search because my brother is a cop.
Emniyete şikâyet ettim. Kardeşim polis olduğu için hemen soruşturma açtılar.
Nate doesn't know it, but his search is about to end because those shiny new shoes are going to carry him right into the capital of the twilight zone.
Yemek, sadaka veya bir bardak içki arıyor. Nathan henüz bilmiyor ama arayışı bitmek üzere.
If I have to search every street, every house, every alley, every inch of this town, I've got to find him,
Her sokağı, her evi, her köşeyi, şehirin her santimini aramam gerekse de onu bulmalıyım.
For Herod will soon search for the child, to destroy him.
Çünkü Herodes öldürmek için çocuğu arayacak.
Start radar and sonar search to maximum range and somebody take Queffle's comic book away from him.
Radar ve sonar taramasını maksimum seviyeye çıkarın ve birisi Queffle'ın elinden o çizgi romanı alsın.
To let everybody know we've got him. That the search is over.
Bulduğumuzu, aramanın sona erdiğini herkes anlasın diye...
Continue the search. We've got to find him before he...
- Onu bulmalıyız, yoksa...
I shall go to Marseilles, buy a boat, and search for him at every port in the Mediterranean.
- Marseilles'a gideceğim, bir gemi satın alacağım, ve akdeniz deki bütün limanlarda onu arayacağım.
If we search for him, it might revive his suspicions.
Şimdi onu aramaya kalksak yeniden kuşkulanmasına neden oluruz.
With my first officer and a security team, I have set out in search of him.
İkinci kaptan ve güvenlik ekibimle, onu aramaya koyulduk.
We can't let him escape. Search everywhere
Onu kaçıramayız, heryere bakın
The police continue to search for him.
Polis vuranı arıyor.
I helped him search, trunk and everything.
Bagajı filân aramasına yardım ettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]