English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She's my mother

She's my mother translate Turkish

1,277 parallel translation
I will have to ask my mother, she's waiting for me outside in the car.
Anneme sormak zorundayım. Dışarıda, arabanın içinde beni bekliyor.
My mother is travelling because she's a costume dresser for movies.
Annem sinemalar için stilistlik yaptığından sürekli seyahat eder. Sürekli çalışıyor.
He tells me I'm not Esha's mother, she's not my daughter
Bana Esha'nın annesi olmadığımı söylüyor! Esha benim kızım değilmiş!
If the ghost of that baby's mother is in my apartment, maybe she wants me to leave. ... since her son is coming back.
Eğer, o bebeğin annesinin hayaleti benim dairemdeyse belki de oğlu geri geldiği için daireden gitmemi istiyordur.
- No, she's not my mother.
Hayır, annem falan değil.
- She's my mother.
- O benim annem.
I think they used my mother's medicine cabinet. She was Courtney Love of her day.
- Kendi döneminin Courtney Love'ıymış.
She's with my mother.
Annemle birlikte.
She's fine. She's at my mother's.
O iyi, annemle birlikte.
That's so generous of you. My mother is a very special woman, isn't she?
- Annem çok özel bir kadın, değil mi?
- My mother cornered me by the door... saying all this stuff about how when Rory gets the money... she's not gonna need me, and she's gonna move out sooner.
Rory'nin parayı alınca, artık bana ihtiyacı olmayacağını söyledi. İlk fırsatta da evden taşınırmış. - Ne?
You know, Cassie's my middle child, but she was always the mother hen.
Cassie ortanca kızım ama hep anaç tavuk gibiydi.
She says she's my real mother.
Gerçek annem olduğunu söylüyor.
You wanted to spend the whole night together. I can't leave my mother alone. She's frail.
Bak, tüm geceyi senle geçirmemi istedin, annemi tek başına bırakamam, o çok narindir.
My mother'll fry your balls for breakfast if she catches you in here.
Susar mısın? Annem seni burada yakalarsa hayalarını kızartır.
She's my mother.
Benim annem.
- Because she's my mother.
- çünkü o benim annem.
Where's my mother? She's an early riser.
Sabah erken kalkıyor.
She has my eyes and her mother's cranial ridges.
Benim gözlerimi ve annesinin alın çıkıntılarını almış.
My mother's still afraid of call waiting but she can put together a monthly mailing with three colors and a Yiddish word jumble.
Aramaya çekinse de hala daha aylık gazete ve ibranice bulmaca hazırlayabiliyor.
She's just helping me out here at my mother's insistence.
Annemin ısrarıyla bana... yardım ediyor.
If my mother is with Ares you can bet she's got a pretty # @ $ % good reason!
Eğer annem Ares'leyse... Bahse girerim ki, senin küçük... Bu iyi bir neden!
Now she's "Miss Manners." Are you picking on my mother-in-law.
Şimdi de'Bayan Kibar'oldu. Kayınvalidem sinirine mi dokundu?
She's my mother.
O benim annem
My mother said she's gone away, but I know that Sonya would never leave without saying goodbye to me.
Annem gittiğini söyledi ama Sonya asla bana veda etmeden gitmez.
- My mother? - If you agree to help us she'll be in front of her television by cocktail hour, okay?
- Bize yardım etmeye karar verirsen koıkteyl saatine kadar Tv nin karşısında olur, tamam mı?
No matter how much she's damaged me... no matter how flawed she is... I know my mother loves me.
Bana ne kadar zarar vermiş olsa da ne kadar kusurlu da olsa annemin beni sevdiğini biliyorum.
His wife, my mother, tells him she's going to leave him.
Eşi, yani annem kendisine onu terk edeceğini söylemiş.
Oh, yeah? No one would want to fuck my mother'cause she's too ugly.
Öpemezsin çünkü çok çirkin.
Well she's my mother...
Annem olduğu içindir...
My mother is. But she's not of any help.
Annem hayatta ama kendine hayrı yok.
My mother explained to me... that when we stood next to the Danube and she heard the shot... she would jump behind me and I should jump into the river.
Annem bana anlatmaya çalışıyordu. Danube kıyısında durduğumuzda silah sesini duyduğu zaman nehre atlayacaktım, o da peşimden gelecekti.
One morning my mother came to my room from her and Ruthika's room... and she said, "Judith, your little sister Ruthika is dead."
Bir sabah annem Ruthika'yla beraber kaldıkları odadan yanıma geldi ve dedi ki "Judith, küçük kardeşin Ruthika öldü."
- She's my mother!
- Annem!
Grandma went looking for my mother at the hospital but she couldn't locate her.
Büyükannem hastaneye annemi aramaya gitmiş ama onu bulamamış.
If she visits, ask her about my mother. That's all I want from you.
Eğer seni ziyaret ederse bunu ona sor, senden tek istediğim bu.
That's when Geisa started to shiver, in shock. When she saw my mother's mouth, she panicked.
Polisin teçhizatındaki eksiklik dikkatimi çekti.
You said the KGB developed a similar project, it's possible that my mother new the techniques and maybe she- -
KGB'nin buna benzer bir proje geliştirdiğini söylediniz. Belki de annem tekniklerini biliyordu ve belki...
She's my mother.
O benim annem.
She's not my mother.
O annem değil
But my mother's gonna be here, and she has the key.
Ama, annem her an gelebilir ve onda anahtar var.
She's Patricia Hearst and my mother is the SLA.
Sookie, Patricia Hearst. Annem ise Symbionese Kurtuluş Ordusu.
And I don't care about your independence or what you told your mother or anything else you have to say – if my wife wants the first cup of tea, she's going to have the first cup of tea, that's it!
Özgür olman ya da annene söylediklerin umurumda değil. Benim eşim ilk çayı almak istiyorsa, alacaktır. İşte o kadar.
- You know, Mr. Hahn... I appreciate you taking the time to meet with me today... and I know that the only reason you did is because of my mother... but she's really here today as a kind of silent participant.
- Bugün bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.Bunu sadece annem için yaptığınızı biliyorum.
MY MOTHER'S GONNA SHIT WHEN SHE HEARS ABOUT THIS.
Annem bunu duyduğunda şoka girecek.
She's not my mother, dammit.
- Ama, efendim, ben... - Benim annem değil ki.
She's not my mother.
O benim annem değil.
- but she's not my mother.
-... ama o benim annem değil.
I know she's my wife and the mother of my children and all... but let me tell you something, she can be a moody bitch.
Tamam, o benim karım ve çocuklarımın annesi. Ama bazen kaprisli sürtüğün teki oluyor.
- She's the mother of my children.
- O kadın, çocuklarımın annesi.
Yeah, my sister told me he knew our mother's name and when she died!
Evet. Kız kardeşim onun ölen annemizin adını bildiğini söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]