English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Siren blaring

Siren blaring translate Turkish

52 parallel translation
Siren blaring, then shuts down )
Polis Merkezi.
[Siren Blaring ] - [ People Screaming] - Herman, please.
Herman Iütfen.
( siren blaring ) Zachary, Alpha the girls are in trouble.
Zack, Alfa kızların başı dertte.
- [Siren Blaring] - You stupid kid!
Seni aptal velet!
( Siren Blaring ) Caller # 4 :
Bir tane daha gördüm!
- Wha [Siren Blaring ] - [ Chuckles] Poor Bart.
- Ne - Zavallı Bart.
- Ten-four! - [Siren blaring]
Gadget en sonunda gerçek ismini bulmuş görülüyor...
( siren blaring )
[polis sireni]
( SIREN BLARING ) I'm not going to jail again.
Tekrar hapse giremem.
- Okay, then we're- - - [Siren Blaring]
Tamam, o halde biz- -
I'll be dead in five minutes. [Siren Blaring] Adrian?
beş dakika içinde öleceğim.
He's been - [Sobs ] Trying to get it back all night. [ Siren Blaring] How much further?
Bütün gece geri almak için uğraştı.
Everyone got so upset. [Siren Blaring] Paul Gilstrap?
Herkesi rahatsız ettim.
MAN ON P.A. SYSTEM : Unauthorized off world activation. ( SIREN BLARING )
- Yetkisiz dünyadışı hareketlilik.
( AIR RAID SIREN BLARING )
KÜÇÜK BİR ÇOCUKKEN
( siren blaring ) Damn!
Lanet olsun!
And in a city on lockdown, an ambulance with its siren blaring and lights on, it's gonna make it through every roadblock, virtually uncontested.
Ve sıkı kontrol altındaki bir şehirde, sirenleri çalan bir ambulans... her barikattan kolaylıkla geçebilir.
OH, GOD, THAT IS SO GROSS! ( SIREN BLARING )
Dürüst olmama gerekirse Fıstık, Bu iş olacak gibi değil.
( siren blaring )
( siren sesleri )
- [Siren Blaring ] - [ Groans]
Belki onun için yüzebiliriz.
[Siren blaring] Woman on P.A. : security to customs.
- p. A'deki kadın...
[siren blaring ] [ screaming]
[yuksek siren sesleri her tarafi inletiyor ] [ cigliklar]
[distant siren blaring]
[uzaktan siren sesleri geliyor]
[siren blaring ] [ muffled voices]
[sirenler kulak tirmaliyordu ] [ boguk sesler]
[siren blaring]
[alarm oter]
[siren blaring]
[siren sesleri]
- Oh, my God, no. - ( SIREN BLARING )
- Tanrım, hayır.
[Siren blaring] According to Boden, the DA's office remains committed to its case against Detective Voight.
Boden'a göre, Bölge Savcısı Detektif Voight karşı olan davada ısrarcı.
[Siren blaring] You're not doing what I think you're doing, are you?
Düşündüğüm şeyi yapmıyorsun, değil mi?
( siren blaring ) hulks away!
Hulklar kaçar!
( siren blaring ) So... what now?
Şimdi ne olacak?
( POLICE SIREN BLARING ) Madison inside of me... ( SOBS ) Was the most wonderful thing that ever happened in my life.
Karnımdaki Madison hayatımda başıma gelen en muhteşem şeydi.
- ( siren blaring, dog barking )
Teşekkür ederim Tanrım!
[police siren blaring]
[Polis sirenleri çalıyor..]
- [siren blaring in distance]
Sarah Lynn?
[Siren Continues Blaring]
[Sirenler parlamaya devam ediyor]
Because when I see Marcy in her pyjamas, I'll have a seizure. On my way to the hospital, between the blaring of the sirens and the paramedics yelling "Clear," maybe then I can get some sleep.
Çünkü Marcy'yi pijaması içinde görünce kriz geçireceğim Hastane yolunda siren sesleri ve sağlık ekibinin bağrışları arasında belki güzel bir uyku çekebilirim.
( sirens blaring )
( siren sesleri )
( Siren blaring ) siren :
Al beni!
( Siren blaring ) guess what.
Tahmin edin ne oldu. Santraldaki işimden ayrılıp 2. el araba satıcısı oldum.
( Siren blaring ) apu, do you sell crazy straws?
Apu, Çılgın Pipetlerden satıyor musun?
( Siren blaring ) flanders, pull over! I'm an ambulance!
Flanders, kenara çek!
( police siren blaring ) ( David ) Something is going on.
Bir sorun var.
"Look out, look out. The siren's blaring."
"Şuna bak, şuna bak sirenler çalıyor."
[sirens blaring]
[yuksek siren sesleri her tarafi inletiyor]
So he wishes me luck on my interview, and about 20 minutes later in the parking lot he pulls up, sirens just blaring, leans in and says.
Görüşmemde bana şans diledi. Yaklaşık 20 dakika sonra otoparkta arabasını yanıma çekti. Siren sesleri içinde eğilip şöyle dedi :
A squad car was dispatched to an address less than two blocks from the Castillo home, sirens blaring.
Castillo'ların evinden birkaç blok aşağıya bir ekip arabası gönderildi. Araç siren çalıyordu.
[Siren blaring]
Tamamdır Cindy.
[Siren blaring ] [ Crying] My baby.
Bebeğim.
( Siren blaring ) Okay, brother. See you.
- Tamamdır, kardeşim.
( SIREN BLARING ) Someone want to tell me what that was all about?
Biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]